Bayburtlu Zihni’nin şehrinde
Ataol Behramoğlu
Son Köşe Yazıları

Bayburtlu Zihni’nin şehrinde

24.07.2019 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Belki pek çok kişi gibi benim de Bayburt hakkında Bayburtlu Zihni’nin şehri olduğu dışında fazla bir bilgim yoktu. Özellikle şu son 25-30 yılda ülkemizin sadece şehirlerinin değil, daha küçük yerleşim birimlerinin de pek çoğunu şiirlerimi okuyarak karış karış gezip görmüş, fakat Bayburt yolumun düşmediği birkaç şehrimizden biri olarak kalmıştı. Belediyenin çağrısıyla Dede Korkut 25. Uluslararası Kültür ve Sanat Şöleni’ne katılmak için gelmekle hem bir eksiğimi gidermiş, hem de gerçekten özgün, kimlikli, güzel bir şehrimizi tanımış oldum. Belediye Başkanı Sayın Pekmezci’yle 2003’te Bakü’de yine bir Dede Korkut Sempozyumu’nda birlikte olduğumuzu da böylece anımsadım.

***

Havaalanı olmadığı için Bayburt’a Erzurum ya da Trabzon üzerinden geliniyor. Coğrafi olarak da Doğu Anadolu’dan Doğu Karadeniz’e doğru bir hattın, Erzurum- Trabzon yolunun tam ortasında bir yerde. Ama öyle bir yer ki, içinde, kabuğu granit taşlardan oluşmuş dev bir kaplumbağayı andıran doğa mucizesi bir tepenin üzerinde ülkemizin en etkileyici kalelerinden biri yükselirken, şehrin ortasından da yine ülkemizin akış hızı en yüksek nehri Çoruh geçiyor. Fakat Çoruh’a az sonra tekrar döneceğim...

***

Erzurum Havalimanı’nda beni alan araçla Bayburt’a doğru yol alırken bir ara sanki çocukluğumun Kars’ının kırlarından geçiyormuşum duygusunu yaşıyorum. Tazeyeşil bitki örtüsüyle göz alabildiğine kaplı tepeler ve ovalar, pencereyi açtığımda yüzüme çarpan serin kır havası, yaz ortasında sonsuz bir ilkbahar duygusu yaşatıyor. Bu kırların ve tepelerin kış mevsiminde yoğun bir kar örtüsüne bürüneceğini, kimi yerde kıvrılarak ilerleyen yolların geçilmez olacağını tahmin etmek güç değil. Nitekim direksiyondaki genç sürücü arkadaştan, yöredeki en büyük dağ olan Kop Dağı altında yapımına 2012 yılında başlanan tünel bittiğinde bu sorunun çözümleneceğini, fakat yolculuk sırasında Erzurum-Bayburt arasındaki bu etkileyici kır görünümlerin de artık görülemeyeceğini öğreniyorum...

***

Yol boyunca bir yandan bu görünümleri gözlerime, duygularıma doyasıya yerleştirirken, bir yandan da iki de bir ayağıma dolanan Wikipedia yasağına lanetler savurarak cep telefonumdan Bayburt ve Bayburtlu Zihni hakkında bilgiler edinmeye çalışıyorum. Zihni’den başlayalım... Pek çok şair ya da şiir sever gibi onu ben de (pek güzel bir şarkısı olan, zaten sanırım çoğunlukla da bu şarkı sayesinde bilinen), o unutulmaz “Vardım ki yurdundan ayağ göçürmüş” dizesiyle başlayan hasret dolu şiiriyle tanıyorum... Halk şiiri ustalarımızın genellikle halkın yoksul kesimlerinden çıkmış, öğrenim görmemiş köylü çocukları oldukları düşünülür. Genellikle de öyledirler. Fakat (asıl adı Mehmet Emin olan, takma ad olarak aldığı Zihni’ye Bayburtluyu halkın eklediği) Bayburtlu Zihni onlardan değil. 1795’te Bayburt’ta doğan şair, öğrenimini Erzurum ve Trabzon medreselerinde tamamlamış. Daha sonra İstanbul’a giderek kâtiplik görevlerinde bulunmuş, ülkenin çeşitli yörelerinde memurluk yapmış, tekrar şehri Bayburt’a dönmüş, şehrin Ruslar tarafından işgali üzerine buradan ayrılmış, işgal sona erince tekrar şehrine dönmek üzere yolculuktayken Trabzon yakınlarında bir handa, 1859 tarihinde yaşamdan ayrılmış. Tam bir şair hayatı. Çalışkanlık, üretim, yolculuklar, hasretlik ve ölüm. Yaşamdan ayrıldığı yerde toprağa verilen şairin kalıntıları 1936’da buradan alınarak Bayburt’a yapılan, bugün ziyaret edeceğim Bayburtlu Zihni Anıtı’nın türbe bölümüne yerleştirilmiş.

***

Çoruh konusunda döneceğimi söylemiştim... Ömer Bedrettin Uşaklı benim ilk ve en sevdiğim şairlerimden biri, onun “Çoruh Akşamları” şiiri ise ülkemizden bir doğa parçasının betimi olarak “memleket şiir”i diye niteleyebileceğimiz bir şiir alanının en seçkin bir örneğidir. Çoruh’u Artvin’den, bu demektir ki bir tepeden görmüştüm... Bir şehrin içinde, onun yanı başında oturacağımı hayal bile edemezdim. Dün ayak bastığım Bayburt’ta, festival ışıklarıyla donatılmış bir Bayburt gecesinde, festivale katılışıma da önayak olan değerli şair arkadaşım, Bayburtlu Yahya Akengin’le, elimizi uzatsak dokunacağımız kadar aşağısında bu efsanevi nehrin ışıldayarak aktığı bir kahvede, kahvelerimizi içerek şiirden, burada kaymakamlık yaparken bu şiiri yazan sevgili şairimiz Ömer Bedrettin’den, Bayburt’tan ve ülkemizden konuştuk.
Bu gece başka şair arkadaşlarla birlikte şiirlerimi okuyacak ve ben bugün ve yarın bu güzel şehrimizi ve çevresini doyasıya gezdikten sonra yarın gece Bayburt’a veda edeceğim.  

Yazarın Son Yazıları

Yeni bir yıla doğru

İnsanlık iki hafta sonra yeni bir yıla giriyor.

Devamını Oku
17.12.2025
Barbarlar

İzlenebilecek bir film arayışında TV kanallarında gezinirken Güney Afrikalı-Avusturyalı romancı John Maxwell Coetzee’nin aynı adlı romanından sinemaya aktarılmış “Barbarları Beklerken”e rastladım.

Devamını Oku
10.12.2025
Ümmet

Haftada bir kez yazmanın “trajedi”si, sizin yazmayı tasarladığınız güncel bir konunun sizden önce başka yazarlarca yazılması oluyor.

Devamını Oku
03.12.2025
İmralı

Başka ülkelerde de öyle midir bilmem ama bizde siyasal örgütler arasında bir konu tartışılırken sanki irdeleyici-çözümleyici akıldan çok duygular-suçlamalar egemen oluyor.

Devamını Oku
26.11.2025
İddianame

Türkiye’de bugün hukukla ilgili kurumların en az güven duyulan kamusal kurumlar arasında en ön sırada yer aldığını, bu kurumların giderek siyasal erkin hukuk bürolarına dönüşmekte olduğunu iddia ediyorum.

Devamını Oku
19.11.2025
İki şiir

Gazetemiz Cumhuriyet ve Kadıköy Belediyesi’nce 7-9 Kasım günlerinde Kadıköy’de düzenlenen şiir günlerinde...

Devamını Oku
12.11.2025
Seraf Özer’in konuşması

Esenyurt’un tutuklu belediye başkanı Prof. Dr. ve yazar sayın Ahmet Özer’in kızı ve avukatı sayın Seraf Özer’in 31.10.2025 tarihindeki Aile Dayanışma Ağı’ndaki konuşmasında söylediklerini bir ölçüde özetleyerek de olsa okurlarımla paylaşmak istedim...

Devamını Oku
05.11.2025
Zulümle imtihan

Yazımın adı ne olmalı diye pazar gecesinden beri, şu sözcükleri yazmakta olduğum pazartesi öğleye kadar düşündüm.

Devamını Oku
29.10.2025
Hayâsız

İkinci a harfi üzerinde düzeltme (ya da inceltme, şapka vb.) işareti ile hayâ, utanma, utanç duygusu anlamına gelen bir sözcük.

Devamını Oku
22.10.2025
Sosyal demokrat bir lider nasıl olmalıdır?

Genç arkadaşım, değerli dostum ve düşündaşım profesör Okan Toygar’ın benimle yaptığı söyleşiler toplamı bir iki hafta önce bir nehir söyleşi olarak “Hayatımız Güzeldir” başlığı ve “Ataol Behramoğlu’nun Siyasal Kimliği” alt başlığı ile yayımlandı.

Devamını Oku
15.10.2025
Grup Yorum 40 yaşında

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve Yıldız Üniversitesi Şehir Planlama öğrencisi dört arkadaşın (Ayşegül Yordam, Metin Kahraman, Tuncay Akdoğan, Kemal Sahir Gürel) birlikte 1985 yılında kurdukları Grup Yorum, içinde bulunduğumuz 2025 yılında kırk yaşına basmış oluyor...

Devamını Oku
08.10.2025
Kara mizah

Zihnimde beliren kavramın karşılığını ve açıklamasını bulmak için internete baktığımda kara komedi de denen kara mizah kavramının en yakın açıklamasını TDK sitesinde buldum...

Devamını Oku
01.10.2025
Kara Bir Rüzgâr

Kara bir rüzgârdı üstünde bir yurdun...

Devamını Oku
24.09.2025
Erdem ve Erdemsizlik Üzerine

Utanç insana özgü bir duygu sanılır...

Devamını Oku
17.09.2025
Türk Türkçe Türkiye

Türkler Türkiye’yi oluşturan etnik unsurlardan sadece biri mi; yoksa öncü-kurucu etnik grup olarak aynı zamanda ülkeye adını veren topluluk mudur?

Devamını Oku
10.09.2025
30 Ağustos ruhu ve karşıtlığı

30 Ağustos ruhu; akıl, öngörü ve cesaret demektir.

Devamını Oku
03.09.2025
Felsefenin tesellisi

Geçen yaz okumayı tamamlayamadığım başucu kitaplarımdan biri de Roger Scruton adlı yazarın Modern Felsefenin Kısa Tarihi adlı yapıtıydı.

Devamını Oku
27.08.2025
Bir günün sonunda can sıkıntısı

Sonu gelmezce üst üste yığılan sıkıntılara Aydın’daki inanılması güç olay eklendi.

Devamını Oku
20.08.2025
Bir ahlak dersi

Tasarladığım yazının adını “Bir dilbilgisi dersi” olarak duyurmuştum. Sonradan yukarıdaki başlığı daha uygun gördüm.

Devamını Oku
13.08.2025
Etnik aidiyet ve ulus devlet

Prof. Dr. Hikmet Sami Türk’ün 28 Temmuz tarihli Cumhuriyet’te “Devlet yöneticilerinde ırk ve din farkı aramak” başlıklı bir yazısı yayımlandı.

Devamını Oku
06.08.2025
Kuraklık

Ülkemizin (bu demektir ki insanlığın) sorunlarına duyarlı bir arkadaşımdan aldığım mesajda Birleşmiş Milletler’e bağlı bazı kuruluşlarca hazırlanan raporlarda Türkiye’nin 2030 yılında su fakiri ülkeler statüsüne gireceğinin bildirildiğini öğrendim.

Devamını Oku
30.07.2025
Vatan

Yazmayı tasarladığım yazının başlığı olarak günlerdir zihnimde “vatan” sözcüğünü dolaştırıyorum.

Devamını Oku
23.07.2025
Türkiye düşünüyor

“PKK Öcalan’ın çağrısına uymuş. Öcalan da Bahçeli’nin çağrısına uymuş görünüyor. Peki, ya Bahçeli? Ona çağrıyı yaptıran kim? Vahiy mi geldi? Rüyasında mı gördü? Yoksa... Asıl soru budur... Çocuk mu kandırıyorsunuz?”

Devamını Oku
16.07.2025
Denklem çözülürken

Bu kadar kötülük tek bir kişinin ya da bir grup insanın eseri mi, yoksa daha geniş çevrelerce hazırlanan bir planın uygulanması mıdır?

Devamını Oku
09.07.2025
Kalbinde dünyayı taşımak

“O sözler ki bir kere çıkmıştır ağzımızdan... Uğrunda asılırız...

Devamını Oku
02.07.2025
Yeni Türkiye?(2)

Geçen haftaki yazıma “Türkiye eskidi mi ki yenisini konuşuyoruz” sorusuyla başlamış...

Devamını Oku
25.06.2025
Yeni Türkiye?

Epey zamandır iktidar çevreleri bu sözü ağızlarında geveleyip duruyor: Yeni Türkiye! Türkiye eskidi mi ki yenisini konuşuyoruz?

Devamını Oku
18.06.2025
Nekâhet

Birinci a harfinin inceltme işaretiyle yazıldığı bu Arapça sözcük, bir hastalık sonrasında sağlık ve güç kazanıncaya kadar geçen zayıflık dönemi demekmiş.

Devamını Oku
11.06.2025
Modern edebiyatımız konulu kitaplar (3)

Doğu Batı Yayınları’nın üç kitapta yayımlanan “Modern Türk Şiirinin Doğuşu” dizininin ilk kitabı üzerine yazmayı sürdürüyorum.

Devamını Oku
04.06.2025
Modern edebiyatımız konulu kitaplar (2)

İlki 30.10.24’te bu sütunda yayımlanan yazı dizisinin ikincisiyle, Doğu Batı Yayınları ürünü “Modern Türk Şiiri” kitapları üzerine düşünmeyi sürdürüyorum.

Devamını Oku
28.05.2025
Ahtapot

Ahtapot şirin bir varlıktır.

Devamını Oku
21.05.2025
Tersinden bakmak

Az sonra üzerinde duracağım bir olguyla ilgili olarak “tersinden bakmak” kavramı üzerine düşünürken aklıma bu kavramı metafor olarak en iyi anlatabilecek “dürbünün tersinden bakmak” gibi bir söz düştü. Öyle ya, işlevi uzaktaki canlı ya da cansız bir nesneyi yakınlaştırmak olan dürbünle yapılabilecek en ters şey ona (onunla) tersinden bakmaktır.

Devamını Oku
14.05.2025
Başarısız bir saldırının analizi

Başarısız bir saldırının analizi

Devamını Oku
07.05.2025
Ahmet Özer’in mesajı

Ahmet Özer’in mesajı

Devamını Oku
30.04.2025
‘Yapay zekâ’ hakkında

‘Yapay zekâ’ hakkında

Devamını Oku
23.04.2025
Yapay zekâ

Yapay zekâ

Devamını Oku
16.04.2025
Engizisyon

Engizisyon

Devamını Oku
09.04.2025
Yunus Gibi

Yunus Gibi

Devamını Oku
02.04.2025
Halkımız darbeye geçit vermiyor

Halkımız darbeye geçit vermiyor

Devamını Oku
26.03.2025
İnsanın yüceliği üstüne

İnsanın yüceliği üstüne

Devamını Oku
19.03.2025