Parsel parsel Rönesans

27 Kasım 2022 Pazar

Sefil, şerefsiz, hain, satılmış. 

“Siyasette seviye düştü” diye karalar bağlayanlar var.

Biri de benim 90’lık teyzem, “Evladım iyi ki artık mebus değilsin. Baksana ağza alınmayacak laflara!”

“Nasıl yani?”

“Koca bakan muhatabına ‘nah oy alırsın!’ diye haykırıyor. Hadi, milletten çekinmiyor.. Eşinden çoluk çocuğundan da mı utanmıyor?!”

“Teyzecim, karı koca arasına girilmez. Hem onların özel hayatı.” 

“Olur mu bizim de hayatımız. Kötü örnek oluyorlar?”

- “Ama sin kaf eden yok. Tabanca çeken, ayağa sıkan da yok. Üzme tatlı canını!” 

- Koskoca bakan “Nah oy alırsın!” diye nasıl bağırır.

- Teyzecim, “nah” diyor ama eliyle o işareti de yapmıyor. Demek ki siyasi seviye o kadar da çukur değil.

*

Peki ya “iktisadi seviyemiz”?

Hırgür arasında “AB 2022 Güz Ekonomik Raporu” gürültüye gitti.

Biz “öldük bittik” diyoruz ama AB pek kulak asmış görünmüyor:

“Bu yılı Türkiye yüzde 5 büyüme ile tamamlayacak ve 2023’te de yüzde 3.5 oranında büyümeye devam edecek.”

Dahası da var: 

“Ekonomik güven zayıf ve belirsizlikler var. Ama ekonomik performans bu yılın ilk yarısında çok güçlüydü. Haziran 2023’teki muhmemel genel seçimlere kadar kamu harcamalarındaki artışın da büyümeyi desteklemesi bekleniyor.”

Aklım karışıyor. AB bizim fason siparişle çalışan TÜİK ile rekabete falan mı girdi diye sormak için, 1.8 milyon takipçili “tüviti” ile tek kişilik ekonomi rasathanesi Mahfi Eğilmez’i arıyorum. (Mülkiye Maliye Bölümü’nden sınıf arkadaşıyız. Döneminde Türkiye’nin en parlak hazine müsteşarı idi.)

Tayyip Bey henüz ekonomi kitabını yazmadığı için Eğilmez’in derslerde tuttuğu notlardan çalışarak sınıf geçenlerden idim. Gelecek hafta sonunda Ankara Cebeci’de Mülkiye mezuniyetimizin 50. yılını kutlayacağız.)

“Bu AB raporu ne iş?” 

“Ben de seneye yüzde 50 enflasyon bekliyorum. Bu bence yeterince batmaktır. Ama Türk toplumu enflasyonu kriz saymıyor. Yılların alışkanlığı. Ancak işini kaybederse kriz diyor. 2001’deki gibi.”

*

Benim kafama takılan itibardan tasarruf olmaz makamındaki gösteriş yatırımlarımız. 

Çok şükür şimdilik “ölü garantili” değil de “hasta garantili” şehir hastaneleri, döviz garantili yol, tünel, köprü vs. Şimdi de 250 bin TOKİ’lik konut projesi .

Bizim “hiper betonlaşma” diye üzüm üzüm üzüldüğümüz “şeye” AB “büyüme” deyip geçiyor. 

Yoksa bu betonlaşma bizim vehmettiğimiz kadar kötü değil mi?

Öyle ya, madem büyüyoruz, madem enflasyon da sayın ahalimiz için görüldüğü yerde ezilesi bir canavar değil, öyleyse betonlaşalım gitsin mi?

Özetle yanıtlıyor:

- Konuya yalnızca ekonomik düşünce açısından bakınca üretim artıran her şey büyüme olarak görünür. Sigara üretimindeki artış, mesela büyümeye girer. 

Toplumun sağlığını bozmuş olması doğrudan ekonominin ilgi alanına girmez. “Büyümenin kalitesi” yeni sayılabilecek bir kavram. Şimdilerde “büyüme-çevre ilişkisi” de tartışılıyor.

AB’nin bakışı salt büyüme olarak doğru görünse de aslında çok sıkıntılı. İktisatçının sorması gereken soruların başında “Ne pahasına?” sorusu gelir. 

Eğer büyüme çevrenin bozulması, gelir dağılımı eşitsizliğinin artması, aşırı borç artışı gibi bir yapı ortaya çıkarıyorsa, bu “sağlıksız büyüme”dir. Toplumun geleceğini çalmak anlamına gelir.

*

“Çalmak” deyince dümbelek dışında akla bin türlü şey geliyor.

Akla gelen de ülkemizin başına geliyor.

Kanal İstanbul çevresinden arazi toplayıp parsel parsel satışa çıkaran ve TC pasaportunu da “Bu da ikramımız” diye 

pazarlayan ABD menşeli bir şirket internette reklam yapıyor..

Özlem Güvemli (Sözcü) parsayı kimler nasıl üleşecek elbette yazmıyor. 

Bu reklamlarda, AKP iktidarının 2002’den beri cazip yatırımlar için tüm Türkiye topraklarında “rönesans” planı uyguladığının belirtildiğini aktarmakla yetiniyor.

*

- “Rönesans”, ilk kez dinsel bir terim olarak “yeniden doğuş” anlamında kullanıldı. 

Demek bizim iktidar da parsel parsel “yeniden doğmak” peşinde:

Bir elde tapular bir elde Kuran..

İşi arada helaldir daha ziyade haram.

Gülşen’in şarkısı ve feryadı boşuna değil.

İnsafın kurusun be hey kendine Müslüman

*

İyi pazarlar...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tanrı’ya bin şükür! 15 Aralık 2024
Hasetle hasretle Demirel 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları