Aile yılı ve sosyal devlet - Suna Türkoğlu
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Aile yılı ve sosyal devlet - Suna Türkoğlu

21.01.2025 04:01
Güncellenme:
Takip Et:

İktidar, 2024 yılını “emekliler yılı” ilan etmişti. Başta emekliler olmak üzere herkes bir umuda kapıldı. Sanki kıt kanaat geçinmeleri için ödenen ücretler biraz artırılacak, sağlıkta karşılaşılan sorunlar giderilecek, yaşam koşulları az da olsa iyileştirilecek, enflasyon daha katlanılır bir düzeye çekilecek gibi düşünüldü ama hiçbiri olmadı. Her şey çok daha ağırlaştı ve umudun yerini yılgınlık, çaresizlik ve öfke aldı.

Yöneticimiz bu kez 2025 yılını “aile yılı” ilan etti ve aileler şimdi de acaba ne tür düzenlemeler veya uygulamalar ile karşılaşacağız diyerek umut yerine ciddi bir meraka düştüler.

DESTEK PAKETİNİN KAPSAMI

Karşımıza ilk çıkan uygulama, 2022 yılında başlatılıp 2024 yılının sonunda uygulamadan kaldırılan “Aile Destek Programı” oldu. Bu program kapsamında iki yıl boyunca 4 milyon civarında aileye, hane halkında kişi başına düşen gelir miktarı dikkate alınarak dört ayrı gelir aralığı için 850 ile 1250 TL arasında belirlenen aylık yardım ödemesi ve yine hanedeki çocuk sayısına göre aylık 350 ile 650 TL arasında değişen ek ödeme bulunmaktaydı. 

Bu ödemenin uzatılmaması nedeniyle, kendiliğinden sonlandığı açıklaması yapıldı. 

Daha sonra, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, resmi internet sitesinde 15 Ocak 2025 tarihinde “Aile Yılı” kapsamında sağlanacak yeni destek paketine ilişkin açıklamasını yayımladı. Bu açıklamada aynen: 

AÇIKLAMAYA MUHTAÇ

Destek kapsamında yapılacak yardımların 1 Ocak 2025 tarihinden sonra doğan çocukları kapsadığı; 1 Ocak 2025’ten sonra doğan ikinci çocuk için her ay olacak şekilde 1500 lira yardım yapılacağı; 1 Ocak 2025’ten sonra üçüncü çocuğunu dünyaya getiren anneye ise aylık 6 bin 500 lira ödeme yapılacağı; dördüncü çocukta ise yine 5 bin liralık yardım ekleneceği böylece dört çocuklu bir ailenin hesabına toplam 11 bin 500 liranın yatırılacağı; söz konusu yardımların çocuklar 5 yaşını doldurana kadar devam edeceği ifadelerine yer verildi. 

Ayrıca, aynı açıklamada “Söz konusu yardımlar ailelere kriter gözetilmeksizin verilecektir. Herhangi bir şart bulunmamaktadır.” ibareleri de yer aldı. 

Dikkatle incelendiğinde görüleceği üzere, açıklamanın kendisi de bizzat açıklanmaya muhtaç. Ancak açıklama aynen bu şekilde kaleme alınmış bulunuyor. Çocuklar 5 yaşını dolduruncaya kadar ödeme yapılacağı belirtildiğine göre, dördüncü çocuk doğduğunda birinci ve büyük bir olasılıkla ikinci çocuk 5 yaşını doldurmuş olacak. Dolayısıyla öngörülen yüksek ödemelerin nasıl yapılacağının ciddi olarak açıklanması lazım.

AİLE DEĞİL, NÜFUS ARTIŞ DESTEĞİ

Ayrıca aile yardımı kalktı ama 1 Ocak 2025’ten sonra doğmuş olmak kaydıyla “çocuk yardımı” getirildi deniyor. Çocuk yardımı demek pek doğru da değil; aslında bütün çocuklar yararlanamadığı için 1 Ocak 2025’ten sonrası için “doğum desteği” veya “doğum primi” demek daha doğru bir niteleme olur.

Bu ödeme biçimi, bu haliyle aile desteği olmuyor; nüfus artış desteği oluyor. Oysa Anayasamızın temel haklar ve ödevler ile ilgili ikinci kısmının, “sosyal ve ekonomik haklar ve ödevler” başlığını taşıyan üçüncü bölümünde yer alan 41.maddesi “ailenin korunması ve çocuk hakları”nı düzenlemektedir. Bu destek paketinin düzenleniş biçimi ve amacı ise aileyi ve çocuğu korumaktan çok, nüfus artışını sağlamak olarak ortaya çıkmaktadır. Kaldı ki, çocuklardan yalnızca 1 Ocak 2025’ten sonra doğanları kapsamış olması nedeniyle, çocuklar arasında ayrım yapmakta ve böylece anayasanın 41. maddesinin amacına uygun olmadığı gibi, eşitlik ilkesine de aykırı düşmektedir.

Anayasa gereği bütün çocukların, beslenme, sağlık, eğitim haklarının yanı sıra korunma ve bakımdan yararlanma hakları; devletin ise bütün çocukları her türlü istismara ve şiddete karşı koruma yükümlülüğü bulunmaktadır. 

Anayasa, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli önlemleri alma görevini devlete yüklerken her ne pahasına olursa olsun nüfus artışını değil; öncelikle ananın ve cocuğun sağlığını gözetmeyi amaçlamış, çocuklar için eşit ve adil bir gelecek planlaması öngörmüştür.

Aile yılının nüfus artış yılından ziyade, gerçek bir kadın ve çocukları koruma yılı olması, sosyal hukuk devletinden beklentimizdir.

SUNA TÜRKOĞLU
EMEKLİ DANIŞTAY ÜYESİ

Yazarın Son Yazıları

Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025