Müslüman Mahallesinde Cumhuriyet!

18 Ocak 2015 Pazar

Türkiye Cumhuriyeti’nin 90 yıllık tarihine saldırı ile Cumhuriyet gazetesine saldırının aynı zaman diliminde olmasını rastlantısal bakmamak gerekir. İktidarın gözünde ortadan kaldırılması gereken iki büyük engel...
AKP’nin lalelerden sorumlu Balıkesir Milletvekili Tülay Babuşcu’nun Kaçak Saray’ın merdivenlerine, tarihteki 16 Türk devletini temsilen dizilmiş görevlilerle ilgili olarak sosyal medyada paylaştığı, “Muhteşem bir zeka. Tabii ki Sn. Cumhurbaşkanımızın zekası. 600 yıllık imparatorluğun 90 yıllık reklam arası sona erdi” sözleri iktidarın genel duruşunu özetliyor.
Davutoğlu da Dışişleri Bakanlığı döneminde 26 Şubat 2013’te Yeni Şafak gazete-sinde yayımlanan söyleşisinde Cumhuriyet için şu saptamayı yapmıştı:
“100 yıllık parantezi kapatmanın zamanı geldi.”
Davutoğlu’nun Stratejik Derinlik kitabında da Cumhuriyet dönemi adeta yok sayılıyor,hatta suç sayılıyor. Örneğin Misakı Milli, kitabın 4 yerinde geçiyor; 3’ü eleştirel. 69. sayfasında, “Uluslararası alanda iddialı bir konum yerine Misak-ı Milli sınırlarını tercih ettiğimiz” vurgulanıyor.
AKP sülalesine sormak gerekir:
90 yıllık Cumhuriyet’in birikimlerini satmaktan başka ne yaptınız? Uluslararası alanın neresinde iddialı oldunuz da biz görmedik?

***

Cumhuriyet gazetesi, 12 çalışanını birden kaybeden Charlie Hebdo dergisiyle uluslararası alanda başlatılan dayanışmaya omuz verdi. Geçmişte pek çok yazarını teröre kurban veren Cumhuriyet, Charlie Hebdo’yu en iyi anlayan yayın organlarının başında gelir.
Aralarında Türkçenin de bulunduğu 6 dilde yayıma hazırlanan derginin Cumhuriyet gazetesi tarafından da yayımlanması öncesinde ciddi bir iç tartışma yaşandı. Bu, Cumhuriyet’in doğasında olan, gazeteyi gazete yapan, hatta daha fazla olması gereken bir durumdu. Kapakla ilgili farklı düşünceler içeren tartışmanın bütün taraflarının ortak noktası, yarın okura daha iyi bir Cumhuriyet’in sunulmasıydı.
Bu aşama geçildi.
İktidarın ve iktidar kontrolündeki kontrolsüz yapının gazeteyi susturmak ve hedef haline getirmek için pusuda beklediği bir kez daha ortaya çıkmış oldu.
Anayasanın 104. maddesine göre tüm kurumların dengesini gözetmek durumunda olan Cumhurbaşkanı, Cumhuriyet’e yönelik saldırıları adeta yetersiz buluyor, arkası gelmeli diyordu.
Tüm Türkiye’nin Başbakanı olması gereken, iç barıştan birinci derecede sorumlu Başbakan, “bunlar saldırın demek istiyor” diyerek, olası saldırıları şimdiden meşru kılıyordu.

***

Bir ülkenin devlet yapısı tartışmalı hale geldiğinde, toplumsal dengesi bozulduğunda bundan ilk etkilenen fikir gazeteleri olur. Zira kendilerini bütün sorunlardan sorumlu hissedip çözüm ararlar, çözümü tartışırlar.
Kurtuluş Savaşı sürecinde Yenigün adıyla çıkan, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanından 6 ay sonra bugünkü adını alan Cumhuriyet gazetesi, ülkemizin bütün çalkantılı dönemlerinden etkilendi, sarsıldı ama, yılmadı. Kimliğinden ödün vermeksizin, bütün kimliklere saygılı davranarak Türkiye’nin daha iyi bir geleceğe koşması için çırpındı. Ölüm verdi, ödün vermedi.
Bu topraklarda laik, demokratik, sosyal hukuk devletinin, yani Türkiye’nin kuruluş temellerinin varlığını sürdürmesinin zorluğu ortada. Ancak asıl olan zorluk değil, onu aşma kararlılığıdır.
Cumhuriyet; bu süreci de her şeyden ders alarak, herkese ders vererek aşacak...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları