
Saray’ın denetim ve gözetiminde yürütülen İmralı ve PKK pazarlığına ilişkin DEM’in hazırladığı rapor, ABD’nin sömürge valisi Tom Barrack’ın Türkiye’nin başına geçirmek istediği çuvalın çuvaldızı niteliğini taşıyor.
Rapora göre, 102 yıllık eksiklik anlamını taşıyan Cumhuriyet çöküyor.
Niyeymiş?
Bu toprakların kadim halklarının ve inançlarının ilişkilerinde tarihsel bir farklılaşma yaratılmış, Cumhuriyet demokrasiyi geliştirememiş. Üstelik Cumhuriyet, 100 yıl boyunca sınıfsal, kimliksel, inançsal toplulukları yok saymış; inkâr etmiş, emeğine el koymuş.
Yeni süreçteyse İmralı-PKK ve Saray rejimi el ele hem demokrasiyi getirecek, hem de halkların ve inançların ilişkilerinde farklılaşmayı kaldıracak!
Nasıl?
“Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde başlayan ve yüzyıllar boyunca bir arada yaşayan, çoğulcu toplumsal yapının tabutuna son çivileri çakan ulus devlet” ortadan kaldırılarak.
Hoş geldin Tom Barrack.
Başka?
“Tekçi ulus anlayışı,Türkçe merkezli bir dil ve kültür rejimi, Sünni-Hanefi yorumu esas alan bir yurttaşlık tarifi ve merkezileşmiş bürokratik yapı” tasfiye edilecek.
Rapora göre, yerine ne konacak?
Başta Kürtler olmak üzere tüm kimlik ve inanç topluluklarının kendilerini eşit yurttaşlar olarak görebilecekleri bir hukuk zemini oluşturulacak. Çok dilli, çok kültürlü, çok inançlı ve çok kimlikli toplumsal gerçekliği tanıyan yeni bir anayasal düzen gelecek.
Örgün eğitimde Kürtçe başta olmak üzere diğer dillerin eğitim dili olabilmesi sağlanacak. İstanbul ve Diyarbakır başta olmak üzere uygun olan illerde Kürtçe eğitim veren üniversiteler açılacak. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ndeki üniversiteler ile Türkiye’deki üniversiteler arasında işbirlikleri geliştirilecek. (Bayram değil seyran değil Mesut Barzani’nin Şırnak Üniversitesi’ni niçin onurlandırdığı böylece berraklaşmış oluyor.)
Raporun şurası da önemli:
Kürtçe hutbelere izin verilecek, medreselere resmi statü tanınacak. Böylece toptan demokratikleşeceğiz!
DEM raporu bir bütün olarak PKK’nin “zafer” elde ettiği ve bu zaferin gücüyle devletle pazarlığa oturulduğu savı üzerine kurgulanmış. Tehdit de içeriyor:
“Barış sadece silahların susmasıyla değil, bütüncül bir demokratik çözüm perspektifiyle mümkündür. Pozitif barış aşamasında insanların yeniden silaha sarılma sebepleri ortadan kaldırılmalıdır.”
Yani, süreç tamamlanmazsa yine silaha sarılacaklar!
Özetle, DEM açısından, İmralı ve PKK ile sürdürülen pazarlığın amacı ve sonucu; Türkiye Cumhuriyeti’ni sona erdirmek, bir dizi düzenlemeyle yeni bir devlet yapılanmasına gitmektir.
Böylece yeni devletin kurucu unsurlarından biri PKK, kurucu önderi de İmralı’daki olacaktır!
Saraj rejimi, iktidarını uzatmak uğruna işte bu zemine olanak tanıyor.
SAĞCILIĞI ELEŞTİRMEK SUÇ MU?
Yasalarımız arasında “sağcılığı eleştirmenin suç olduğu”na ilişkin bir hüküm yok. Ancak, gazeteci Enver Aysever olmayan bu suçtan tutuklu.
Bu arada, yasama organı TBMM çatısı altında “demokratikleşme, barış” filan diyerek hararetle İmralı’daki için “umut hakkı” tartışıldığını unutmayalım.
İçlerinde yandaş medyatörlerin de bulunduğu uyuşturucu operasyonlarına gelince... İktidar açısından iki işlevleri var:
- Gündemi oyalamak.
- “Bakın, bizim mahalledekilere de dokunuyoruz” izlenimi vermek.