Yoksulluğu yöneten değil, bitiren CHP... - Op. Dr. Bülent Kerimoğlu
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Yoksulluğu yöneten değil, bitiren CHP... - Op. Dr. Bülent Kerimoğlu

11.03.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Dünya genelinde hızla yayılan Covid-19 pandemisi, ilk kez Aralık 2019’da Çin’in Wuhan kentinde tespit edilmiştir. Türkiye’de ise dönemin Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca, 11 Mart 2020’de ilk koronavirüs vakasının tespit edildiğini duyurmuştur. Bu salgın, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de büyük endişe yaratmış; yalnızca insan sağlığı açısından değil, aynı zamanda siyasal, kültürel, ekonomik ve toplumsal yaşam üzerinde kalıcı etkiler bırakacak bir sürecin başlangıcına neden olmuştur.

Tarih boyunca insanlık, koronavirüs benzeri birçok salgınla karşılaşmıştır. Orta çağda görülen veba salgını, 20. yüzyılın başında İspanyol gribi, 18. ve 19. yüzyılda yaşanan çiçek salgını gibi pandemik hastalıklar milyonlarca insanın yaşamına mal olmuştur.

TOPLUMSAL DAYANIŞMA

Üzerinden tam beş yıl geçen Covid-19 pandemisi, her birimizin hafızasında geri dönüşü olmayan derin izler ve büyük acılar bıraktı. Bu süreçte dostlarımızı, yakınlarımızı, meslektaşlarımızı kaybettik. Sosyal güvencesi olmayan seyyar satıcı, tezgâhtar, garson, inşaat işçisi gibi gündelik işlerde çalışanlar açlıkla yüz yüze kaldı. İşini kaybeden on binler, intihar eden yüzlerce insan oldu. Tüm olumsuzluklara karşın, asla önemini yitirmeyen, bize insan olduğumuzu hatırlatan bir değer ortaya çıktı: Toplumsal dayanışma. Bu dayanışma ruhu, toplumun her kesiminde, en zayıf halkadan en güçlü olana kadar bir arada olma ve ortak bir amaç uğruna mücadele etme hissini güçlendirdi. Saygı, sevgi, yardımlaşma ve vefa gibi değerler yeniden hatırlandı.

Genel olarak yüksek ateş, halsizlik, yaygın eklem ağrıları, öksürük ve koku alma duyusunun kaybı gibi semptomlarla başlayıp hızla zatürreeye dönüşen koronavirüs, asemptomatik vakalar nedeniyle hızla yayıldı. Salgının yayılmasını önlemek amacıyla maske kullanımı, sosyal mesafe, hijyen kurallarına dikkat edilmesi, sokağa çıkma yasağı ve karantina gibi çeşitli önlemler uygulandı. Pandeminin hemen başında bilim kurulu oluşturularak ilk etapta okullar kapatıldı, ardından 65 yaş üstü vatandaşlar için sokağa çıkma yasağı getirildi. Birkaç hafta içinde tam kapanma ilan edildi. Sağlık çalışanlarından başlayarak yaygın aşılama ile pandemi kontrol altına alınmaya çalışıldı.

Dünyanın birçok ülkesinde, özellikle Batı Avrupa ve Amerika’da yaşlılar, evsizler, yoksullar ve sosyal güvencesi olmayanlar ölüme terk edilirken ülkemizde Cumhuriyetin kamucu/devletçi sağlık hizmetleri geleneği ve fedakâr sağlık çalışanlarının çabası ile pandemi döneminde dünyaya örnek olan tedavi hizmetleri verildi. Herkesin evine kapandığı bu dönemde, kendi yaşamlarını hiçe sayarak en ön safta mücadele eden sağlık emekçilerine atfen Bakırköy’de “Sağlık Çalışanları Saygı Anıtı” açılarak, sağlık emekçilerine gönül borcu duygusu ifade edildi. Bu anıt, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından teşekkür ve takdir belgesi ile onurlandırıldı.

