Sinirlenerek...
Öfkelenerek...
Tiksinerek...
Küçümseyerek...
Horlayarak...
Öteleyerek...
Ve daha sayısız negatif algıyla bilenerek baktığınız...
İktidarın hesapçı politikaları yüzünden ayağınıza dolandığını...
Ekmeğinizi elinizden aldığını...
Politik bir koz olarak kullanıldığını...
Yaşam tarzınıza bir tehdit olduğunu...
Huzurunuzu kaçırdığını...
Size ait alanları talan ettiğini...
İşgalci ve yağmacı olduğunu...
Kurnaz olduğunu ve hırsız olduğunu...
Katil ve tecavüzcü olduğunu...
Fırsatçı, yalancı, dolandırıcı olduğunu...
Küstah olduğunu, kültürsüz olduğunu, tehlikeli olduğunu düşündüğünüz...
Ama insan olduğunu...
Sizin gibi herhangi bir insan olduğunu...
Her an sizin de kapılabileceğiniz ve kim bilir nereden nereye sürükleneceğiniz rezil savaşlardan birinin rutin rüzgârıyla uçup yanı başınıza konduğunu...
Hiç ama hiç düşünmediğiniz, düşünemediğiniz, düşünmek istemediğiniz, düşünmekle sorumlu olduğunuzu zerre kadar hissetmediğiniz, itirazlarınızı, öfkelerinizi, kaygılarınızı bu duygularla şekillendirmediğiniz, Suriyeli mülteciler nihayet enselerinden tutulup aranızdan ayıklanıyorsa...
Ve bu durum sizin içinizi ferahlatıyorsa...
Kanunlara, düzenlemelere, uluslararası anlaşmalara, sisteme, devlete güveniyorsunuz ve insanlık tarihinin en tehlikeli ve kadim hatasını yapmayı sürdürüyorsunuz demektir. Kasten başıboş bırakılmış bir göç dalgasının birdenbire sert ve kontrolsüz bir şekilde rapta zapta alınmasının hangi yeni insanlık dramlarına yol açacağıyla zerre kadar ilgilenmediğiniz...
Birbirinin topraklarına girebilen...
Birbirinin “asker” sıfatlı insanlarını esir alabilen...
Birbirinin “asker” sıfatlı insanlarını öldürebilen...
Birbirinin “sınır ötesi” topraklarını bombalayabilen...
Bu arada “sivil” sıfatlı insanların da kadın, çocuk, yaşlı ayırmaksızın hayatlarını karartabilen...
Ve tüm bunları uluslararası kabul gören bir hukuk çerçevesinde yapma hakkı olduğuna kendini de sizi de ikna edebilen...
O hukukun nasıl işleyeceğine ya da işlemeyeceğine de kendi esnek ahlakına göre karar verebilen devletlerin çıkardıkları ve bitirdikleri savaşların gerçekte ne anlama geldiğini hiç anlamıyorsunuz demektir.
Bu savaşların tozu toprağı içinde “asker” ya da “sivil”, insanların hangi yaralarının ne kadar süre kanadığıyla...
Ve savaş hukuku ve mülteci hukuku başlığı altında sıralanan hakları, sanki bir insan hakkıymış gibi paketleyip kendi kirli tarihinin trajedi dolu raflarına yerleştiren insanlıkla ilgili herhangi bir şüphe duymak gibi dertlerle ilgilenmediğiniz için...
Seyredeceksiniz.
Suriyelilerin enselerinden tutulup aranızdan ayıklanışını...
Uygarlığın her çağda istisnasız tekrarlanan kirli ahlakını...
Ve o ahlakın aynasında çok sevdiğiniz o soyunuzun da bir gün muhakkak başına gelecek olan kaçınılmaz karanlığı seyredeceksiniz.
Tarih tekerrürdür çünkü ve uygarlık kendi barbarlığına ısrarla kördür.
Suriyeli avı
Yazarın Son Yazıları
Yanık saraylar
Patron çıldırdı
‘O kadar istiyorsan eve bir mülteci al besle’
Vatandaşın evi
Mültecinin evi
Atinalı Sokrates’ten Boğaziçili direnişçilere
Sizin hiç silahınız çalındı mı?
Uçağın kadar konuş!
Merve’nin kaderi ve bizim kaderimiz
‘Ben Aziz Nesin...’
Çocuk tacizinin önlenemeyen devamlılığı
Her şey ‘gerçekten’ çok güzel olsun diye...
O çocuklar sizi hiç sevmeyecekler
Katil belli, refleks belli, sonuç belli
Gazeteciliğin karanlık yüzü
‘Hadi’ ama kime hadi?
Mafyayı bilmek ve mafyayı anlamak
‘Ne oldu? Öldürdün mü?’
‘O zaman şarkı söylemek lazım avaz avaz!’
Neyi bekliyorsunuz?
Kimin lehi, kimin aleyhi?
Mafyanın ve iktidarın selameti, ülkenin kıyameti
Gençliğe hitabe
Sen de vaat edilmiş, ben diyeyim işgal edilmiş
Devlet, mafya ve siyaset üçgeni değil, dairesi
Çocuklarımızın ismini neden Deniz koymuştuk biz?
Temel ihtiyaçlar listesi
Beş maymun* ve bir toplum
İnsanlığın aydınlık ve karanlık yüzü
Bugün 23 Nisan, öfke doluyor insan!
Burada yazar ne demek istemiştir?
Geçmiş olsun Ahmet Altan
‘Patates soğan, güle güle Erdoğan’
‘Darbe’nin kelime anlamı ve bizim için anlamı
Günün mönüsü: Emekli generaller
Geniş kalçalı ve çok memeli kadın tanrılar
Kokain cesareti
İktidarın yüzüncü yıl fantezisi belli, peki ya sizinki?
Siyasi başarısını;
Tek parti, tek akıl, tek uçurum