Ver Apo’yu al Feto’yu

24 Temmuz 2016 Pazar

Obama, “Darbe ile ABD’yi ilişkilendirmek yanlıştır!” dedi. Siyasette gibi gazetecilikte de fiyakalı laf etmek usuldendir. Sarraf’ın önüne yatan bakanların bekası için mi, bu millet 15 Temmuz gecesi tankların önüne yattı?!” falan demeyeceğiz. Gün dayanışma günü... Taksim’de miting var. Fiyakalı lafta esin kaynağımız, AKP’li vekil Metin Külünk’tür... 17 Aralık’ta ortaya saçılan kayıtlara arkasını dönüp, “İnsanların günah işleme özgürlüğü vardır!” demişti.
Günah özgürlüğü varsa, elbette “Yanlış yapma özgürlüğü” vardır diyelim. Bu yanlış yapma özgürlüğüne bir parmak basalım.

***

Türkiye’deki darbelerle hele sonuncusu ile Amerika’nın hiç ilgisi bilgisi yok, diyelim. Obama’nın eniştesi de Kenya’da bir köyde yaşadığından onun da hiç bilgisi olmadığını kabul edelim. Belki de bu ilgisizlik bilgisizlik yüzünden, bizim darbeciler yüzlerine gözlerine bulaştırdılar. Zaten öncesinde olup bitenlerle hiç ilgilenmediler.
“NATO’daki en büyük orduya sahip, en önemli stratejik ortağı” idik.
Ama ortağın, Genelkurmay Başkanı “terörist” diye hapse atılırken bile tek laf etmedi. Geçmiş olsun bile dediğini duyan olmadı.
Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy vs. gibi davaların aslını astarını öğrenmek üzere özel sohbetlerde bile konuyu hiç açmadı. Deniz Kuvvetleri’nde komuta kademelerinin yüzde 80’i hapse atıldı.
Donanmayı yönetecek kıdemde amiral kalmadı.
Pensilvanya’daki Erzurumlu emekli vaiz, çok eski bir röpartajında yüzme bilmediğini söylemişti. Yüzme bile bilmeyen bu garip vaizin “Deniz Kuvvetleri” ile ne alıp vereceği olabilirdi ki?

***

Yanlış yapma özgürlüğü elbette günah işleme özgürlüğü kadar keyif verici değil. Siyasete bulaşınca ise yanlışsızlık ve ayıpsızlık na-mümkün!
Öcalan’ı ABD’den teslim alan hükümetin bakanı olmak!” da az günah sayılmaz (16 Şubat 1996).
Merhum Ecevit, bizlere, “Niye verdiler” diye sormuştu. Aldığı yanıtlardan tatmin olmamıştı.
Birkaç yıl sonra partisinin genel sekreteri iken, sohbet arasında yine sordu: “Sahi, niye verdiler?” “Sakla samanı, gelir zamanı!” demiştim. Çok gülmüştü.

***

Ortadoğu bölgemiz, hele de Amerikan ilişkilerimiz boşluk kabul etmiyor. Öcalan’ı 16 Şubat günü verdiler... 33 gün sonra Fethullah Gülen’i aldılar. (21 Mart 1996- Nevruz’u.)
Alış o alış... Sözde rahatsızdı; ünlü Mayo Klinik’te kalbine baktıracaktı. Amerikan yönetiminin kıdemli önde gelenlerinin referansı ile 17 yıldır hâlâ baktırıyor. Kalbinin taş gibi değil, taş olduğu milletçe görüldü.
Geçen yıl, hükümet “En tehlikeli teröristler” listesine koyduğunu ilan etmişti. Her fırsatta da isteyip duruyor...
Nedense bu istek okyanusu bir türlü geçemiyor Amerikan yönetimi ipe un serip duruyor. “Sakla samanı gelir zamanı!”

***

Zaman belli ki, 15 Temmuz gecesi değildi ki...
Obama, “Girişimden bizim haberimiz yok!” diyor. Belki sahiden yoktu. Belki de vardı da bizim MİT’in Fidan’ı, Genelkurmay Başkanı Akar’ına destek vermek için böyle söylüyor.
Malum hem stratejik ortağız hem dostuz. Dostluk böyle günler içindir.

***

1968-69 olayları sırasında ODTÜ’lü ve Mülkiye’li öğrenciler, “Asker ve polis istemiyoruz. Okullarımızı kurtarılmış vatan toprağı ilan ediyoruz!” diye ortalığa dökülmüşlerdi. Dillerden düşmeyen bir de söz vardı: “Azgelişmiş ülkeler kendi ordularının işgali altındadır!”

***

Bu darbenin amacı belli ki ülkemizi kendi ordusunun işgali altına sokmaktı. Bir yerde yanlışlık oldu ve gerçekleşmedi. Belki bu da planın bir parçası.
Büyük Güçler”in planları bitmez. Çünkü işbirlikçi maşaları bitmez.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Küçükpazarlı Kemal 17 Mart 2024
Vakıa vakası! 10 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları