Eğitim ve öğretimin sadece okullarda görüldüğünü düşünmeyin;
Ya da bilginin sadece kitaplardan edinildiğini.
Doğa ve hayat, insanı bazen okullardakinden daha iyi eğitir hatta bilgeleştirir.
Ömrünü kavalı ve koyunlarıyla dağlarda geçiren bir çoban...
Okuma yazma bilmese bile... bilgeleşebilir.
Cehaletin sözlük anlamı sizi yanıltmasın.
Cahil demek aslında bilmeyen değil anlamayan demektir.
İnsan aslında ağaca bakar ve ağacı anlar.
Toprağa bakar ve toprağı anlar.
Yağmur yağar, yağmuru anlar.
Köpek havlar, köpeği anlar.
Bir suskunluktan ya da çığlıktan dünyaları anlar.
Etrafına vicdanıyla, aklıyla, sezgileriyle bakarsa...
Bunların hepsi bir olur ona dünya kadar şey öğretir, dünyayı öğretir.
Sözlükte “cahil” kelimesinin karşısında, “Eğitim ve öğrenim görmemiş kimse” yazar.
Bu kelimenin eşanlamlısı, “Bilgisiz”dir.
Ama insan isterse okullarda öğrendiğinin, öğreneceğinin katbekatını hayattan, gördüklerinden, anladıklarından öğrenebilir.
O yüzden Anadolu’daki küçücük bir köyde yaşayan bir nine bile bazen Meclis’teki bir vekilden ya da okuldaki öğretmenden daha bilgedir.
Cehalet, eğitimsizlikten ziyade etrafına bakmamanın, baktığını görmemenin, gördüğünü anlamamanın sonucudur.
Anlayanlar yani cahil olmayanlar, anlamadıkları, anlayamadıkları için başka insanlara kızamazlar.
Hayat onlara bu adaleti de öğretir.
Onlara kızamazlar, ama onların kararlarına kuşkuyla bakma hakları vardır.
Onların tercihlerinden endişelenebilir hatta ürkebilirler.
Hele o tercihler sadece cahillerin kendilerinin değil başkalarının hayatını da doğrudan ilgilendiriyorsa...
Hele hele hileli ülke politikaları, onların kararları ve tercihleri üzerinden sinsice belirleniyorsa...
Tıpkı şu anda bu ülkede olduğu gibi, kaos ortamlarında bazı kurnazlar cehaleti kendi çıkarları için bir erdemmiş gibi pazarlamaya başlarlar.
Böylece cehalette saygı göstermek marifet sayılır.
Akılsızlık akıldan üstün sanılır.
Bilmenin ve anlamanın değeri azalır.
Cehalet de bundan güç alır, palazlanır.
Ve eyleme geçer.
Goethe’nin dediği gibi, en tehlikelisi bu “Eyleme geçen cehalet”tir.
O yüzden demokrasiyle ciddi sınavlar veren bizimki gibi azgelişmiş ülkelerde ve hem kafası hem politikası karışık coğrafyalarda, cehaletle inadına yüzleşmek gerekir.
Cehaleti hoş görmek ya da görmezden gelmek bir erdem değil aksine erdemsizliktir.
Cehaleti göz göre göre yüceltmekse düpedüz şeytanlık.
Eğer cehaletten bahsettiğinizde karşınıza sizi kibirle suçlayan bir güruh dikiliyorsa...
Cehaletten bahsetmeye başladığınız anda kendinizi birden küstah olarak damgalanmış buluyorsanız...
Brecht’in şu sözünü hatırlayın:
“Hiçbir şey bilmeyen cahildir ama bilip de susan ahlaksızdır.”
Cehaletin dayanılmaz cüreti
Yazarın Son Yazıları
Yanık saraylar
Patron çıldırdı
‘O kadar istiyorsan eve bir mülteci al besle’
Vatandaşın evi
Mültecinin evi
Atinalı Sokrates’ten Boğaziçili direnişçilere
Sizin hiç silahınız çalındı mı?
Uçağın kadar konuş!
Merve’nin kaderi ve bizim kaderimiz
‘Ben Aziz Nesin...’
Çocuk tacizinin önlenemeyen devamlılığı
Her şey ‘gerçekten’ çok güzel olsun diye...
O çocuklar sizi hiç sevmeyecekler
Katil belli, refleks belli, sonuç belli
Gazeteciliğin karanlık yüzü
‘Hadi’ ama kime hadi?
Mafyayı bilmek ve mafyayı anlamak
‘Ne oldu? Öldürdün mü?’
‘O zaman şarkı söylemek lazım avaz avaz!’
Neyi bekliyorsunuz?
Kimin lehi, kimin aleyhi?
Mafyanın ve iktidarın selameti, ülkenin kıyameti
Gençliğe hitabe
Sen de vaat edilmiş, ben diyeyim işgal edilmiş
Devlet, mafya ve siyaset üçgeni değil, dairesi
Çocuklarımızın ismini neden Deniz koymuştuk biz?
Temel ihtiyaçlar listesi
Beş maymun* ve bir toplum
İnsanlığın aydınlık ve karanlık yüzü
Bugün 23 Nisan, öfke doluyor insan!
Burada yazar ne demek istemiştir?
Geçmiş olsun Ahmet Altan
‘Patates soğan, güle güle Erdoğan’
‘Darbe’nin kelime anlamı ve bizim için anlamı
Günün mönüsü: Emekli generaller
Geniş kalçalı ve çok memeli kadın tanrılar
Kokain cesareti
İktidarın yüzüncü yıl fantezisi belli, peki ya sizinki?
Siyasi başarısını;
Tek parti, tek akıl, tek uçurum