‘Asrın itirafı’nın farkında mısınız? - Nuri Doğan
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

‘Asrın itirafı’nın farkında mısınız? - Nuri Doğan

06.02.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

26 Ekim 2024’te partili Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan, deprem bölgesinde konut teslim edildiği törende, Hataylılara, “Kardeşlerimizin tamamına hizmet götürenlerden olduk, bizde ayrımcılık olmaz, ötekileştirme olmaz” diye hitap etti. Bu ve benzeri söylemler her parti genel başkanının, belediye başkanlarının hatta parti üyelerinin tekrarladıkları genel geçer söylemlerdir. Ancak Erdoğan, depremden bir yıl sonra, henüz yaralarını sarmaya çalışan Hatay’da, 6 Şubat depreminde ilk üç gün devletin arama-kurtarma, asker, sağlık, giysi, gıda, çadır yardımlarının gelmediği Hatay’da, yerel seçim öncesi aday tanıtım töreninde bunun tam zıttını söyledi.

GERÇEĞİN İTİRAFI

Binlerce kişinin doldurduğu spor salonunda önce “İşte bir gerçeği sizlere şu anda söylüyorum” diye salondakileri uyardı, onların dikkatlerini çekti ve “Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez, Hatay’a geldi mi? (Salondan yükselen gürültüler arasında “Gelmedi” sesleri zar zor anlaşılıyordu.) Bak şu anda Hatay garip kaldı, Hatay mahzun kaldı, şu anda Hatay’daki mevcut yerel yönetim maalesef, şu deprem olayından sonra ‘bad-el harab-ül Basra’ oldu. Nerede belediye başkanı? Yok” şeklinde gerçeği açıkladı.

Ardından CHP’yi eleştirdi, tanıttığı başkan adayı sayesinde Hatay’da yeni bir dönemin kapısını aralayacaklarını anlattı. CHP Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur, “asrın felaketi” ile ilgili Erdoğan’ın bu açıklamasını, “asrın itirafı” diye niteledi.

‘OY VERMEZSENİZ...’

Bu itiraf üzerinde çok tartışıldı. Erdoğan’ı destekleyenler, “Belediyeler ile iktidar ayrı partilerden olursa hizmetler aksar, aynı partiden olursa daha iyi hizmet verilir, iyi anlaşırlar” vb. dediler. Halen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı olan Murat Kurum, “Yerel yönetimlerin merkezi idareyle uyumlu olması avantaj sağlar” diye Erdoğan’ın açıklamasını sahiplendi!

Erdoğan’ı eleştirenler ise “Tehdit ediyor” dediler. Bunlar,“tarihi itirafı” genelleştirerek yapılan yorumlar. Oysa “tarihi itiraf” destek ve eleştirilerin ötesinde yine Erdoğan’ın ifadesiyle “Şu deprem olayından sonra harap olan, hiçbir şey gelmeyen, garip, mahzun kalan Hatay”la ilgili.

Erdoğan konuyla ilgili eleştirilere, “Hükümet olarak partilere bakmaksızın tüm belediyelerin kamudan aldığı payı eksiksiz gönderiyoruz. Ellerindeki onca kaynağa rağmen hizmet üretmeyen muhalefet belediyelerinin sorunları ise basiretsizliktir. Bu belediyeleri yönetenlerin gözü başka yerlerde olduğu gibi bulundukları şehirleri istismar etmektedirler” şeklinde yanıt verdi. Ama Hataylıların, “Bize oy vermezseniz ‘canınızı dahi kurtarmaya gelmem’ diye itiraf ediyorsun” şeklindeki açık eleştirilerine yanıt vermedi.

Yaşamsal önemdeki yardımlar Hatay’a en az üç gün gelmedi. Depremden sonraki ilk üç günde organize olmuş asker, polis olmadığından art niyetliler kentte kol gezdiler. Enkazlara, dairelere girip yağma yaptıklarını izledik. Depremden kurtulanlar, yalın ayak, yarım yamalak giysilerle bir yandan yaralarını sarıyorlar bir yandan da karın, yağmurun altında, soğukta enkaz altındaki yakınlarını kurtarmaya çalışıyorlardı. Canlarımızın bir çoğunun kış şartlarına yenik düştüklerini izledik!

YARDIMLAR BEKLETİLDİ

Serhan Asker “Acı Yoruldu” kitabında, yüzlerce tanıklığa değiniyor. Enkazlardan üç gün boyunca, “imdat” çığlıklarının geldiğini, kış şartlarında bu çığlıkların giderek azaldığını, kesildiğini ve sonra o enkazlardan cesetlerinin çıkarıldığını anlatıyor: “Bağıra, bağıra öldüler, insanlar yakınlarının çığlıklarının kesilmesini çırpınarak izledi.” Evet bu anlatılanları, arama-kurtarma için hazır olan madencilerin bekletildiklerini, savaş ve arama kurtarmada birikimi olan askeri birliklerinin ilk üç gün sahada görevlendirilmediğini izledik. Enkazlardan gelen çığlıkların giderek azalarak sessizliğe dönüştüğüne dünya tanık oldu.

Bilimsel bir gerçek var “felaketlerde” (sel, fırtına, çiğ, heyelan, yangın, deprem) gecikmiş olan her dakika, canlı kurtarılma olasılığını giderek yok eder. Öğrendik ki AFAD tarafından İl Afet Risk Azaltma Planı’nın (IRAP) hayata geçirilmesi gerekiyormuş! AFAD bunu ya hazırlamamış yada uygulamamış veya uygulayamamış, öğrenemedik! Ancak Kızılay’ın deprem bölgesinde çadır sattığını öğrendik. Depremin olduğu gün camilerden okunan selaları enkaz altında kurtarılmayı bekleyenler de duydular!

‘İNSANLIK SUÇU’

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, bu durumu, “Bana oy vermezsen canınızı bile kurtarmam diyen tam bir kötülük” olarak tanımladı. Bu durumda, Hatay’a arama-kurtarma ekipleri, askeri birlikler, sağlık ekipleri ve gereçleri, ilaç, kan, giysi, battaniye, gıda, çadır gelmemesi tarihi bir gerçek! Bu gerçeği Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bir gerçeği açıklıyorum” diye “Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez” diye açıkladı, itiraf etti.

Merkezi yönetimle yerel yönetimin birbirlerine karşı yasalarla belirlenmiş görev ve sorumlulukları vardır. Aralarında sorun çıkarsa bunlar yasalarla, yönetmeliklerle, yazışma, görüşme, toplantı, denetim, -belkihalk oylaması, soruşturma ve yargı süreçleriyle çözümlenir. Daha da ötesi aynı partiden olsalar da merkezi yönetimle yerel yönetim arasında da sorun çıkabilir, bunun çözümü de yine yargıya kadar uzanabilen süreçlerdir.

Merkezi yönetimin en tepesindeki kişi de olsa depremde “harap olmuş o şehre” yardım göndermemeyi göze alamaz! Ancak böyle bir durum 6 Şubat depremlerinde Hatay’da yaşandı. Bu bağlamda, Erdoğan’ın, “tarihi itiraf”ı da yerinde duruyor!

Farkında mısınız? Hatay’a gönderilmeyen yaşamsal önemdeki arama-kurtarma, sağlık, gıda, giyim, çadır vd. yardımların “... Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez” diye kameraların önünde kamuoyuna açıklanması, itiraf edilmesi bir nevi insanlık suçunu itiraf etmek değil midir?

NURİ DOĞAN

ARAŞTIRMACI

Yazarın Son Yazıları

Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma Okan Toygar’ın - Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025