Her lider koalisyonu tadacak

30 Haziran 2015 Salı

Kimisi unutmuş görünse de zaten tattılar da...
AKP’nin ve Tayyip Beyin kökü Erbakan’a ve liderlik yaptığı partilere dayanıyor.
Erbakan Hoca’nın (CHP, AP ve MHP ile) koalisyon ortağı olduğu 1970’li yıllarda siyasete girmişti. (MSP Beyoğlu ve İstanbul Gençlik Kolları Başkanı olarak!)
1994 yılında İstanbul Belediye Başkanı seçildiğinde de ülkede koalisyon vardı. Ertesi yıl da RefahYol Koalisyonu’nun belediye başkanı idi!
Siz bakmayın, son seçimde meydan meydan, ekran ekran koalisyonlara lanet okuduğuna...
Hayat gibi, siyaset de aslında bir haşin ve hazin bir burun sürtme - sürttürme sürecidir.
Erdoğan’n kendisi de bizzat bir koalisyon ürünüdür!
Yıllarca takıyye yapması, Atatürk’ün huzurunda hâlâ “sap gibi durması”, Cumhuriyet değerleri, hâlâ yürütmek zorunda kaldığı koalisyonun gereğidir.
Özet mi?
Koalisyonlar, iddia ettiği gibi “Eski Türkiye”nin değil “Demokratik Siyaset”in kaçınılmaz bir gerçeğidir.
“Milletvekili de yaptığı damadının gazetesi bile, daha geçen gün Avrupa’nın 22 ülkesini halen koalisyonlarla yönetildiğini ilan ediyordu! (Sabah 13.06.2015)

***

Evet, her lider koalisyonu tadacak!
Bu “tadımda”, 13 rakamının uğursuz bir işlevi var gibi..
Tayyip Bey höt-zötü ile, ancak 13 yıl koalisyonsuz iktidarda tutunabildi.
Milli Şef İsmet Paşa da, (1938- 1961) Cumhurbaşkanlığını izleyen 13. yılda CHP’yi ülkemizin ilk koalisyon ortağı yapmak zorunda kalmıştı.

***

MHP Genel başkanı Devlet Bahçeli de tıpkı, partisinin kurucu lideri Alpaslan Türkeş gibi uzun yıllar koalisyonlarda yer aldı. (Türkeş: Demirel’li MC Koalisyonları- Bahçeli: Azınlık desteği verdiği dahil Ecevit’li Koalisyon Hükümetleri!)

***

Selahattin Demirtaş’ın kendisi gibi partisi HDP de çok yeni.
KCK, Kandil, PKK vs. gibi “odaklar” zikredilmese de , Halkların Demokratik Partisi’nin adı dahi, “koalisyon partisi” olduklarının bir kanıtı. (Şimdilik harici bir koalisyona yakın durmamaları da bir tür tutarlılık).

***

Bugün TBMM açılıyor.
Başkanlık Divanı’nın oluşmasından sonra, Cumhurbaşkanı, en fazla milletvekiline sahip partinin liderine hükümeti kurma görevi verecek..
TBMM Geçici Başkanı Deniz Baykalın hiç zorunlu olmadığı halde oy kullanmaycağını açıklaması gibi, Tayyip Bey’in de “45 gün baskısından uzak bir koolisyon kurma ortamı hazırlaması” demokratik siyasetin adabı- edebi gereğidir.
Siyasi sözlüğe soktuğu bu kavramlara olan saygısını göreceğiz..

***

Refah Partisi de bugünkü AKP gibi 1995 seçimlerinden 1. parti çıkmış ama tek başına hükumet kuramamıştı.
Meclis 8 Ocak 1996 günü çalışmaya başlamıştı.
Ertesi gün de Cumhurbaşkanı Demirel, Erbakan’a hükümeti kurma görevi verdi.
Ancak 10 gün süren pazarlıkları sonuçsuz kalınca bu defa görev önce 19 Ocak 1996’da DYP lideri Tansu Çiller’e...
O da 14 gün uğraşıp kuramayınca...
Bu kez görev, ANAP lideri Mesut Yılmaza verildi. (3 Şubat 1996)
Ve 45 gün süreci işlemeye başladı.
Ve 7 Mart 1996 günü kurduğu hükümet güvenoyu alınca ANASOL-D koalisyonu işbaşı yaptı.

***

Burada çok kritik bir nokta var.
40 yıl TBMM’de görev yapmış Kanunlar Kararlar Daire Başkanı ve Genel Sekreteri İbrahim Araç bu noktaya şöyle dikkat çekiyor:
“Kurulan hükümet güvenoyu alamaz ise takvim çalışmaya başlar ve sonraki 45 günde de kurulacak hükümete güvenoyu verilmezse
Cumhurbaşkanı TBMM Başkanı’a danışarak erken seçim kararı alabiliyor!”
Bu noktada, teamüller Cumhurbaşkanı’na genişçe bir oyun alanı tanıyor.
Yeni bir görevlendirme yapmayarak seçime gitme yetkisini (kozunu) elinde tutabiliyor.
Bu da liderleri açıkça baskı altına alarak yeni koalisyon formüllerine olanak tanıması demek.
Ama görünen o ki AKP-CHP’den başka formül yok!!

Ali Nesin’in gönlü..
“AKP-CHP koalisyonu ülkeye müthiş dış kaynak sağlar. (..) Bilime ve araştırmaya kaynak aktarılırsa Türkiye bir yerlere gelebilir.”
Evet, aynen böyle söyledim.
Bu sözlerimi ülke yararına yormuşsunuz.
Bu da doğru. Bu senaryo kapitalistler için yararlıdır. Emekçilere, yoksul halka da bir pay düşer. Ama iki ayrıntı var:
1) Bu gönlümdeki senaryo değildir. Ben en olası senaryonun sonuçlarını belirttim.
2) Elde edilecek refahın bilimearaştırmaya yöneleceğine dair ise haklı kuşkularım var.
ALİ NESİN  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Küçükpazarlı Kemal 17 Mart 2024
Vakıa vakası! 10 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları