Kazananlar- kaybedenler

26 Haziran 2019 Çarşamba

Böyle bir yazı başlığının ardından 31 Mart seçimi sonrasında söylenecekler pek de fazla olmayacaktı.
Devlet olanaklarının kullanılmasına karşı ölçülü bir tanıtım, kibre karşı alçakgönüllülük, yıpranmışlığa karşı gençlik enerjisi kazandı demek yeterli olabilecekti..
Fakat o seçimin galibinin uğradığı haksızlık ve bu iki seçim arasında yaşananlardan sonra ulaşılan sonuç, daha farklı ve daha çok şey söylemeyi gerektiriyor.
Ekrem İmamoğlu’nun Binali Yıldırım karşısında 23 Haziran seçiminde kazandığı ezici zafer, taraflardan birinin başarısı ile ötekinin yenilgisi ötesinde; ülkemizde siyasetin yakın, orta ve uzak geleceği bakımından önemli sonuçlara gebe ipuçları ve anlamlar taşıyor.

***

Türkiye’de siyaset hiçbir zaman bu kadar ayağa düşmemiş, bu kadar çirkefleşmemiş; bu kadar yalan, iftira, tehdit, ahlakdışılık ve haksızlığa, akıl ve vicdanla bağdaşması olanaksız bu ölçüde bir sapkınlığa bulaşmamıştı.
Öyleyse, iki seçim arasında yaşanmış olan bütün bu kirliliklerden sonra kazanılmış zaferin eziciliği, bütün bir toplumun bütün bunları reddettiği anlamına geliyor…
Bütün bir toplumun… çünkü İstanbul Türkiye’yi bütünüyle temsil eden, muazzam çeşitlilikte farklılıkları barındıran bir laboratuvardır.
23 Haziran seçiminde bu farklılıklar, yukarıda sayılan kötülükler karşısında birleşmiş; korkmayacağını, kabul etmeyeceğini, boyun eğmeyeceğini; coşkuyla, sabırla, iyilikle, akılla, enerjiyle, özveriyle ve kararlılıkla gösterip kanıtlamıştır…

***

Kaybeden tarafta bu yenilginin en ağır sonuçlarının iktidarın küçük ortağı içinde yaşanacağını tahmin ediyorum.
Günümüz koşullarında ideolojisi zaten belirsizleşmiş bu oluşumun uzak olmayan bir gelecekte dağılacağından, nereden aldığı belli olmayan bir güçle ve akıl almaz zikzaklar çizerek en yüksek perdeden atıp tutan, kraldan çok kralcı başkanlarının da siyaset sahnesinden çekilip gideceğinden kuşku duymuyorum. Bu sürecin hızlanmasında, tutarlı, dürüst ve etkili duruşuyla seçim sonuçlarında önemli katkı sahibi İYİ Parti’nin ve sayın genel başkanının uygulayacağı siyasetin belirleyici olacağını düşünüyorum.
HDP de, bütün yönetiminin ve haksız yere içerde tutulan yöneticilerinin tutarlı ve kararlı duruşuyla, temsil ettiği hakların ve çıkarların ancak demokrasi içinde geçekleşebileceği konusunda bilinçliliğini bir kez daha kanıtlamıştır.

***

Önümüzdeki süreçte iktidar partisi içindeki çalkantılar giderek şiddetlenecek ve ülkenin başına bela edilen saraycı-tek adamcı sistemin bu ülkenin ve bu çağın dokusuyla bağdaşamayacağı daha iyi görülüp anlaşılacaktır.
Parlamenter sisteme dönüş için gerekli anayasal değişikliğin bir an önce yapılması için adımlar atılması demokrasi ve özgürlüklerin gereği olduğu kadar güçsüzlük ve yetersizliğinin herkesten çok farkında olması gereken iktidarın da hayrına olacaktır.

***

CHP, Ekrem İmamoğlu kişiliğinde odaklanan genç, dürüst, içten, şeffaf, ülke gerçekleriyle barışık enerjiyle yeniden umut oluyor.
Bu partinin şimdi yapması gereken ise yine bir tek adam efsanesi yaratarak onu yorup yıpratmak değil, hem potansiyel olarak hem gerçekte var olan bu adamları ve belki daha da çok kadınları öne çıkararak, yenilerinin önünü açarak, bu partiye yepyeni, çağdaş, güncel bir çehre kazandırmaktır.
Sözcü gazetesinin 24 Haziran sabahı ilk sayfa manşeti müthişti: Geçmişi 1923 olmayanın hedefi 2023 olamaz.
Seçim öncesi ve sonrası gösterilerde Mustafa Kemal’in bir kez daha yol gösteren bir yıldız gibi ışıldaması sıradan bir olgu değildir.
İktidarın ve emperyalizmin 2023’te 1923’ün ölümünü ilan etme hedefi 23 Haziran seçimiyle kolayca çıkamayacağı derinliklere gömülmüştür.
Şimdi yapılması gereken, bütün vatansever güçlerin, 2023’te laik, aydınlık, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin ölümsüzlüğünü bütün dünyaya ilan etme hedefinde elbirliği ve güç birliği yapmasıdır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Canım Eros 20 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları