Erdal Sağlam

‘Gerektiğinde faizi artıracağım’ diyebilseler...

29 Haziran 2021 Salı

Önümüzdeki hafta yine enflasyon rakamları açıklanacak, ardından yeniden faiz tartışmaları alevlenecek. Son yılların klasiği haline gelen bu gündemden kısa sürede kurtulma şansımız bulunmuyor.

“Faizde vahim hatalar yapıldı” denilerek göreve getirilen Naci Ağbal, beş ay sonra “Faizleri fazla yükseltti” gerekçesiyle görevinden alındı. Dolayısıyla yeni getirilen başkandan en büyük beklenti, faizleri indirmesi. Yeni başkan baktı ki hemen faizi indirirse ortalık karışacak, görev süresi Ağbal’dan da kısa olacak, bu nedenle top çevirmeye başladı. 

Bir yandan piyasaları öte yandan Cumhurbaşkanı’nı tatmin etmek için bir ileri-bir geri adımlarla yerinde sallanıyor. Bu arada partisini tatmin etmek için de Merkez Bankası’nın tarihinde görülmedik kadar büyük bir siyasi kadro operasyonu yaptı. Bankadaki deneyimli kadroların çoğunu pasifize etti. Görev süresince Merkez Bankası’ndaki liyakati de standartları iyice düşürülen diğer bakanlıklardaki durumla eşitlemek için çabasını sürdürecek herhalde.

Peki, Merkez Bankası Başkanı’nın önümüzdeki gündemi ne olacak?

Hafta başında haziran enflasyon rakamı açıklanacak ve büyük ihtimalle, küçük oranlı da olsa, artış trendinin devam ettiği görülecek. Dünkü Türk-İş’in mutfak enflasyonu haziranda gıda fiyatlarında yüzde 1.2 artış olduğunu gösterdi. Manşet enflasyon rakamlarında artış da kaçınılmaz gözüküyor.

Aslında ekonomi yönetiminin bir süredir artan enflasyonla ilgili kaygıya düştüklerini açıkca görüyoruz. Daha doğrusu artan enflasyon değil, “enflasyon arttığı zaman faizi artırmak gereği” ekonomi yönetimini telaşlandırıyor. Çünkü enflasyon artıp reel faiz düzeyi azalınca, hatta yeniden negatif döndüğünde bile Cumhurbaşkanı’nın tepkisi nedeniyle faizi artıramayacaklar. Merkez Bankası Başkanı da herhalde faiz artırıp koltuktan olmaktan korkuyordur.

Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, büyümenin iyi gittiğini açıklayıp en büyük sorunun enflasyon olduğunu, fiyat istikrarı olmadan kalıcı ve kaliteli büyüme olamayacağını söyledi. Bakan Elvan da çok iyi biliyor ki önümüzdeki aylarda enflasyon rakamları ve beklentiler, faizi artırmaya ihtiyaç duyulacak noktaya, büyük bir ihtimalle gelecek. Belki de bu nedenle, artık, “Merkez Bankası’nın sıkı davranması gerektiğini” söylemeden edemiyor.

Gördüğüm kadarıyla Bakan Elvan enflasyonla mücadelenin gerekliliği konusunda, asıl görevi bu olan Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu’ndan çok daha hassas. Merkez Bankası yönetiminden daha sıkı para politikası talep ediyor ama bunu çok açık biçimde dile getiremiyor. 

DOLARİZASYONU ÖNLEMEK İÇİN...

Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu da bence o zor kararın gelmekte olduğunu gördüğü için yaklaşık 10 gün önce banka genel müdürlerine, “TL’nin itibarı ve dolarizasyonu önlemek için zorunlu karşılık düzenlemesi yapacaklarını” söylemiş. Bunun üzerine “faiz artırmak yerine zorunlu karşılık artırmayı planlıyorlar” diye yazdık, ertesi gün ismini vermeyen üç Merkez Bankası yetkilisine dayandırılıp uluslararası ajanslara “zorunlu karşılığı döviz hesaplarından TL hesaplarına dönülmesi için kullanacağız” açıklaması yaptılar. 

Düşünebiliyor musunuz; dolarizasyon düzeyi 2001 seviyesine gelmiş, yüzde 56 olmuş, yani toplam mevduatların yüzde 56’sı döviz olarak tutuluyor ve zorunlu karşılıklarda düzenleme yapıp bu yüksek dolarizasyonu önleyeceklermiş. Bunu da döviz hesabını TL’ye çevirdikleri zaman bunun üzerinden yatan karşılıklara aşamalı faiz vererek yapacaklarmış...

Bunun hiçbir inandırıcılığı olmadığını, tasarrufçunun kendisine yansımayacak bir zorunlu karşılık düzenlemesi nedeniyle döviz hesabını TL’ye çevirmeyeceğini herkes biliyor. Hakan Kara Hoca’nın dediği gibi “enflasyonla mücadelenin samimi biçimde yapıldığını görmeden” tasarrufçunun TL’ye dönmesi mümkün değil. O nedenle tahminimde ısrar ediyorum; daha önce de yapıldığı gibi makro ihtiyatı tedbir adı altında faizi artırmak yerine bu tür yan yolları denemeye çalışacaklar. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “gazabından kurtulmak” için faizin artması gerektiği noktada bile faiz artıramayacaklar.

İnsanların belirsizliğe karşı korunmak için döviz tuttuğunu belirten Prof. Hakan Kara, “temel aracı olan faiz silahını gerektiği gibi kullanacağı belli olmayan bir Merkez Bankası’nın bu belirsizliği azaltamayacağını” söylüyor.

Ben de şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu çıkıp “önümüzdeki aylar da dahil, gerektiği takdirde faizi artırmaktan çekinmeyeceğiz” diyebilse, yarın kurlar düşecektir. Tabii ki sonra da bu sözünü yerine getirip getirmeyeceğine bakılacaktır.

Aslında gelinen noktada faizi artırmak da tek başına çözüm değil. Ancak bir-iki ay kurdaki aşırı dalgalanmaların önüne geçebilir. Gereken radikal işler yapılmazsa yine artışın başlaması da kaçınılmaz olur. 

Ancak kısa süreyi idare etmek için bile artık gerekeni yapamayacak noktaya geldiler. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları