Olaylar Ve Görüşler

Yeni müzakere zemini mi? - Ahmet Göksan

18 Şubat 2025 Salı

Uzunca sayılacak bir süredir Kıbrıs konusu pek konuşulmuyor. Bunun farklı nedenleri olsa da Kıbrıs kazanı kaynıyor. Bu durumun nedeninin İsrail’in Filistin ile bölge ülkelerine saldırmasının etkisi olduğu söylenebilir. Fırtına öncesi sessizliği andıran bu müzakerelerin başlatılması için uygun zeminin olup olmadığını araştırması için BM Genel Sekreteri Guterres, “Kişisel Özel Temsilci” olarak Maria Angela Holguin’i atamıştı. Ancak yapılan çalışmalar sonrasında istenen veya beklenen amaca ulaşılamadığı görülüyor.

Kıbrıs konusunun üzerinden 61 yılı geride bırakmış oluyoruz. Rum saldırılarının başlaması üzerine saldırı ve çatışmaların önlenebilmesi için BM’ye bağlı bir gücün görevlendirilmesi 04.03.1964 tarih ve 186 sayılı BMGK kararı ile uzatılıyor. Süre BM genel sekreterlerinin “İyi Niyet Misyonu”çerçevesinde yazdıkları raporlara dayanılarak uzatılıyor. İlk müzakerelerin yapıldığı dönemdeki Genel Sekreter U Thant, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin isteklerini dikkate alarak anılan kararı alıyordu. Gerekçe olarak da Makarios’un Lefkoşa-Girne yolu üzerindeki ulaşım konusunda egemenliğinin olmadığı savını öne çıkarıyordu. Bu gerekçenin doğru olmadığı ve DeğirmenlikGirne arasındaki yolu rahatlıkla kullandıkları biliniyor; mağduriyet öne sürerek dünyayı yanıltmaya başlıyorlardı.

U Thant ile başlayan rapor yazma süreci ve gelenlerin eski raporlara bakarak karar vermeye çalışmaları, konunun 61 yıldır sürüncemede kalmasının nedeni oldu. Çözüm önerileri incelendiğinde, kes-kopyalayapıştır yönteminin uygulandığına tanık olunuyor. Antonio Guterres, son iki raporunda bu yöntemden kısmen de olsa ayrılmış görünüyor. Her raporda iyi niyet misyonunu aşındırdığından olacak, “iki bölgeli iki toplumun siyasi eşitliği”ne dayandırılan federasyon modelinin önerilmediği biliniyor.

Vazgeçiş nedenleri federasyon modelinin çöktüğünü de kanıtlamış oluyor. Adanın güneyinde bulunan iki İngiliz üssünü yeterli görmediği anlaşılan ABD’nin iki üs daha istediği ortaya çıkıyor. Bölge dengelerini altüst edecek bu yaklaşım, bölgenin ve adanın yeniden yapılanmasının nedeni olacaktır.

Böyle bir ortamda BM Genel Sekreteri Guterres, 17-18 Mart tarihlerinde iki tarafın liderlerini Cenevre’de bir araya getirecek. DİSİ(Demokratik Seferberlik)’nin AP Milletvekili Lukas Furlas ise “Kıbrıs’ın işgal altında olmasının Avrupa’nın da işgal altında olduğunu çağrıştırdığını” söyleyerek tehdit edercesine açıklama yaptı. Buna koşut Rum yönetiminin eski Başkanı Nikos Anastasiyadis “Yeni Gerçeklik – Türk İşgalinden 50 yıl sonra Kıbrıs Sorunu” kitabının tanıtım toplantısında konuşurken yaşananların tersini söylüyor ve uzlaşılamamasının nedeninin öncelikle Türkiye olduğunu belirtiyordu. İlk amaçlarının adanın Yunanistan’a bağlanması olduğunu da yineliyordu. (Adı geçen kitap eski Ekonomi Bakanı Haris Yeoryadis tarafından yazılmıştır.)

Gerçekleri gizleyerek ve düşünce yapıları değişmediğine göre BM çabalarının da boşa gideceğinin biliniyor olması müzakerenin başlatılmasının önündeki engel olarak karşımızda duruyor.

AHMET GÖKSAN

YAZAR



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları