Amsterdam’da izlediğim bir eşcinsel karnavalında benim en çok hoşuma giden şey, çocuklarıyla karnavalı seyreden mazbut ailelerdi.
Nehirlerdeki teknelerde en seksi hal ve kıyafetleriyle dans eden eşcinsellerin eğlencesini, köprülerin korkuluklarına dayanarak çoluk çocuk olgun bir neşeyle ve hoşgörüyle izliyorlardı.
Burada, İstiklal Caddesi’nde her yıl yapılan ve Amsterdam’dakine nazaran çok daha edepli sayılan eşcinsel karnavalında ise yoldan geçen ebeveynler, olan biteni görmesinler diye elleriyle yanlarındaki çocukların gözlerini kapatır.
Hollandalı bir arkadaşıma bunu anlattığımda, duyduklarına bir anlam veremedi ve şöyle dedi:
“Bizim ülkemizde eşcinseller kendilerine bakılmasından hiç rahatsız olmazlar ki!”
O an bir kez daha fark ettim; bazılarının zihninde, bizimkinin aksine başkalarının cinsel hayatından rahatsız olma diye bir ölçü yok.
Aksine başkalarının özel hayatına rahatsızlık verme endişesi var.
Onların evlerinin perdeleri hiç kapanmıyor.
Çünkü kimse kimsenin evini gözetlemiyor.
Bizimse pencerelerimizde sıkı sıkıya bir karartma.
Herkesin, hatta Başbakan’ın bile gözü bir diğerinin özel hayatında.
Genç kızlarla erkeklerin evlere kapanıp sevişme ihtimalleri üzerinden politika yapan bir iktidarın pençesindeyiz.
Bu politikanın karşısında da eli ayağına dolaşan yine muhafazakâr bir muhalefet var.
Hep birlikte hayatı aşağıya çekiyorlar.
Hiçbir şeyden utanmadığımız kadar sevişmekten utanıyoruz.
Bizim sokağın köşesindeki bakkal, üst katımızdaki komşu teyze, her hafta gittiğim sinema gişesindeki kadın ve dün tanıştığım tapudaki memur muhtemelen günlerdir hiç uyumadılar.
Geceler boyu, başka bir şehirde üniversitede okuyan ve arkadaşlarıyla birlikte bir evde yaşayan yirmili yaşlarındaki kızlarının, o evde bir erkekle sevişme ihtimalinin Başbakan’ın gözüne batacak kadar yüksek olması gerçeğiyle baş etmeye çalıştılar.
Yüzlerce yıldır sevişmekten korkutula korkutula yaşayan toplumların, bu korkuyu yenmeleriyle bu korkunun esiri olmaları arasında dağlar kadar fark var.
Başbakan “Siz çocuğunuzun kızlı erkekli bir evde yaşamasını tasvip eder misiniz” diye aklınca ele güne karşı meşrep sorgulaması yapıyor.
Çünkü kendisine verilebilecek ters bir cevabın karşısındakine neye mal olabileceğini iyi biliyor.
“Benim yetişkin çocuğum istediği zaman, istediği insanla sevişebilir” diyemeyecek insanlardan oluşan bir kalabalığın aklını almak her zaman çok kolay.
“Benim yetişkin çocuğum kendi hakkındaki tüm kararları kendisi özgürce verir” diyen insanlardan oluşan bir kalabalığın karşısında iktidarı korumaksa gerçekten marifet.
Örf ve âdet denen şey şansımız var ki kendi içinde evrimleşebilir.
Evrim fikrinin her türlüsüne düşman olan muhafazakârların iktidarında, kendi evrimimizi hızlandırmakta yarar var.
O yüzden ısrarla utandırıldığımız sevişme ihtimaliyle artık barışsak iyi olacak.
Bu cinsellikle barış meselesi, bizzat sevişenler için emin olun ki hiç korkunç değil; ama sevişme ihtimali üzerinden politika yapanlar ve başkalarının evlerinin içine göz dikenler için gerçekten korkutucu.
Şu Bizim Sevişme İhtimalimiz
Yazarın Son Yazıları
Yanık saraylar
Patron çıldırdı
‘O kadar istiyorsan eve bir mülteci al besle’
Vatandaşın evi
Mültecinin evi
Atinalı Sokrates’ten Boğaziçili direnişçilere
Sizin hiç silahınız çalındı mı?
Uçağın kadar konuş!
Merve’nin kaderi ve bizim kaderimiz
‘Ben Aziz Nesin...’
Çocuk tacizinin önlenemeyen devamlılığı
Her şey ‘gerçekten’ çok güzel olsun diye...
O çocuklar sizi hiç sevmeyecekler
Katil belli, refleks belli, sonuç belli
Gazeteciliğin karanlık yüzü
‘Hadi’ ama kime hadi?
Mafyayı bilmek ve mafyayı anlamak
‘Ne oldu? Öldürdün mü?’
‘O zaman şarkı söylemek lazım avaz avaz!’
Neyi bekliyorsunuz?
Kimin lehi, kimin aleyhi?
Mafyanın ve iktidarın selameti, ülkenin kıyameti
Gençliğe hitabe
Sen de vaat edilmiş, ben diyeyim işgal edilmiş
Devlet, mafya ve siyaset üçgeni değil, dairesi
Çocuklarımızın ismini neden Deniz koymuştuk biz?
Temel ihtiyaçlar listesi
Beş maymun* ve bir toplum
İnsanlığın aydınlık ve karanlık yüzü
Bugün 23 Nisan, öfke doluyor insan!
Burada yazar ne demek istemiştir?
Geçmiş olsun Ahmet Altan
‘Patates soğan, güle güle Erdoğan’
‘Darbe’nin kelime anlamı ve bizim için anlamı
Günün mönüsü: Emekli generaller
Geniş kalçalı ve çok memeli kadın tanrılar
Kokain cesareti
İktidarın yüzüncü yıl fantezisi belli, peki ya sizinki?
Siyasi başarısını;
Tek parti, tek akıl, tek uçurum