17 Nisan size ne çağrıştırıyor? - Prof. Dr. Yaşar Aktaş
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

17 Nisan size ne çağrıştırıyor? - Prof. Dr. Yaşar Aktaş

16.04.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Yarın 17 Nisan. Bu önemli gün ulusal eğitim tarihimiz açısından çok anlamlıdır. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, kurulacak yeni devletin geleceğini bilim ve kültürle taçlandırma çalışmalarını Kütahya-Eskişehir Savaşları’nın devam ettiği sırada okul ve öğrenci mevcudunu saptamak, bu konuda yapılması gereken çalışmaları belirlemek ve eğitime ulusal bir yön vermek amacıyla 15-21 Temmuz 1921 tarihleri arasında Ankara’da Maarif Kongresi’ni toplayıp konuşma yapmıştır.

Emperyalizmin kışkırttığı yerli gerici feodal ayaklanmalarının bastırıldığı ve emperyalizme karşı verilen bağımsızlık savaşı kazanıldığında, ortaçağ kalıntısı ağalığın, şıhlığın, şeyhliğin egemen olduğu toprak mülkiyetinde, gelir dağılımında büyük bir eşitsiz toplumsal yapı mevcuttu.

40 bin köyün 35 bininde ne okul ne de öğretmen vardı. Okuma yazma bilen yok denecek denli azdı. Toplum bırakıldığı zır cahillik bataklığında çırpınıyordu.

Köylüleri eğiterek toplumsal yaşama, yönetime katılımının ortamını hazırlamak, eş deyişle demokrasiyi, ulus bilincini geliştirip güçlendirmek amacıyla Köy Enstitüleri, anayurdun her bölgesine eşit bir dağılımla 21 ilde, kentlerden uzak, köylerin ortasında, 17 Nisan 1940’ta 3803 sayılı Köy Enstitüleri Yasası’yla 85 yıl önce kuruldu.

EYLEME DÖNÜŞEN BİLGİ

Köy Enstitüleri’nin amacı, tarımsal üreticileri bilinçlendirerek kendi özgüvenlerine kavuşmalarını, kendi sorunlarını kendilerince çözme becerisi kazandırarak kendi kendilerine yardım etmesinin sağlamaktır. Bunun için de özgüveni yüksek, analitik düşünen, öncü niteliklere sahip yeni insan yetiştirmeyi en başa koymuştu. Bunun bir koşulu da öğrencinin genel köy yaşamının gelişmesine yarayacak birkaç mesleği birden öğrenmesini gerektiriyordu.

Köy Enstitülerine 5 yıllık köy okullarını bitiren zeki, yetenekli kız ve erkek çocuklar seçilerek alınırdı. İsmail Hakkı Tonguç’a göre, eğitim amaç değil, köyün içten canlandırılması, sözün özü halkın bilimsel bilgiyi benimsemesi için bir araçtır. Bilgi, pratikten üretilir! Bilgi, üretim içindir. Uygulanmayan bilgi, boştur, insana yüktür! Bilgi sahibi olmak, eylemi hakkıyla yapmaktır!

Teorik ve ezbere dayanan yöntem yerine, kız ve erkek öğrenciler birlikte tarlada üretim yaparak botaniği, biyolojiyi; duvar örerken, geometriyi, matematiği, fiziği doğrudan öğrendiler. Pratiklerini kendileri kurama dönüştürdüler. Öğrenciler, sorgulayarak, gözlem yaparak, deneyerek, araştırarak, yaparak yaratıcılıklarını ortaya çıkardılar. Öğrenme ile üretmenin özgün mutluluğunu yaşadılar. Özcesi, eğitim-öğretim yönetimi, “iş yaşamı içinde, iş için, iş aracılığıyla iş eğitimi”dir.

Demokratik bir yönetim anlayışıyla kararlar öğrencilerle tartışılır, birlikte alınır; öğrenciler, öğretmenlerini çekinmeden eleştirebilirlerdi. Öğretmenler de bunun ruhsal ortamını canlı tutarlardı. Özcesi öğrenciler, o demokratik eğitim ortamında, okudukları kitapları tartışarak, yeteneklerini tanıyarak özgüven kazanıyordu. Öğretmenler, öğrenciler, bir aile gibiydi.

GERİCİLİĞİN VE FEODALİZMİN HEDEFİ

Türkiye Cumhuriyeti’nin bilim ile akıl temelinde demokratikleşme, laikleşme, uluslaşma mücadelesinin eğitimdeki anıtı Köy Enstitüleri, 17 bin 364 öğretmen, 8 bin 675 eğitmen, 1 599 sağlık memuru ve siyasal-kültürel yaşama, bilime yön veren yüzlerce aydın yetiştirdi.

Kuruluşundan beri Köy Enstitülerine karşı ve demokratik köklü değişimden çok rahatsız olan gerici milletvekilleri Adnan Menderes, Emin Sazak, Biruki aşiret reisi Kinyas Kartal gibi bir dizi toprak ağası toplumun namus ve din gibi duygularını istismar eden kuyruklu yalanları, kara iftiraları ve dış dinamiklerle yaşama geçirdiği eğitim modelini savunamayan dönemin iktidarı, 1946’da Köy Enstitülerinin kurucu bakanı Hasan Âli Yücel’i, İsmail Hakkı Tonguç’u görevlerinden uzaklaştırdı. Bir toprak ağasının çocuğu olan R. Şemsettin Sirer milli eğitim bakanı yapıldı. Onun da ilk eylemi, enstitülerdeki karma eğitimi sonlandırmak oldu.

ENSTİTÜLERİN KAPANIŞI

Çağdaşlaşma ışığı Köy Enstitülerinin boğdurulması, yalnızca Köy Enstitülerinin yönetim biçimi, amaçları, eğitim/öğretim yönteminin kaldırılması değildi, eşzamanda yeni Türkiye’yi yaratacak güçlerin ve çağdaşlaşma ışığının karartılmasıdır! Bu durum Türkiye’de demokrasinin, laik eğitimin, tarımın, sanayileşmenin altının oyulmasının da başlangıcıdır!

Kaldı ki, 1946’ya dek Türkiye bağımsız bir dış politika izliyor, uçak üreten beş ülke içerisinde yer alıyor; dışsatımını yapıyordu. Süt tozuyla ilkokul öğrencilerimizi zehirleyen ABD’nin Marshal Yardımı’nın ilk koşulu, Köy Enstitülerinin kapatılmasıdır. 27 Ocak 1954’te Demokrat Parti, hiçbir dirençle karşılaşmadan bir yasayla Köy Enstitülerinin kapısına kilit vurdu.

Dış destekli biçimlenen toplumsal katman bloku, 1946’dan itibaren (kısa kesintiler olsa da) siyaseti ele geçirip bugüne dek süren karşı devrimi başlattı. “Ilımlı İslam” adı altında sinsi ilerleyişin yollarını da adım adım döşedi.

Yazarın Son Yazıları

Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma Okan Toygar’ın - Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025