SOSYAL DEVLET ANLAYIŞI

Pandemi döneminde, sosyal devlet anlayışının ne kadar önemli olduğu, vahşi kapitalizmin sürdürülemeyeceği ve sadece kâr odaklı sağ-neoliberal politikaların devam edemeyeceği bir kez daha görüldü. Sağlıkta, eğitimde, gıdaya erişimde kamucu ve planlamacı politikaların önemi bir kez daha anlaşıldı. Genel olarak her kriz döneminde olduğu gibi (sel, deprem, yangın vb.) pandemi döneminde de AKP iktidarı, planlamacılıktan uzak, kalıcı ve bütüncül çözüm önerilerinden ziyade popülist politikalarla günü kurtarma ve kısa vadeli çözümler üretme çabası içine girmiş, yoksulluğu bitirmek yerine yönetmeye devam etmiştir. Salgın sürecinde, bir maskeyi dahi yurttaşlara dağıtamayan hükümetin beceriksizliğine karşın, CHP’li belediyeler sosyal demokrat bilincin gereği olarak yardımlaşma, paylaşma ve dayanışma duygusunu ön plana çıkararak, hükümetin eksik bıraktığı hizmetlerin tamamını başarıyla yerine getirmiştir.

İşsiz, yoksul ve dar gelirli ailelere destek olmuş, toplumun dezavantajlı kesimlerine yardım eli uzatmıştır. Çevre temizliğinden kira desteğine, öğrencilere burstan yaşlıların evlerine ilaç götürmeye, fatura ödemelerinden yardım kolisi dağıtımaya, filyasyon hizmetlerine destekten evde sağlık hizmetlerine kadar birçok alanda sorumluluğunu eksiksiz yerine getirmiş, halkın büyük beğeni ve güvenini kazanmış, 2024 yerel seçimlerindeki başarının önemli nedenlerinden biri olmuştur. Ancak sosyal demokrat belediyeciliğin esası, yardım kolisi dağıtmak, fatura ödemek veya gün birlik yardım kampanyaları yapmak değildir. Asıl hedef, yoksulluğu tamamen ortadan kaldıracak, üretimi önceleyecek ve gelir dağılımında adaleti sağlayacak düzenlemeleri kalıcı ve yasal zeminde yapmaktır.

‘ÜRETEN TÜRKİYE’ HEDEFİ

Sonuç olarak Cumhuriyet Halk Partisi’nin hedefi, anayasal bir hak olan sosyal devlet ilkesinin gereğini yerine getirmeli, halkı her türlü sosyal ve ekonomik krizden korumalıdır. Bu maksatla sadaka kültürüyle mücadele etmeli, aile destek sigortasını çıkarmalı, yoksulluğu sona erdirmeli ve vahşi kapitalizmin sömürüsü altında ezilen geniş halk kitlelerine umut olmalıdır.

CHP, sağ muhafazakâr liberal partilerin aksine, sıcak para ekonomisine son vererek “üreten Türkiye” hedefini gerçekleştireceğine halkı inandırmalıdır. Gıdaya erişim için tarım ve hayvancılığı desteklemeli, ücretsiz eğitim ve sağlık hizmeti sunacağı sözünü parti programına koymalıdır. Kişi başına düşen milli geliri yükseltmek için katma değeri yüksek üretim yapmalı, sanayi ve teknoloji yatırımlarını çoğaltmalı ve genç beyinlerin yurtdışına göçünü engellemek için bilgi ve iletişim alanlarında ciddi adımlar atmalıdır. Ortadoğu toplumsal ve siyasal kültürünün dayatması olan sadaka kültürünü ve tek adam yönetim anlayışını reddetmeli, örgütlü mücadele, laik demokratik sosyal hukuk devletine dört elle sarılmalıdır.

OP. DR. BÜLENT KERİMOĞLU

Yazarın Son Yazıları

Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma Okan Toygar’ın - Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025