Lafın tamamı aptala söylenir!!

22 Mayıs 2016 Pazar

Tayyip Erdoğan’a kızıp, KemalKılıçdaroğlu’nu döven dövene! Bu, büyük bir haksızlık.“Vermeyince mabut. Ne yapsın Mahmut!”
Liderlik denen şey, fıtratta var ise, var.
Sonradan kazananılamıyor. Yaparak belki biraz gelişebiliyor. Ki Allah’ı var, Kemal Bey de kendisini altı yılda epey geliştirdi. Zaten “Lider olacağım” diye de üstünü başını yırtarak oraya tırmanmış değildi. Rüzgâr esti... Zamanın ruhu destek oldu... Ve oldu!

***

Kaseti öne saralım. ABD’nin (G.W. Bush) ilan ettiği “Ortadoğu’da harita değişecek!” ve “BOP gerçekleşecek!” dönemi... Ve “Ak akçe kara gün içindir!” misali, paketlenip teslim edilen Öcalan’ın devreye sokulması. Çoktan Oslo’larda başlatılan “Süreç” ve kurulan “Çözüm Masası” gibi dış nedenler... Buna karşı çıkacağı aşikâr olan “Ulusalcıların” ve TSK’nin hizaya getirilmesi dahil gerçekleşen çeşitli iç etmenler...

***

Özetle, kusur da marifet de Kemal Bey’i oraya getiren rüzgârın!. (Ve mesela Bahçeli’yi hâlâ orada tutan zamanın ruhunun!) Bahar’a maruz kalan-bırakılan ülkelerde halk, mezhep ve ırk ekseninde çatışmaya, cepheleşmeye sürüklenmişti. Bunun tek istisnası yok.
Erdoğan’a yer açanlar, onu milletvekili bile değilken Beyaz Saray’da ağırlamışlardı. Bunu “Damardan bir Sünni” olduğu ve “Sünniciliğe” fazlasıyla teşne olacağını tahmin ettikleri için yaptılar. Ayrıca Türkiye’den başka Ortadoğu için de biçilmiş kaftandı. Nitekim o da bunu hissettirmiş olacak ki, yıllarca “Ben BOP’un Eşbaşkanıyım!” diye şişindi durdu. Cepheleşme için keskinlik gerekiyordu. Kemal Bey, laik devletin yetiştirdiği makul, dürüst ve yetenekli bir bürokrattı. Ama Tuncelili idi. CHP ve laik devlet geleneğinde mezhep lafı etmek âdetten değildi. Ama Erdoğan, ne laikti ne de CHP’li. “Küresel üst akıl”ın beklentisine uygun olarak “Aleviliği”ni açıkça kullanmaya, ilan etmeye yöneldi.Baykal’ın “tesirsiz hale getirilmesi” şarttı. Deneyimi, birikimi, meşrebi ve mezhebi yeni bir “Açılım” ve “Süreç” için uygun değildi. Onunla ne Ortadoğu’ya “açılmak” mümkün idi, ne de Arap Baharı ile “Kürt Baharı”na! Bu yüzden de tıpkı MHP’den tam 10 parti kurmayı ile birlikte bir kasetle siyaseten “infaz” edildi. Yerine de alelacele Kemal Bey seçildi. Çünkü, o sırada hem Istanbul belediye başkan adaylığı, hem de her gün TV’lerde sergilediği yolsuzluk dosyaları nedeniyle en popüler ve en önde gelen CHP’li o idi.

***

Rüzgâr (ruzigâr) Farsça. Anlamı açık: Havanın yer değiştirmesi ile ortaya çıkan esinti. Ama rüzgâr, bu dilde “kader”, “kısmet” anlamına da geliyor. Birkaç kasetin yarattığı rüzgâr ile hem CHP’nin hem de MHP’nin kaderi kısmeti belirlenmiş oldu. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin de. CHP liderliğinin Kemal Bey’in, üstüne kaldığı ve üstesinden gelemediği orada. Ama karşısına yetkin bir rakip çıkmadığı için de 7. yıla giriyor ki hâlâ yerinde. (6 kez kurulan sandık seçmenin ve delegelerin sorunu!) Kendisine kızmanın âlemi yok. Beterin beteri var. Ya şükür ki bir Bahçeli değil.

***

Tren, Kemal Bey için çoktan kaçtı. Çünkü son 70 yıllık çok partili siyasi hayatımız ve CHP tarihi şaşmaz bir kuralı kanıtladı. Bir genel başkan, seçilmesini izleyen ilk seçimde iktidar olamıyorsa bir daha hiç olamıyor. Bunun bir tek istisnası yok.

***

Alın bir kenara lütfen yazın:
Adnan Menderes ve Celal Bayar CHP’den koptular (1945).
1950’deki ilk seçimde iktidar oldular.
1964’te Süleyman Demirel Adalet Partisi lideri seçildi.
1965’teki ilk seçimde Başbakan!
1972’de Bülent Ecevit CHP Genel Başkanı oldu.
1973’teki ilk seçimde Başbakan!
1982’de Turgut Özal ANAP’ı kurdu.
1983’teki ilk seçimde Başbakan!
Tayyip Erdoğan 2001’de AKP’yi kurdu.
2002’de iktidar 3 ay sonra da Başbakan!

***

Merhum Demirel’in sözünü bilen bilir:
“Lafın tamamı aptala söylenir!”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erdoğannâme... 14 Nisan 2024
At binenin 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları