Gerçekliğin inşası değil, saf gerçeklik! - Doç. Dr. Utku Yapıcı
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Gerçekliğin inşası değil, saf gerçeklik! - Doç. Dr. Utku Yapıcı

03.04.2025 04:01
Güncellenme:
Takip Et:

Son iki hafta, Türk siyasetinin en uzun iki haftası olmaya aday. Basitçe siyasal dengeler açısından değil, siyaset sosyolojisi açısından da önemli değişim dinamiklerini harekete geçiren olayların ardı ardına yaşandığı günlerden söz ediyoruz. Bu dinamiklerden bazıları Türk siyaseti adına alarm, bazıları da umut verici.

İKTİDARIN PROPAGANDASI TERS TEPİYOR

İstanbul’da yerel yönetimler ile ilgili bir yargı süreci, sosyolojik bağlamda halihazırda oluşmuş pek çok değer yargısının görünür hale gelmesini sağlayan bir projektör işlevini yerine getirdi. Derin yoksulluğun nedenleri emekli, emekçi ve diğer dar gelirli kesimlerce uzunca bir süredir sorgulanmaktaydı. Resmi enflasyon verileri ile pazarda karşılaşılan manzara arasındaki uçurum, resmi verilere yönelik bir güven kaybını beraberinde getirmişti. Demokrasi, azımsanmayacak bir kesime göre hissedilir olmaktan çıkmıştı. Kayırmacılığın bir hayalet gibi toplum üzerinde dolaştığı düşüncesi en başta gençlerin pek çoğunu umutsuzluğa sürüklüyordu. İktidar bileşenlerinin ideolojik sembolleri ile eylemleri arasındaki bağlantısızlık tartışılmaktaydı. Hak, hukuk ve adaletin ülkenin temel önceliği olması gerektiğine inananlar sessizce çoğalıyordu. Toplumun büyük bir kısmı, iliştirilmiş medyada izlettirilen dünya ile gerçek dünya arasındaki farkı her gün daha açık ve acıtıcı bir biçimde deneyimlemekteydi. Tüm bu yaşam pratikleri, iktidar bağlamlı bilgi kaynaklarına duyulan güveni günbegün zayıflattı.

Son gelişmeler, bu durumun iktidar için bir “gerçeklik” krizine dönüştüğünü ortaya koyuyor. Toplum içinde “Onlar ne derlerse tersi doğrudur” düşüncesi yaygınlaştıkça iktidarın dayandığı seçmen kitlelerinde bile bu düşünce, sessizce bile olsa artan oranda kabul edildikçe iktidarın tüm propaganda faaliyetleri ters tepiyor, istenilenin tersi yönünde toplumsal algıyı büyütmekten başka bir işe yaramıyor. Bu algı, son eylemlere ilgi göstermeyen, siyaset dışı görünmeyi seçen toplum kesimlerinde bile yoğun olarak gözlenmeye başladı. Siyasetin, tehlikeli görüldüğü ama buna rağmen günbegün popülerleştiği, sessizliğin ise düşünce düzleminde onay anlamına gelmediği ilginç bir dönemdeyiz.

Bu toplumsal ve psikolojik gelişmeler, ilk aşamada muhalefet açısından olumlu olarak görülebilir ama aynı hataları o da yapacak olursa pek de öyle olmaz. İktidara güvensizlik siyasete güvensizliğe dönüşürse bunun altında muhalefet de kalır. Bu nedenle, muhalefetin ana aktörü CHP’nin “gerçeklik” meselesine büyük önem vermesi gerekiyor. Çünkü çelişkiden uzak kalamaması durumunda, CHP’nin kazanmış olduğu ivme kısa sürede tersine çevrilebilir, siyaset kurumuna güvenin yeniden sarsılması ise demokrasiye olan inancı zedeler.

BİRLEŞTİRİCİ GÜÇ ATATÜRK

Dikkat ediniz, “gerçekliğin inşası” için demiyorum, “gerçeklik” için CHP ne yapmalı? Yolsuzluktan uzak duran, şeffaf ve halkçı yerel yönetimler bu “gerçeklik” için olmazsa olmaz. Yönetimlerin yolsuzluktan uzak olduğuna halkın inanmasının beklenmesi yetmez, halkın somut bir şekilde bunu görebilmesi sağlanmalıdır. Bu nedenle belediyelerin kararları ve uygulamaları en ince ayrıntısına kadar şeffaf bir şekilde sürekli olarak halkın bilgisine sunulmalıdır. Bu yönde şimdiye kadar yapılanlar geliştirilmelidir. CHP’nin önceliği bu olmalıdır.

CHP’nin ideolojik dağınıklığından kurtulması da “gerçekliğini” geliştirecek diğer bir faktör. Muhalif ekseni birleştiren temel güç, görülüyor ki Atatürk ve demokrasi. Eğer CHP, Atatürk’ün düşünce ve eylemlerine dayanan iç/dış politik strateji önerilerini ve demokrasiyi tutarlı bir biçimde gerçekliği haline getirirse uzun zamandır iktidar destekçisi olan milliyetçi siyasal partilere gönül vermiş toplum kesimlerinden bile CHP’ye ciddi bir teveccüh söz konusu olabilecek. Atatürk’ün birleştirici milliyetçiliği ve halkçılık, CHP’nin gerçekliğini kanıtlanmasında öne çıkacak iki kilit ilke. Sol ile sağı yan yana getirecek iki kilit ilke. Demokrasi ve hukuk devleti ise bu toplumsal desteğin harcı.

Doğru. Her zaman böyle olmaz. Ama bu sefer, toplumsal veriler, gerçekliği inşa etmeye çalışanlara aynı yöntemle karşılık verenlerin değil, gerçek olmayı başarabilmiş olanların kazançlı çıkacağını; aksi halde ise siyasetin; neredeyse herkesin kaybedeceğini ortaya koyuyor.

Yazarın Son Yazıları

Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma Okan Toygar’ın - Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025