Yıl sonuna doğru renkli programlar

21 Aralık 2022 Çarşamba

Atatürk Kültür Merkezi uzun bir süre yaşamımızda yoktu. Opera temsillerimiz için Süreyya Sahnesi’ne göre daha küçük gruplar için bestelenmiş yapıtlar seçildi. Şimdi yenilenmiş olarak açılan AKM, Taksim Meydanı’nda bir altın gerdanlık gibi parlıyor. Büyük, derin, döner sahnesiyle artık geniş çaplı operalar sunmaya hazır. Biz izleyiciler de Verdi, Wagner, Richard Strauss gibi 19. yüzyılın dev yapıtlarını sahnede izlemeye hazırız.

İtalyan besteci Giuseppe Verdi (1813-1901) ve Alman besteci Richard Wagner (1813-1883) 19. yüzyıl sonunda yaşamış; romantik operada köşe başı olmuş bestecilerdir. Bu iki büyük sanatçının stilleri, yöntemleri, felsefeleri, ulusal kültür birikimleri ve konuları ise birbirine taban tabana zıttır. Böylece tarih boyu Verdi sesi ve Wagner sesi olarak adlandırılan ses renkleri oluşmuştur. Bizim de dünyaca ünlü “Verdi sopranolarımız” vardır: Leyla Gencer, Suna Korat, Zehra Yıldız gibi. Bir de derin “mezzo soprano” sesiyle etkili olmuş, hocalığı ile nice genç şancı yetiştirmiş Melek Çeliktaş gibi bir “Wagner sopranomuz” var. Onun Bülent Tarcan’ın Sakarya başlıklı senfonik kantatındaki yorumunu unutamam. Savaş alanında çocuğunun ölü bedenini arayan bir annenin ağıtını söyler. Anne, ağıta önce sözsüz başlar, sonra da koroyla birlikte devam eder. Melek Çeliktaş’ın o derin sesinden etkilenmemek olanaksızdır.

GIUSSEPPE VERDI’NİN ARYALARI

Geçen akşam kentimizin en iyi akustiğe sahip olan salonu Cemal Reşit Rey Salonu’nda, Pavarotti Vakfı’nın sanatçılarıyla İtalyan operalarından aryalar dinledik. Salonda tek boş koltuk yoktu. Çıt çıkartmadan dinleyen bir dinleyici kitlesi Rigoletto, İl trovatore, La Traviata, Maskeli Balo, Don Carlos, Aida ve Nabucco operalarından ünlü aryalar ve düetler dinledi. Dinleyici kitlesine bakınca İstanbul insanlarının bütün katmanlarını görebilirdiniz: Kravatlı, takım elbiseli beyler, şık kıyafetli, şapkalı hanımlar, gençler, yaşlılar, türbanlılar, mini etekliler!

Piyano eşliğindeki bu dinleti keşke orkestra eşliğinde olsaydı. Umarız Pavarotti Vakfı ile daha çok işbirliği yapılır. Her ne kadar aryaları dinlemek güzel olsa da opera, sahnesiyle, librettosuyla, öyküsüyle bir bütündür.

Opera ve Bale Genel Müdürlüğü’nün AKM sahnesi için büyük çaplı yapıtlar hazırlamasını; yurtdışındaki nice gencimize de konuk sanatçı olarak rol vermesini bekleriz. Örneğin gelecek hafta yine Cemal Reşit Rey Salonu’nda, genel sanat yönetmeni, şef Murat Cem Orhan’ın yönetimindeki CRR Senfoni Orkestrası’nın iki konuğu olacak: Tenor İlker Arcayürek ve mezzosoprano Marina Viotti.

GELECEK HAFTA CRR’DE YENİ YIL KONSERİ

Mezzosoprano Marina Viotti, İsviçre’de doğmuş, Fransa’da büyümüş. Müzikçi bir ailenin kızı. Yalnız opera sanatçısı değil, flüt solisti ve klasik müziğin dışında caz, metal gibi ilgi alanları var. İstanbul doğumlu İlker Arcayürek, Viyana’da büyümüş ve eğitimini orada tamamlamış; Volksoper ve Staatsoper sahnesinde, Viyana Mozart Erkek Çocuklar Korosu’nun birçok kez solisti olmuş. Onu ilk keşfeden ise Placido Domingo! Zürih’te Uluslararası Opera Stüdyosu’nda eğitim görmüş. Halen Nürnberg Staatstheater’da solist. 2015 yılı BBC Cardiff Dünya Şarkıcı Yarışması’nda finalist olmayı başarmış ve halen BBC yeni kuşak sanatçılarından birisi. Sesinin güzelliği bir yana yakışıklı ve sevimli!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Eski bayramlar 10 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları