Evet Kasım Bey, yol sonuna geldin. Eee o mazlumların ahı tutmayacak mı sandın?
Ne demiş atalarımız: “Mazlumun ahı, indirir şahı.”
Yalılarda yatlarda düzenlediğin “kokolu, kokoşlu” partilerin şahı olduğun kesin. Ama yalın basıldı, sahte dolarlar, koko çekme aparatları ortalığa saçıldı. Eee Kasım Bey şimdi oldun mu şahbaz?
Yalına baskın yaptıklarında sen çoktan voltayı almıştın. Savcılığın verdiği bilgiye göre yurtdışına kapağı atmışsın. Bu akşam burun tavayı yakayı ele veren arkadaşlarının yerine de çekiver.
Yanında çalışan günahsız insanlara iftira atıp partilerde tanıştığın dostların aracılığıyla delilsiz, belgesiz suç isnadıyla dava açtırmayı becerdin. Altı gencecik insanı kodese tıktırarak hayatını kararttın. Onlardan biri kendisine attığın iftiraya dayanamayıp ardında minik bir yetim bırakarak hapiste canına kıydı. Vicdanın sızladı mı diye sormak beyhude. Her akşam parolayla girilen partiler organize ettiğine göre...
Kasım Garipoğlu ismini bu köşenin okurları artık ezberledi. Zira bu zatı muhteremle ilgili dört ya da beş köşe yazısı yazdık.
DELİLİM YOK, YARGIDA ETKİLİ ARKADAŞLARIM VAR
Sahibi bulunduğu aracı kurumun müşterilerine ait 29 milyon doları Almanya’da kurduğu şirkete aktaran Garipoğlu, müşteriler parasını isteyince “Yanımda çalışan ve sonra da işten ayrılan altı eski personelim bu paraları çaldı” diyerek sıyrılmaya çalıştı. Altı eski personelinin bu paraları çaldığına dair bir delil var mı?
Yok.
Delinin ne önemi var; yargıda adamı var ya...
Önce Çağlayan Adliyesi’ne altı eski personeli hakkında suç duyurusunda bulundu. İşyerinin adresi Maslak olduğu için Çağlayan Adliyesi’ne başvurması gerekiyordu. Ama Çağlayan Adliyesi’nde hiçbir savcıyı ikna edemedi. Delilsiz, belgesiz bir isnat için kimse dava açmadı.
Kim akıl verdiyse artık; şirketinin adresini üç günlüğüne Bağcılar’a taşıyıp bu kez Bakırköy Adliyesi’nde dava açtırmayı başardı. Sadece bununla da kalmadı, altı personelini tutuklatma kararı çıkarmayı da başardı.
Sahi kim akıl verdi Bakırköy’de davayı açtırması için?
Yalılarda ve yatlarda verdiği çılgın partilere katılan yargı üzerinde etkili dostları mı?
Yoksa bizzat Yargı üyeleri mi?
Aslında daha şirketinin Türkiye’de faaliyet göstermesinden kollandığı açık.
Garipoğlu’nun, Virginia Adası’nda kurulu bir İngiliz şirketinin Türkiye şubesini kurması ve SPK’den lisansı olmadığı halde Türkiye’de Foreks ve kripto para piyasasında faaliyet göstermesine nasıl izin verildiği muamma.
Garipoğlu’nun lisanssız aracı kurumuna müşteri olan başta Kapalıçarşı’daki döviz büroları ve kuyumcular, paralarını banka havalesi yerine neden çuvallarla nakit para gönderme yolunu seçti?
Bir tek açıklaması olabilir. Garipoğlu’nun şirketi üzerinden Uzakdoğu piyasasında kaldıraçlı işlem yapmak için banka yerine çuvalla nakit göndermekle belli ki karapara aklanıyor.
Aksi halde 29 milyon doları kaybolan bu Kapalıçarşı esnafı hiç oralı olmuyor. Dava bile açmıyor. Sadece Kasım Garipoğlu davacı oluyor.
Şirketin battığını aylar öncesinden görerek Garipoğlu’nu “Yurtdışındaki şirketinize aktardığınız 29 milyon doları derhal yerine koymanız gerekiyor” diye mesaj ve raporlarla uyarıyordu suçladığı eski çalışanları.
Bakırköy Savcılığı’na açılan davada bir de bilirkişi skandalı yaşanıyor. FK piyasasını bilmeyen, yetmezmiş gibi yeminli mali müşavirlik belgesi bile bulunmayan Garipoğlu ile ilişkili bir serbest müşavirlik şirketi bilirkişi olarak seçiliyor.
Garipoğlu hakkında sahtecilik, iftira, karapara aklama, SPK lisansı olmadan işlem yapma hakkında dava açılması gerekirken üç yıldan beri altı eski çalışan hakkında açılan dava hâlâ sürüyor. Önümüzdeki ay karar duruşması var.
Bakalım çekirge bir kez daha zıplayabilecek mi göreceğiz.