Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
İçki Yasağı ve Yapıların İbadethane Düzenlemeleri
Bunlardan sadece ilkinde geri adım atılsa da diğerleri ve içki yasağı kapsamını genişletmeye yönelik birçok yeni açılım tasarıda yer alıyor.
Bakkallar, restoranlar, konserler, özel organizasyonlar derken kısıtlamaların yelpazesi gün be gün genişliyor. İçki satışı ve tüketimini engelleme amacıyla atılan adımların ardı arkası gelmiyor. Yasağın, insanların evlerinin balkonlarındaki sofralarına ulaşması an meselesi…
Çocuk ve gençleri alkolün tehlikelerine karşı korumak, toplum sağlığını düşünerek insanları kötü alışkanlıklardan uzaklaştırma çabaları önemlidir evet. Ancak birey ve toplum sağlığını korumakla bireysel ve toplumsal özgürlük alanlarına müdahale etmek arasındaki ayırım daha önemli ve hayatidir. Alkol kullanmakla alkol bağımlılığı arasındaki farkın bilinçli olarak yok sayılması kabul edilemez.
Kişi başı yıllık 1.5 litre gibi Avrupa ülkeleri listesine sondan bile giremeyecek kadar düşük oranlarda alkollü içecek tüketimi olan bir ülkede alkolizme karşı mücadele etmek adı altında sebeplendirilen girişimler, alkolizme karşı verilen bir mücadele değil alkol kullanımına karşı açılan bir savaş olarak nitelendirilebilir ancak.
Diğer tarafta ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan son yasa taslağına göre; alışveriş merkezi, iş hanı gibi umumi ve resmi binalara; fabrika benzeri sanayi tesislerine; düğün salonu, gazino, sinema, tiyatro, müze, kütüphane gibi sosyal ve kültürel yapılara, eğitim binalarına, ulaşım yapı ve tesislerine; park ve piknik alanları da dahil hemen her yere mescit açılacak.
Bu şekilde, toplumun bir kısmının yaşam biçimleri ve özgürlükleri olabildiğince genişletilirken aynı anda bir başka kısmının mümkün olduğunca daraltılıyor olması tek taraflı yönetimin, tektipleştirme ve ötekileştirme kavramlarının geçerliliğini vurguluyor.
İçki satışına getirilecek yasaklamaların diğer bir boyutu da bu alandaki kayıt dışılığı körükleyeceği gerçeğidir. Konu, bu ülkenin kanayan yaralarından biri olan kayıt dışılığa geldiğinde bunun, geçmişte ve bugün hala kaçak içki tüketiminin sebep olduğu körlük benzeri büyük sağlık sorunları ve yaşam kayıplarını da düşünerek, insan sağlığı açısından ne türden vahim tehditler oluştuğunu söylemeye gerek bile yoktur.
Bu noktadan bakıldığında toplum sağlığını korumak başlığı altında getirilen alkol yasaklarının toplum sağlığı için daha büyük tehlike ve tehdit yarattığı sonucunu çıkarmak zor olmasa gerek. Elbette kişisel yaşamlara müdahale arzusudur bu; içki tüketenleri soyutlayarak, düzen bozan, zararlı, hastalıklı insanlar olarak göstererek toplumu din ekseninde, dini bakış açısıyla yönetme, sınırlama, yasaklama eğilimidir.
Futbol'un çirkinlikleri
Üzerinde bir futbol takımına ait formayı taşımanın ölümüyle sonuçlanacağını bilse yine de giyer miydi o formayı acaba 20 yaşındaki Burak. Annesini, babasını, ailesini, gençliğini, geleceğini bırakıp gitmeyi göze alır mıydı bir forma uğruna… Almazdı değil mi?
Öyleyse bu insanları tüm yaşamlarını ortaya koyabilecek, her an tetiği çekebilecek güçte potansiyel katiller olarak varlık göstermelerine sebep olacak kadar “fanatik” ya da gözü dönmüş yapan nedir?
Futbol dışında hiç mi sığınacakları bir dünya yaratamamışlardır kendilerine? Onları nefretten, kinden, yakıp yıkmaktan, yok etmek fikrinden uzaklaştıracak insanlığa dair, hayata, kültüre sanata dair yönelimleri hiç mi olmamıştır? Hangi inançla, hangi kültürle açıklanabilir bu vahşet içgüdüleri, bu sapkınlık ve bu zavallılık?
Gelinen noktada çekilen bu içler acısı toplum fotoğrafına bakarak, yine de geleceğe ilişkin umudumuzu kırmadan düşünmeliyiz:
Bugün bu karşı takım düşmanlığını, karşı takımın siyahi futbolcusuna muz gösterirken kendi siyahi futbolcusunu alkışlayacak kadar bilinçsiz ırkçı taraftarı, kini, nefreti yeşil sahalara taşıyanlar kimlerdir?
Irkçılık ve şiddet sadece bizim futbolumuzda yaşanmıyor elbette.
Ancak başka ülkelerde bunu yapanlara en ağır cezalar reva görülüyor, en sonuç odaklı ve caydırıcı önlemler alınabiliyorken; şiddetçi taraftarını korumaya çalışan kulüp yöneticileri, olayları geçiştiren, üzerini örtmeye uğraşan emniyet görevlileri ve tabi ki tüm bu şiddet gösterilerini tetikleyen, destekleyen, pekiştiren, kavgacı, kinci, sorumsuz futbol ahkâmcıları, futbol yayıncıları için biz ne türden önlemler alıyoruz ?
Hiçbir şey olmamış gibi davranır ya da yaşanan her türlü acıyı 3 gün içinde unutabilme yetimize sığınırsak sadece tribünlerin değil toplumun her kesimini vuran cehaletin bedelini daha çok yirmi yaşındaki hayatlar öder…
Sadık ÇELİK
sadik.celik.gorus@gmail.com
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama