Olaylar Ve Görüşler

Kırk bir yıl sonra bir 12 Eylül sorusu - Hürriyet YAŞAR

12 Eylül 2021 Pazar

Dilin söyleyemeyeceği işkencelerden geçmiş o yiğit devrimciler, “Sömürgenler, 12 Eylül darbesiyle ülkeyi de bölgeyi de yeniden tasarlamaya koyulabildiklerine göre, biz savaşırken hangi yanlışları yaptık? Hangi yanlışlarımızdan kurtulmamız gerekiyor” sorularından öyle uzaklar ki! “Güçlerin dengesizliği” gibi yanıtlar, yenilen tarafın yanlışsız olduğu anlamına gelmez çünkü savaşçının, güç dengelerini de bilip hesaba koyması gerekir. Yenilen devrim savaşçıları “Bizim tarafta hangi yanlışlar yapıldı” sorusunu yanıtlamaya gerek duymuyorsa ortada ciddi bir görüş/düşünüş sağlıksızlığı yok mudur? Şöyle düşünüyor da olabilir o devrimciler: “12 Eylül’ü sömürgenler yaptı.”

12 Eylül öncesinde devrim savaşımının içinde olmuş devrimcilerin anılarını, o fırtınalı günlere ilişkin değerlendirmelerini okuyorum bir süredir. O dönemi ölümüne yaşamış devrimcilerin anılarıyla; yakınlarının, arkadaşlarının, yazdıklarıyla... Acılarıyla, sevinçleriyle her gün bir ola ola...

Bu okumaların gösterdiği bir soruya ve gerçeğe, öncül sorular ve gerçeklerle gidelim.

Yargıcın “Mesleğiniz” sorusuna kimi sanıkların, “devrimciyim” diye yanıt verdikleri bu adanmışlık sürecinin onlar için “sosyalist devrim savaşı” olduğunu söylemek yanlış olmasa gerek. 

Peki, o süreç devrimcilerin sosyalist devrim savaşı ise 12 Eylül darbesi nedir? Soruyu iyice nesnelleştirelim:

12 Eylül’den sonraki kırk yıl içinde Türkiye, devrimcilerin açtığı yolda mı yürümektedir, 12 Eylül’ün açtığı yolda mı? Ülke kırk yıldır, bilimde, halkın varsıllık düzeyinde ileri mi gitmektedir, geri mi? Yanıt, ülkenin geriye yürütüldüğü ise devrimciler için bir yenilgi değil midir, 12 Eylül?

“Devrim savaşı bitmez, devrimciler yenilmez” vb. yiğitlenmeleri, insanlığın bitmeyecek onur savaşı içinde, tek insanın yaşam süresinin değil, insanlığın yaşam yolculuğunun değişmez gerçeği olarak bir yana koyalım. Ama şu gerçeği söylemekten kaçınmayalım:

12 Eylül darbesi, devrimci savaşın devrimciler tarafını dağıtmış, ülkeyi kırk yıldır geriye yürütmektedir. Büyük bir kırılmanın yarattığı yenilgi dönemidir bu. O kırılmaya bugünden bakan devrimcilerin belki hepsi, “devrimciler yenilmez, devrim savaşı bitmez” coşumunun görmezliği içinde.

Bu yazıyı yazdıran irkiltici gerçek ise şu: “Devrimciler yenilmez” duygusuyla yetinince, “Biz devrimciler nerelerde yanlış yaptık” sorusuna sıra gelmiyor.

SUÇLAMA DEĞİL İRDELEME

Hiç bitmeyecek devrim savaşının bir aşamasında yenilen taraftan bu özeleştirel tutumu beklemek, 12 Eylül’den devrimcileri sorumlu tutmak değil, 12 Eylül’e varılmasında devrimcilerin yanlışlarını saptamak gerektiği görüşüdür. O yanlışlar belirlenmedikçe, savaşçılar kendilerini yanlışsız sayacaklar, yeni bataklar olasılığına karşı yine sorumsuzluğa çekilebileceklerdir.

Ortada bir yenilgi varsa, yargıcın “Mesleğiniz” sorusuna “Devrimciyim” diyebilecek adanmışlıktaki savaşçı, “Nerede yanlış yaparak 12 Eylül vuruşunu yiyip yenildik” sorusunu, devrim savaşının sonraki dönemi için kaçınılmaz soru olarak görmek zorundadır. 

12 Eylül batağına saplanışta emekten yana savaşım veren güçlerin hangi yanlışları yaptığını devrimcilerin merak ettikleri üretici bir tartışma için, ülkenin daha kaç yıl geriye yürütülmesi gerekiyor? 

HÜRRİYET YAŞAR



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları