“İmralı Sürecinin Son Durumu ve CHP” adını taşıyan dünkü yazımızda Öcalan ve DEM sözcülerinin ABD’nin paraleline girdikleri ve Türkiye için “ümmetçi” bir yapıyı benimsediklerini belirtmiştik.
KCK Yürütme Konseyi Başkanı Bese Hozat’ın “Af suç işleyenler için yapılır, suç işlemedik ki af isteyelim” açıklaması üzerine PKK cephesinde “Her kafadan bir ses çıkıyor” diye bağlamıştık.
Son gelişmeler bu konuda çelişkilerin daha da derinleştiğini gösteriyor.
PKK’nin dağdaki önderlerinden Murat Karayılan, Kandil’e giden DEM heyetine CIA’nın PKK ile ilgili birim başkanından aldığı bir iletiden söz etmiş. İletide: “Siz Türkiye ile bir süreç yürütüyorsunuz. ABD de devrede olsun. ABD sizin haklarınızı korur. ABD devrede olmazsa, Türkiye sizi aldatır” dendiği belirtiliyor.
Bu iletinin anlamı açıktır. Suriye’de SDG güçlerinin bölgede devamını sağlamak için süper güç Amerika, çözüm sürecine aktif olarak giriyor.
DEM sözcüleri son konuşmalarında açıkça ABD’nin istediği “ulus devlet” sistemine karşı çıkıyorlar.
Örneğin, geçen cumartesi günü (6 Aralık 2025) DEM Parti’nin İstanbul’da düzenlediği “Uluslararası Barış ve Demokratik Toplum Konferansı”ndaki konuşmalar her şeyi yeniden açıkça ortaya koymuştur.
Bu toplantıda açılış konuşması yapan DEM Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan’ın söylediklerine dikkat etmek gerekiyor.
Bakırhan özetle:
Kimliklere ve inançlara anayasal güvence istedi. Merkeziyetçi değil, yerinden yönetim (konfederasyon) istedi.
Ortadoğu’da bir kriz olduğunu, Türkiye’nin bunun tam ortasında olduğunu belirtti. Bakırhan’ın konuşmasında ileri sürdüğü çözüm modeli ise şöyle:
“Ortadoğu’da ulus devlet krizi derinleşiyor. Türkiye bu krizi aşabilir. Ancak bu demokratik dönüşümle olur.
- Türkiye demokratik ulus ve onun modeli demokratik cumhuriyete yönelmelidir.
- Türkiye merkezi yönetim değil, yerinden yönetime geçerek güçlenmelidir.”
Kuşkusuz, bunlar ulus devlete karşı söylemlerdir. Bu çıkışlar bugünlerde ABD Büyükelçisi Tom Barrack’ın “Ortadoğu’da barış, 1919 yılından beri ulus devletler tarafından engelleniyor” söylemiyle paralellik gösteriyor.
Tom Barrack hemen her konuşmasında ne diyor?
Ortadoğu’da ulus devletler bitirilmelidir. Ayak bağı oluyorlar.
- Hazar’dan Akdeniz’e yeni bir paradigma yaratmak gerekiyor.
- Ortadoğu için Osmanlı millet sistemi en iyi sistemdir.
Bu konuşmalar ve eylemler alt alta konulunca DEM’in savunduğu “ümmete dayalı konfederasyon” modelinin nereden kaynaklandığı açıkça anlaşılmış oluyor. Suriye’deki SDG’ye yıllarca silah, donanım, eğitim ve parasal destek veren ABD’nin, Suriye’de bu ayrılıkçı güçten vazgeçmesi beklenmemelidir.
İSRAİL KONUSU
İlhan Ahmed, SDG’nin İsrail’e yakın temas içinde olduğu bir kişidir.
Basına verdiği bir açıklamada; “Suriye’deki sınır bölgelerinin güvenliği için İsrail’in çözüm sürecinin etkin bir biçimde içinde olması ve yer almasını” istemiştir.
Karşımıza sürekli ABD ve İsrail çıkıyor.
Bu son gelişmeler karşısında “terörsüz Türkiye” süreci ne durumdadır? Daha önce olduğu gibi ABD ve İsrail’in çıkarları uğruna süreç baltalanacak mı? Terörsüz Türkiye çok güzel bir hedef ancak Türkiye Cumhuriyeti yok edilerek bu hedef gerçekleştirilemez.
Bu sorular giderek önem kazanıyor.