Olayların Ardındaki Gerçek

AKP ve 23. Yıldönümü

20 Ağustos 2024 Salı

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), geçen hafta 23. kuruluş yıldönümünü kutladı. Necmettin Erbakan’ın Refah Partisi’nden ayrılan eski milli görüşcülerin 14 Ağustos 2001 tarihinde kurdukları AKP, 2002’de yapılan seçimlerde iktidara geldi. O günden bugüne yapılan tüm genel seçimleri kazanarak iktidarını sürdürdü.

14 Mayıs 1950 seçimlerinden bugüne 74 yıldır süren çok partili sistemde AKP, en uzun süre iktidarda kalan parti olarak tarihe geçmiş bulunuyor. Ancak son yerel seçimde en büyük 14 büyükşehir belediyesini kazanan CHP karşısında ikinci parti durumuna da düşmüş durumda.

AKP, kuruluşundan itibaren “sağcı muhafazakâr aydınlar” tanımlamasındaki grubu kendisinde toplayabilmiştir. Toplumdaki geniş muhafazakâr kitleyi uzun yıllar bünyesinde “konsolide” edebilmiştir.

AKP’nin yaklaşık 22 yıllık siyasal iktidarını bu yazının sınırları içinde tüm yanlarıyla değerlendirmek kuşkusuz olanaksızdır. AKP’nin 23 yıllık yaşamında yaptığı en büyük siyasal model değişimi Türkiye’nin parlamenter demokrasiden “Türk Tipi Başkanlık” modeline geçişidir.

Demokrasinin temel kuralı olan güçler ayrılığı ilkesi tamamen ortadan kaldırılmış, cumhurbaşkanı tek güç haline getirilmiştir. Bu modelin bir benzeri dünyada da yoktur.

Meclis, cumhurbaşkanının aldığı kararları tartışamayan sadece onaylayan bir kurum durumuna geldi. Son Meclis’teki kavga bunu gösteriyor. Tartışma yerine yumruklaşma ve Meclis’in kana bulanması… Şiddetli kutuplaşmaya dayanan bir sistem uygulamaya konuldu.

1961 Anayasası ile Türk demokrasi sistemine girmiş olan Anayasa Mahkemesi üzerinde tartışma yaratılıyor.

Demokratik sistemi korumak için Batı dünyasından esinlenerek kurulan Anayasa Mahkemesi’nin kararları tanınmıyor, anayasa “ihlal” ediliyor.

AKP ilk yıllarında Avrupa Birliği’ne girişi en önemli hedef olarak belirlemiştir. Bugün ise kuruluşunda Türkiye’nin de imzası olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararlarını tanımıyor, Türk anayasasındaki Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını uygulamıyor. Böylece AKP, hukuk devleti ilkesinden giderek uzaklaşıyor.

İkinci önemli sorun, AKP’nin “Milli Eğitim” modelidir. AKP, milli eğitimde 4+4+4 modelini getirerek “12 yıllık zorunlu eğitimi başlattık” sloganı altında imam hatip okullarına olanak tanıdı. Eğitimde dine dayanma, tarikatlaşma, İslam ve Arap düşüncesinin önü açıldı.

Milli eğitimde uygulanan politikalar kapsamında klasik liseler imam hatip liselerine çevrilmiş, zorunlu din derslerine “seçmeli” ve “uygulamalı” adı altında ilaveler yapılmış, ÇEDES Projesi ile de okullara din görevlileri sokulmuştur. Bir önemli noktayı burada belirtmeliyiz ki tüm bunlara karşın AKP’nin gözbebeğimiz dediği imam hatip lisesi mezunlarının yüzde 62’si üniversiteyi kazanamıyor.

Dünya ölçeği sıralamasında milli eğitimde gitgide çok düşük düzeylere geriliyoruz. Uluslararası öğrenci değerlendirme programı PISA’nın 2022 verilerine göre Türkiye, 81 ülke arasında 39. sırada yer alıyor.

Kuşkusuz, 22 yıllık AKP iktidarının en kötü notu alacağı alan ekonomidir. “Faiz sebep, enflasyon neticedir” sloganı ile başlayan kırılma bugün halkın dayanamayacağı bir noktaya gelmiştir. AKP’nin iktidara geldiği Kasım 2002 tarihinde 1.67 Türk Lirası olan dolar kuru, bugün 33.75 Türk Lirası düzeyine ulaşmıştır. Enflasyon ise yüzde 31.8 düzeyinden yüzde 61.78’e yükselmiştir. Bu durum özellikle büyük halk kitlelerini etkilemektedir.

Erdoğan, IMF’ye olan 23.5 milyar dolarlık borcun ödendiğini ileri sürerken şu anda Türkiye’nin 506.8 milyar dolar borç altında olduğu unutulmamalıdır.

Bir diğer konu; AKP döneminde kamu yönetiminde “liyakat”in (yetenek) ortadan kaldırılmasıdır. Yazılı sınavda en üst düzeyde başarı gösterenler, “mülakat”ta (sözlü konuşma) eleniyorlar, “biat edenler” özellikle imam hatip mezunları mükafatlandırılıyor.

Türkiye, uluslararası yolsuzluk algı indeksinde 2024 yılında 101. sıraya düştü. Ne yazık ki bu durum ülkemiz için çok üzücüdür.

Son yerel seçimler bir dönüm noktası olarak ortaya çıktı. CHP, Türkiye’nin 14 büyük kentinin belediye başkanlığı ile toplamda 400 belediye kazandı, birinci parti durumuna geldi.

22 yıldır birinci parti konumunu koruyan AKP ise ikinci parti durumuna düştü. Son yapılan kamuoyu araştırmaları CHP’nin yüzde 35 düzeyinde oy oranına yükseldiğini ve AKP ile arasında yüzde 6’lık bir fark oluştuğunu belirtiyor.

Erken seçim isteyenler de yüzde 51.4 düzeyine çıktı.

Yine son anketlere göre halkın yüzde 59.3’üne göre ekonomi en büyük sorundur.

Son yerel seçimlerden sonra CHP birinci parti konumunu koruyor. AKP giderek erirken, CHP ile arasındaki makas giderek açılıyor.

Seçim yenilgisinden sonra AKP içinde de eleştiriler başladı. Kuruluş dilekçesine imza atmış eski AKP’liler, (Bülent Arınç, Mehmet Metiner, Yasin Aktay, Orhan Miroğlu gibi) “Yaralar derinleşti, kangren olan uzuvlar kesilip atılmalıdır” demeye başladı.

Bu kısa değerlendirmede 22 yıllık iktidarın tüm noktaları değil kimi önemli noktaları üzerinde durulmuştur. Sosyoloji ve siyasal bilim yönünden AKP’nin iktidar sürecinin oluşturduğu önemli nokta şöyle özetlenebilir:

Ilımlı İslam teorisinin somut bir partisi olan AKP, 22 yıllık iktidarı süresince Türk halkına bu görüşe sahip siyasal iktidarın ne olduğunu açıkça göstermiştir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları