Hasan Fehmi Güneş karanlığı sorgularken...

24 Kasım 2021 Çarşamba

Bir süredir tedavi görmekte olan Hasan Fehmi Güneş, 87 yaşında hayata gözlerini yumdu. 1979 yılı ocak ayından 5 Ekim’e dek toplam dokuz ay kadar İçişleri Bakanlığı yapmasına karşın en çok konuşulan bakanların başında geliyordu. Koltuğa oturduktan 15 gün sonra 1 Şubat 1979’da Abdi İpekçi’nin öldürülmesi onu ayrıca etkilemişti. Saldırganların bir an önce bulunması için çalışmalar sürerken kamuoyuna bizzat söz vermiş, olayın aydınlatılacağını vurgulamıştı. Olaydan beş ay sonra saldırgan Mehmet Ali Ağca yakalanmıştı. Ancak sorgusu derinleştirilmeden, ek gözaltı talebine karşın tutuklanmıştı. 

İpekçi cinayeti dahil pek çok olayda failler yakalansa bile derine gidilememesi doğal olarak Güneş’in de dikkatini çekmişti. Bu konuda bakan olarak devletin güvenlik birimlerinden bilgi istemesine karşın bütün kapılar duvar olmuştu.

***

Güneş’le Uğur Mumcu’nun yaşamını kaleme alırken Aralık 2019’da Keçiören’deki evinde uzunca bir görüşme yapmıştık. Hem okul arkadaşı Uğur Mumcu’yla ilgili anılarını paylaşmıştı hem de bakanlığı dönemindeki devleti. Avukatlık bürosu açtığında ilk masayı ona Uğur Mumcu’nun armağan etmesini yaşayarak anlatmıştı. 

Her gün 20-25 kişinin öldürüldüğü, Kahramanmaraş olaylarının sıcaklığını koruduğu o günlerde yaşadığı bir olayı şöyle aktarmıştı:

“Uğur’la çok konuştuğumuz bir konuydu bu... 1979 ortası... Amasya Valisi Aydemir Ceylan, ‘Buralarda bir Amerikalı diplomat geziyor’ dedi. Ne yapıyor ne konuşuyor, bildirmesini söyledim. Halkın etnik yapısı nedir, Kürt müdür Türk müdür? İnanç durumu nedir, Alevi midir Sünni midir? Ekonomik yapısı nedir, işçi işveren durumları nedir? Burada bir gerginlik doğabilir mi, doğarsa neden doğar? Amasya, Çorum bölgesinde bunları deşiyor...

İzleyin dedim. Devlet olarak misafirhane verin dedim. Kabul etmemiş, yerim var, rahatım demiş. İsmi Aleksandr Peck.

Bir Karadeniz ilinde gazeteci, ‘Buralarda bir Amerikalı geziyor, biliyor musun’ diye sordu. Biliyorum, izliyorum dedim. Manşet oldu. Bunu ABD elçiliği mesele yaptı. Ben de daha büyük mesele yapalım, o kişiyi istemeyen adam ilan edelim, dedim. Adam CIA ajanı, istihbaratçı. Türkiye’de bölünme parçalanma olur mu, bunu araştırıyor. Ben bastırınca kendileri geri çekti...”

Güneş’in 12 Eylül 1980 darbesine giden yolda, 1979 anlatımından bir bölüm daha paylaşalım:

“Bir silah buluyoruz, bir sağcının öldürülmesinde kullanılmış. Bakıyorsun aynı silah bir solcunun öldürülmesinde de kullanılmış... İstihbarattan bilgi istiyorum, başındaki bende de bilgi yok diyor. Meteorolojinin orada bir polis okulu vardı, orada ayrı bir istihbarat okulu yapmaya karar verdim...”

Güneş, o dönem kimi Amerikalıların bakanlıklar içinde cirit atmasını da mesele yapmıştı.

***

Güneş, sıkıyönetim koşulları içinde devlet kurumlarında hiçbir karanlık nokta kalmaması için her alanda mücadele etmişti. 

13 Temmuz 1979’da dört Filistinli gerillanın Mısır Büyükelçiliği’ne düzenlediği baskını, bizzat silahlı eylemcilerle görüşerek kansız çözmüştü. Eylemi yapanlar yıllar sonra, “Güneş kendini ortaya koyup bizimle diyalog kurmasaydı çok kan dökülecekti” demişti.

Sözün özü Güneş, sadece kendisine kurulan Aynur Aydan komplosundan ibaret değil. Komplonun ipuçları da yukarıda özetlediğimiz konularda!

Güneş, 1996 Susurluk olayında da gerçeklerin ortaya çıkması için çaba harcamıştı.

19 yıllık iktidar, bütün bunları aydınlatmak yerine daha karanlık hale getirip ayrı bir tarih yazma hevesine girdi. Ağzına yüzüne bulaştırdı.

Güneş, gerçekten soylu bir İçişleri Bakanı’ydı.

Tam bağımsız, demokratik, laik bir hukuk devleti isteyen herkesin başı sağ olsun!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İYİ Parti çıkmazı! 18 Nisan 2024
Zafer sorumluluğu... 17 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları