Fazla tevazu göz çıkarır mı?

18 Nisan 2021 Pazar

“Vaka ve ölüm sayısında dünya liderliğine gidiyoruz” diyenler buna Reyiz’i virüsten korumayı da ekleyebilirler. 

Yıldırım Akbulut’un cenaze töreni için camiye gelenlerin maskeleri girişte tek tek çıkarılıp çöpe atıldı. 

Saray korumaları tarafından “özel üretim maskeler” takıldı. 

VIP önlem imiş.

Keşke kalp rahatsızlığından hastanede yatan Yıldırım Akbulut’a da o maskelerden takılsaydı ve eşi Samia Hanım’a da virüs bulaşmasaydı. 

*

Reyiz, tabutu başında aynen şöyle konuştu:

“Yıldırım Bey’in gerçekten en önemli ve en büyük özelliği tevazuu idi. Tevazuundan hiçbir an sapmadı.” 

Demek ki devlet adamının en önemli, en büyük özelliği tevazu imiş! 

Ne mutlu bize ki bu siyasi ve etik gerçeği ülkenin en yetkili ama tevazudan da en az nasiplenmiş liderinden öğrendik. 

Akbulut’un, ülkesine son hizmeti de bu oldu.

*

Reyiz şöyle devam etti:

“Bütün tecrübelerini bizlerle İstişare Konseyi’nde paylaştı. Gerçekten çok istifade ettik.”

Ama halkımız bunu pek fark edemedi.

Rahmetli “Tevazudan tasarruf olmaz. Fazla tevazu göz çıkarmaz” gibisinden bir vecize de bırakmadı maalesef.

*

Dün 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın da ölüm yıldönümüydü. 

Reyiz, kısa bir mesaj ve İstanbul’a gidip mezarı başında Kuran okumakla yetindi.

Oysa gönlüne tek adamlık ateşi düşüren Özal’dır. 

2010 referandumu sırasında ortalık “Özal’ın - Menderes’in Devamıyız!” afişleri ve “Asrın Lideri - Ümmetin Önderi” ilanlarıyla donatılmıştı.

Esin kaynağı, “Anayasa bir kere delinse bir şey olmaz!” diyen Özal’dı.

Oradan “Anayasa Mahkemesi derhal kapatılmalıdır!” diyen Bahçeli’ye geldik. 

*

“Benim memurum işini bilir”den “Bizim müteahhitler işini bilir”e evrilmiştik.

Özal, tarih yazmaya meraklı, “çağ atlatan” liderdi. 

Reyiz ise Trakya’yı da yarıp coğrafyaya da damga vurma peşinde.

Özal, eşini partisinin İstanbul il başkanı yapmıştı. 

Reyiz çıtayı çok yükseltti. 

Damadına Maliye’yi ve Hazine’yi de teslim etti.

“128 milyar dolar nerede” sorusundan hakaret çıkaran savcılara iş alanı yarattı. 

*

Siyasette ve hayatta tevazu tek başına yetim kalıyor. 

Dürüstlük ve yurtseverlik de şart.

Bunu Bülent Ecevit’ten biliyoruz.

İsmet İnönü’nün yanında genel sekreterlik ve bakanlık yapmıştı. Adını dağa taşa yazdıracak kadar benimsendiği için işi çok kolaydı. 

Oysa Akbulut’un Özal’a rağmen dik durabilmesi, hukuka ve anayasaya bağlı kalması, ulusal çıkarları tehlikeye atmadan savunabilmesi kolay değildi.

Ama zoru belli ölçekte başardı.

Türkiye’nin Ortadoğu bataklığına sürüklenmesini en az 25 yıl geciktirdi.

Faturayı ise Genelkurmay Başkanı Org. Necip Torumtay istifa ederek ödedi. 

*

Özal da dünya liderler liginde oynama sevdalısı idi.

Baba Bush “Dostum Prezidan Bush” olmuştu. 

ABD’nin 1. Körfez Savaşı’na destek olarak ilk adımı atmak istiyordu. 

1 koyup 3 alacaktık.

O dönemi Akbulut yıllar sonra bir grup ANAP milletvekiline şöyle anlatmıştı:

- Başkan Bush, Özal’a “Biz güneyden gireceğiz. Siz de kuzeyden Irak’a girin. Musul ve Kerkük’te hakkınız var. Buraları alın!” diye Türkiye’ye yeşil ışık yaktı. 

Ama Özal, “Bugün gir diyorsunuz. Yarın da çık derseniz ne olacak!” 

Bush en iştah açıcı yanıtı vermiş:

“Kim girdiği yerden çıktı ki siz de çıkacaksınız... Kıbrıs’a girdikten sonra çıktınız mı?”

Çıkmadık elbette. 

Ama bu da Batı’nın aklından hiç çıkmadı. 

*

Akbulut’un yazılmasın kaydıyla anlattığı bazı hadiseler de bendenizin aklından çıkmıyor.

Sağ siyaset, müteahhitlerle “yakın” ilişkiyi herhalde zorunlu kılıyor. 

Cumhurbaşkanı Özal’ın da hususi müsaadeye mazhar müteahhitleri vardı. 

Bunlardan biri de Ankara’da inşa ettiği gökdeleni TOKİ’ye 10 yıllığına peşin para ile kiralamak istiyormuş. 

Özal da Akbulut’a bu binayı kiralayın diye bastırıyor. 

Ama Akbulut uzun süre ayak diriyor. Sonunda müteahhit dile düşmekten korktuğu için olmalı, talebinden vazgeçiyor. 

*

Arada Süleyman Demirel, Ahmet Necdet Sezer, Abdullah Gül olsa da aslında Özal ile Reyiz tarihe-coğrafyaya hâkim olma ve çağ atlama ihtirası bakımından birbirinin ardılı, halef - selefidir. 

Ay ile uzay boyutu da kattığı için de Reyiz’e selamet, ölen seleflerine rahmet dilemekte beis yoktur.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erdoğannâme... 14 Nisan 2024
At binenin 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları