Amerika’da seçimleri kim kazandı sahi?

11 Kasım 2016 Cuma

Obama başkan olduğunda...
Siyah derili biri Amerika’da başkan oldu diye...
Nihayet dünya barışı gerçekleşecek sanıp sevinmek ne kadar yersizdiyse;
Bugün Trump gibi aleni faşist bir lider Amerika’da başkan oldu diye...
Artık dünyanın çivisi iyice çıkacak sanıp endişelenmek de o kadar yersiz.
Amerika’nın değişik renklerdeki başkan trafiğinden illa evrensel ve ders alınası bir sonuç çıkarmak isteniyorsa;
Başkanlık sisteminin, politikanın, demokrasinin hatta genel olarak seçimlerin aslında ne anlama geldiğine bakmak gerekiyor.
Tüm dünyayı yönettiğine inanılan bir süper gücün politik hengâmelerini ve seçim şarlatanlıklarını doğru okumak için öncelikle yeryüzündeki tüm seçimlere güveni sıfırlamakta ve her şeyi en baştan heceleyerek okumakta fayda var.
Gerçek şu ki, politik meselelerin insani kaygılarla uzaktan yakından hiç ilişkisi yok.
Politik argümanlarla sahneye çıkan hiç kimse gerçekten dünya barışı istemiyor.
İnsan, hayvan ya da doğa haklarını aslında zerre kadar gözetmiyor.
Politika sadece dünya ekonomisine hizmet eden bir araç.
Onun tıkır tıkır işlemesinin temel koşulu da dişlilerinin arasına giren her şeyi ama her şeyi öğütüp yok edecek kadar kalpsiz olabilmesi.
Gerekirse kendi bacağına sıkabilecek denli gözü dönmüş global bir ekonomik iktidar, farklı coğrafyalara dağıttığı farklı renklerdeki politik oyuncaklarla insanları büyülüyor.
Sonra da özgür iradelerini tüketim zaaflarıyla mühürlüyor.
Muhalifler bile, kendi dillerini kuramadan, düşmanlarına o iktidarın bahşettiği dille direniyor.
Kazananı da kaybedeni de yöneten ve her savaştan tek galip olarak yükselen o global ekonominin kurduğu dilin dışında kalanlara yaşama şansı yok.
O yüzden dünyanın en gelişmiş ülkesinde de, en geri kalmış ülkesinde de, kendini seçmen sanan ama aslında sadece sıradan birer tüketici olan halka, tüm politikalar ve tüm politikacılar allanıp pullanıp deterjan gibi pazarlanıyorlar.
Seçmen, marketten mal alır gibi, tipine ve sloganına kandığı politikacının peşine düşüyor.
Dünyanın hâkimi olduğu varsayılan Amerika bu kabul edilmiş ve onaylanmış itaat halinin güveniyle son seçime açık açık iki korkunç adayla gitti.
Sonra da kaybeden adayı destekleyenler, korkunç olan değil de daha korkunç olan seçimi kazandı diye karalar bağladılar.
Bundan sonra olacaklardan korkanlar, bugüne kadar olanlardan korkmadıkları için faşizm artık hayatımızın sıradanı.
Oy kullananlar ısrarla fark etmiyorlar ama ne Amerika’da ne de dünyanın başka yerinde hiç kimse aslında özgür iradeli birer seçmen değil.
Herkes şu ya da bu reklama kanmış ve kandırılmış şuursuz birer tüketici.
İnsanlar nasıl kanserojen olduğunu bildikleri onca şeyi akıl almaz bir iştahla ısrarla tüketiyorlarsa;
Kendi sonlarını hazırlayan tüm politikaları da aynı iştahla tüketiyorlar.
Ve tepelerine binen korkunç iktidarlara hemen boyun eğiyorlar.
Çünkü kapitalizm itirazı değil sıradanlığı pazarlar.
Halkları, güvenlik adına korkularla donatarak hizaya getirir.
Yoksunluğun ve yoksulluğun tarifini baştan yapar.
Zengini fakir, fakiri zengin olduğuna inandır.
Ve seçimleri ihtiyacı olan ciddiyetten sıyırıp akıl ve mantıktan ayıklar; pahalı bir karnavala çevirerek kafaları bulandırır.
O yüzden kapitalizmin tüm tuzaklarına sorgusuz sualsiz düşen halkların ne verdikleri oy oydur; ne yaptıkları seçim seçim.
Bu arada, biz yıllarca Küçük Amerika olacağız diye çırpınmışken, oy vere vere gelinen son noktada biz küçük bir Ortadoğu olduk.
Kadere bakın ki Amerika da büyük bir Türkiye oldu.
Yani seçimlere hiç güvenmeyin ve ne olacağım demeyin.
Silkinin ve artık “Neler oluyor!” deyin.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanık saraylar 4 Ağustos 2021
Patron çıldırdı 30 Temmuz 2021

Günün Köşe Yazıları