30 Ağustos ruhu; akıl, öngörü ve cesaret demektir.
30 Ağustos karşıtlığı ise doğal olarak akılsızlık, öngörüsüzlük ve korkaklıktır.
***
Daha somut konuşalım:
Bugün ve her yıl 30 Ağustos tarihinde kutlamakta olduğumuz, bize bu zaferi kazandıranların sayısız başka erdemlerinin yanı sıra, aklı, öngörüsü ve cesaretidir.
Karşıtlar ise o günlerde olduğu gibi bu günlerde de akılsızlık, öngörüsüzlük ve korkaklık çukurunda debelenmektedirler.
***
Daha da somut konuşalım: 30 Ağustos zaferi ile ülkemizin bağımsızlığının yolu açılmış; Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaş ve bağımsız bir devlet olarak dünya tarihinde yerini almasının büyük adımı atılmıştır.
30 Ağustos karşıtlığı ise doğal olarak düşman işbirlikçiliği, kölelik ruhu, uşaklık hevesi ve vatan hainliğidir. 30 Ağustos törenlerinde, Anıtkabir’deki saygı töreninde yükselen saygısız ve bilinçsiz seslerin sahipleri tam olarak bunlardır.
***
Saygısız ve özellikle de bilinçsiz... Çünkü insan bilinçli olarak akılsızlık, öngörüsüzlük, korkaklık, düşman işbirlikçiliği, uşaklık ve kölelik yandaşı olmaz, olamaz...
Bu gibiler, güvendikleri koruyucu kalkan ortadan kalktığında suspus olacaklar, kendi çocuklarından ve torunlarından da utanacak duruma düşeceklerdir. Çünkü tarihin hareketi belli zamanlarda yapay ve geçici zorlamalarla duraklamış ya da geriye doğru gitmiş gibi görünse de hep ileriye, daha ileriye doğrudur.
***
30 Ağustos Zaferi’ni bir asır ve üç yıl sonra bir kez daha kutlarken insan adına layık olmak isteyen herkesi, akıl, öngörü, cesaret, bağımsızlık ve vatanseverlik ilkelerinde daha da sıkı birlik olmaya çağırıyorum.