Olaylar Ve Görüşler

2019 YKS sonuçları ve eğitimi yeniden düşünmek

27 Temmuz 2019 Cumartesi

 

 

Türkiye, siyasal iktidarın akıl ve bilimdışı eğitim politikaları nedeniyle eğitimde dibe vuran sonuçlar almaya devam ediyor. PISA-2015 uluslararası sınavda fen, matematik ve anadilini kullanmada OECD ülkeleri arasında sonlarda; yerli PISA olarak adlandırılan ABİDE-216 ve 2018 sınavları da benzer sonuçlar verdi. Geçen haftalarda basına yansıyan Yüksek Öğretim Kurumları Sınavı (YKS) sonuçları olabilecek en olumsuz sınav sonuçları olarak karşımıza çıktı. Tüm bu sınav sonuçları eğitimdeki nitelik kaybını somut olarak gösterirken Milli Eğitim Bakanı’ndan sonuçlara yönelik bir değerlendirme henüz basına yansımadı. Çok sayıda projeyi (!) gösterişli toplantılarla kamuoyuna açıklayan bakanın sonuçlarla ilgili açıklaması, özellikle laik-demokratik bilimsel eğitimle ilgili değerlendirmeleri merakla bekleniyor. Tüm bu sınav sonuçları üzerinden üniversitelerin, özellikle eğitim fakültelerinden de bir ses çıkmıyor. Ama bu sonuçlar üzerinde ülkenin tüm demokratik dinamik güçleri eğitimi yeniden düşünerek geleceğe yönelik projeksiyon geliştirmeleri acil bir görev olarak karşımıza çıkıyor.
Yüksek Öğretim Kurumları Sınavı (YKS) Temel Yeterlilik Testi (TYT) ve Alan Yeterlilik Testi (AYT) adıyla iki basamakta yapılıyor. TYT’de sınavı geçerli olan 2 milyon 390 bin 188 adayın testlerdeki netleri tablodaki gibidir. Türkçede 40 soruda ortalama net yanıt 14.6, temel matematikte 40 soruda doğru yanıt ortalaması ise 5.6 ve 20 soru sorulan sosyal bilimler ve fen bilimlerinde doğru yanıtlanan soru ortalamaları sırayla 6.6 ve 2.2...

Nitelik kaybı ve sebepleri
TTY’de 15 bin öğrencinin puanı yarım net bile yapamadıkları için açıklanmadı. Yine ilk oturumda 15 net doğru yanıt veremediği için 628 bin 796 öğrenci puan barajı altında kaldı ve AYT’ye giremedi. 2018-YKS’de AYT’ye giremeyen öğrenci sayısı 511 bindi. Sonuçlar, PISA-2015, ABİDE ve YGS sınav sonuçlarını doğruluyor, eğitim sistemindeki nitelik kaybı artarak devam ediyordu. Nitelik kaybı, okulların işlevselliğini yitirdiğini, okulların öğrencilere vermesi gereken becerileri veremediğini ve çok az sayıda öğrencinin nitelikli eğitim aldığını ifade ediyor. Tabloda görüldüğü gibi dört alanda da yüzde ellilik başarı ortalaması yakalanamamış. Geçen yıl (2018’de) TYT’de 400 ve üstü puan alanların oranı yüzde 2.5 iken bu oran bu yıl 2.25’ te kalmış. Geçen yıl yüzde 27.38, 300 ve üstü puan almış. Bu oran bu yıl yüzde 25.84’e düşmüş. Hem 400 puan ve üstü hem de 300 puan ve üstü puan alanlarında ciddi bir başarı düşmesi görülmektedir.

Sistemin aynası
Alan Yeterlilik Testinde (AYT) sınavı geçerli kabul edilen 1 milyon 880 bin 711 adayın ortalama net sayıları ise tablodaki gibidir. Bu testlerde en başarısız alanlar fizik ve kimya oldu. Adaylar her iki alanda da soruların sadece yüzde yedisini doğru işaretlemiş. Tabloda görüldüğü gibi testlerin hiçbirinde yüzde ellilik başarı yakalanmamış. Sonuçlar gösteriyor ki YKS sınavı bir lise bitirme sınavı olsaydı öğrencilerin büyük bir çoğunluğu liseyi bitiremeyecekti. Okullarımızın sadece yüzde 2.5’i amacına ulaşmış oluyor. Yüzde 25.8 civarındaki öğrenci de ortalama civarı bir başarı gösteriyor. Bu da okullarımızın yüzde 75’inin bir lise ve meslek lisesinden beklenen beceri ve başarıyı sağlayamadığını ortaya koymaktadır. Okullarımızın yüzde 98’i de ideal düzeyde değil. Sistemin aynası olan bu sınav sonuçlarının üniversitedeki eğitimin niteliğini de etkileyeceği çok açık. MEB ve YÖK sınav sonuçları ile mutlaka yüzleşerek eğitimin nitelik kaybını önleyecek adımlar atmalıdır.

Okullar dökülüyor
YKS-2019 verileri eğitim sistemimizin ve okullarımızın döküldüğünü gösteriyor. Tüm bu sonuçlar karşısında ne yapacağız? Temel sorun bu sorunun yanıtını aramak. Eğitim sisteminin tüm bileşenlerinin ortak aklıyla eğitim sistemini yeniden yapılandırmalıyız. Okulöncesinden yükseköğretime bir eğitim reformunun altyapısını tartışmalıyız, düşünmeliyiz. Bunu yaparken nitelikli öğretmen yetiştirmeyi öne çıkarmalıyız. Eğitimde adaleti, eşitliği, zorunlu 4-6 yaş okulöncesi eğitimi okul sisteminin içine katmalıyız. Mesleki ve teknik eğitimi nitelikli kılmanın yollarını üretmeliyiz. Laik, demokratik bilimsel eğitimi temel almalıyız. Eğitime bir insan hakkı olarak bakan temel evrensel anlayışı öne çıkarmalıyız. Sonuçlar, eğitim sisteminde fen, matematik, sosyal bilimler eğitiminin iflas ettiğini, verilemediğine işaret ediyor. Eğitimde dini ve bilimdışı anlayışlardan acilen vazgeçerek fen, sosyal bilimler, matematik, felsefe ve güzel sanatlar ağırlıklı evrensel eğitime dönüş yapmalıyız. Sonuçlar bunu söylüyor. Eğitim tarihimizin sayfalarında onurla-işleemekle yer alan Köy Enstitülerini tekrar hatırlamalıyız.

Prof. Dr. Kemal KOCABAŞ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları