Siyasetin insaniyet ile imtihanı

06 Ekim 2015 Salı

Dil, kemiği olmayan bir başka organımızdır.(Öteki elbette kulak-böbrek-vs.) Dil akıllıca kullanılıyorsa yılanı deliğinden çıkarabilir. Ama hoyratça kullanıyorsa, bülbülün bile başını belaya sokabilir.
Dil, dilim dilim çeşit çeşittir.
En önemli enstrümanları olduğu için mi nedir, kimi siyasetçiler dili en çok istimal ve istismar edenlerdendir.
Ki bu gibilerin çoğu konuşmaları gereken yerde susarlar ya da konuşurlar ama bir şey söylemezler. Klişeleri yineler dururlar.
Dil elbette çok önemli bir enstrüman.
Akıl, erdem ve ferasetle her daim uyumu ve akordu gerektirir.
Gönüllere oradan da toplumsal yaşama barış, huzur ve mutluluk ancak bu sayede gelebilir.

***

Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ın dilleri farklı notaları okuyor. Ama tutturdukları terane aynı.
Davutoğlu biraz da hocalığına sığınarak sığ, sentetik ve destansı üslupla “insanlığı” öne çıkarmaya çabalıyor, çabalıyor.
Erdoğan’ın böyle bir derdi yok.
İnsanlığı bile siyaset için yapıyor.
Asrın lideri olma aşkına elde olmadan, Suriyeli misafirlere kapıları aralıyor.
İpin ucu kaçınca da “insaniyet” diye Avrupa’da “siyaset” yapmaya yöneliyor.

***

Oysa siyaseti insanlık ile uzlaştırmak hiç kolay değil. Kolay olsaydı, sosyalizmin “herkesten yeteneğine, herkese ihtiyacına göre” cenneti dünyanın bir köşesinde bugüne dek çoktan kurulurdu.
İsviçreli Alman yazar Hermann Hesse’nin (18771962) “İnsanlık ile siyaset birbirini dışlar. İkisine birden hizmet etmek hiç kolay değildir” demesi hiç boşuna değil.

***

Şu sıralarda İnsanlık ile Siyaset cephesinde çok çarpıcı iki örnek yaşıyoruz.
Hürriyet’ten Ahmet Hakan sabıkalı ve partili saldırganlarca dövüldü. Yetmemiş gibi, 7 failden 6’sı serbest bırakıldı.
Şırnak’ta öldürülen Hacı Lokman adlı çukur kazıcı bir örgüt üyesi öldürüldü. Yetmemiş gibi cesedi bir aracın arkasına bağlanıp sürüklendi. Faillerle ilgili bir bilgi yok. Olacağı da pek yok.
Bu iki olaya hangi cepheden bakmak gerek?
İnsaniyet mi  siyaset mi?

***

Zamanın ruhuna ve iktidarın meşrebine en uygun yanıtı başımızdaki ikilinin kullandıkları dile bakarak verebiliriz.
Biri önce siyaset, öteki görünürde insaniyet diyor. Ama kullanabildikleri dil aynı:
Dayak hadisesini tasvip etmek mümkün değildir!”
Araç arkasında ceset sürüklemek tasvip edilemez!”
Bu klişe, şiddeti lanetlemekten çekinen bir devlet dilidir. Bu dil kesilip atılmadan hukuk da barış da gerçekleşemez! Bunun için avaz avaz “Partili haydutlara gazeteci dövdürmek de, cenazeye ip bağlayıp sürüklemek de alçaklıktır kepazeliktir!” diye ilan etmek gerekir.
Tasvip etmek mümkün değil!” yavesi, durumu geçiştirmektir.

***

Tasvip Arapça bir sözcük.
Uygun bulma ve (okun) hedefe isabet etmesi anlamına geliyor.
Sevap”taki harfler yüzünden mi nedir, devlet katındaki zevat, benzer her kepazelikte sevap kazanmak için olacak, “tasvip mümkün değil!” deyip duruyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erdoğannâme... 14 Nisan 2024
At binenin 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları