Aşktan Öte Dertler…
Sadık Çelik
Son Köşe Yazıları

Aşktan Öte Dertler…

14.08.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

İnsanoğlunun istila ettiği bu yeryüzü, artık sadece coğrafyaların değil, dertlerin de haritası. Savaşlar, krizler, açlık, yoksulluk ve yıkım, kıtaları, okyanusları aşıyor.

Dünyanın efendileri, küresel tahtın sahipleri, birbirlerine nükleer tehditler savuruyor. Kartlarını saklıyor, blöf yapıyor, sonra da dünyayı kendi ellerine göre dizayn etmeye çalışıyor. Trump ile Putin arasında yarın Alaska’da yapılacak olan buluşma, ufukta barış var mı, yoksa kaldığı yerden savaşa devam mı, sorusuna yanıt olabilir. Küresel barış, bir kez daha iki dudağın arasında bekletiliyor.

Gazze’de, tarihte bile örneğine pek az rastlanan türden bir kıyım ve yıkım var… Can kaybı 70 bine dayanmış… İsrail parlementosu ise günbegün el yükseltiyor. Sözde güvenlik kabinesi Gazze’nin tamamını işgal altına almak için planları onaylıyor, hazırlık yapıyor… Kötü günler geride kaldı, sırada daha kötü günler var…

Suriye’de koca bir enkaz. Yıkım, yoksulluk, göç dalgaları… Parçalanmış bir coğrafya. Belirsizlik içinde verilen yaşam mücadeleleri.

Bu manzara sadece Ortadoğu’ya özgü değil. Afrika’dan Latin Amerika’ya, Avrupa’dan Asya’ya kadar iklim krizinin, kuraklık ve susuzluğun, ekonomik çöküşlerin, göç dalgalarının, otoriterleşmenin ve savaşların farklı yüzleri var. Dünyanın genelinde umut, çoğu yerde yerini kaygıya ve öfkeye bırakıyor.

Dahili kamerayı açtığımızda da karşımıza çıkan sorunlar öne geçmek için birbiriyle yarışıyor. Geçim derdi, barınma kaygısı… Asgari ücret 22 bin, İstanbul’da ortalama kira 30 bin… Enflasyonun gölgesiyle sofrada küçülmeye devam eden porsiyonlar… Kabullenilmiş bir kitlesel yoksulluk hali…  Bir zamanlar tek bir emekçinin omuzladığı beş kişilik ailenin geçimi, bugün beş çift omuza yükleniyor; yine de o evin beli doğrulmuyor. Anadolu’nun bereketli toprağı boş bırakıldı; köylü tarladan, hayvancı ahırdan soğutuldu. Plansızlığın tohumu yıllar önce atıldı, bugün pahalı sofralarda filiz veriyor.

Bir yandan da ayaklar, “faiz–nas” inadının enkazına takılmaya devam ediyor.

Ülkenin dört bir yanında, ardı ardına patlayan orman yangınları… Göz göre göre kaybolan her ağaç, nefesimizi biraz daha ağırlaştırıyor. Son olarak Çanakkale’de alevler sadece ormanı değil, insanların geleceğini de yaktı; evsizleştiler, nefesleri köreldi. Güzelyalı ve çevresindeki köylerde, yazlık evlerde yaşayan insanlar bir anda toprağını, evini, hafızasını alevlere teslim etti. Alevler yalnızca ormanı değil, koruyamadığımız her şeyi bir kez daha hatırlattı. Ormanları koruyamamak, kadınları koruyamamak, aileyi koruyamamak, güveni, barışı, adaleti koruyamamak… Kısacası insanca yaşamın kendisini koruyamamak.

2025’in ilk yedi ayında çıkan 4.426 yangın, neredeyse 50 bin hektarın kül olmasıyla sonuçlanmış; her kayıp, doğaya ve hafızamıza kazınan bir yara…

Tarımı bilmeyenlerin tarımı, ormanı tanımayanların ormanı yönettiği bir kara düzen…

Sahte diplomalar, taklit imzalar, sınav sorularının el altından servis edildiğine dair şaibeler… Devlet kurumunun kalbine uzanan eller.  Bunlar yalnızca tek tek skandallar değil; devletin temeli olan tuğlaların arasına sızan su gibi, görünmezden başlayıp yapının bütününü çürüten vakalar.

Güven sarsıldığında, vatandaşın devlete verdiği rıza da erir, erimelidir ama…

Barış ise bu ülkenin en kıymetli kelimesi; seçim matematiğine, anayasa torbalarına ve oy mühendisliğine malzeme edildiğinde içi boşalan… Son “süreç”te de iktidar tahkimi kokusu yükseliyor; rüzgârın nereden estiği, kime yelken şişirdiği açık. Halbuki barış, oylara değil adalete ve eşit yurttaşlığa yaslanan açık bir toplumsal sözleşme olarak elde edilmelidir.

Ülke adına kararlar alınıyor, yollar çiziliyor; ama bu adımların bizi çıkardığı duraklar sıklıkla karanlığa çalıyor. 

Bozulma bir anda olmadı; köy enstitülerinin kapatılmasına kadar götürülebilir başlangıcı… “Küçük Amerika” hevesleriyle hızlanan uzunca bir sürecin acı meyveleri… Eğik bir düzlemden aşağı… Bir zamanlar ülkenin en parlak Anadolu çocukları, devletin en yetkin makamlarına yükseliyordu. Sonra liyakat adım adım törpülendi, ehliyet yerini sadakate bıraktı. Bugün ise bu çürümenin sembolü, sahte diplomalara kadar vardı. Oysa ki perşembenin gelişi, çarşambadan belliydi.

Tüm bunların ortasında “aşk” diyoruz. Neden? Çünkü efendilerin masasında yapılan her hamle, evdeki nefesin ritmini değiştiriyor. Çünkü kamu düzeni çöktüğünde, kalbin düzeni de çöküyor; ülkenin ahvali, ilişkilerin iklimine siniyor. Devletin çürümesiyle evin dağılması, aynı hikâyenin farklı boyutları… İşte bu yüzden, özel hayat politiktir!

***
Aşk, hayatın ne kadarını kaplar? Çoğu zaman yalnızca iki kişi arasındaki bağ sanılır, oysa görünmez güçler (ekonomik kaygılar, toplumsal baskılar, dijitalleşme, doyumsuzluk kültürü) ilişkinin damarlarına sızar. Kimya ve hormonlar belki başlangıçtır, ama sürdürmek, içinde yaşadığımız iklimle ilgilidir.

Çoğu, denetimsiz öfke, güç gösterisi, kontrol takıntısı, tatminsizlik ve yetersizlik hissinin ürünü olan kadın cinayetleri ise “ilişki” ya da “aşk” gibi kavramların arkasına saklanmaya çalışıyor. Ülkemizde işlenen cinayetlerin hatırı sayılır bir bölümü, kadını merkeze alan ya da kadına bağlanan temalar etrafında şekilleniyor. Kıskançlık, aldatma, “namus” gibi kavramlar, çoğu zaman suçu meşrulaştırma kılıfına dönüştürülerek şiddetin bahanesi haline getiriliyor.

Kadın cinayetleri, toplumsal şiddetin en çıplak ve sistematik yüzüdür. Kadının bedeni üzerindeki iktidar krizinin aynasıdır.

Aile kurumu zayıfladığında boşanmalar artar. Dağılan evlerin gölgesi çocukların geleceğine düşer. Karanlık elbette yalnızca oradan gelmez. Ekonomik çıkmazlar, şiddet kültürü, eğitim eksikliği, sosyal politikaların yetersizliği… Hepsi aynı tabloyu farklı açılardan besler. Sorun, küçük yaşlarda başlar: Akran zorbalığı, travmatik bir çocukluk, sorunlu bir ergenlik… Bunlar, ileride şiddete meyilli, umutsuz ve kopuk bireyler yaratır. Sokakta, trafikte patlayan öfke nöbetleri, yalnızca “münferit” değildir; patlamaya hazır bir toplumun küçük ön sarsıntılarıdır. Suça sürüklenen çocukların bir kısmı, cezaların hafifliğini bilen yetişkinlerce kullanılır; silahı kolayca verirler eline, “yatarı az” diye.

Tüm bu şiddet, kopuş ve kırılmaların kökünde yalnızca bireysel zaaflar değil, içinde yaşadığımız toplumsal iklim vardır. Evin içindeki huzur, sokağın güveninden beslenir; sokağın güveni ise adaletin varlığından. Çünkü ilişkilerin dili, toplumun ruh halinden bağımsız değildir. Özel hayat dediğimiz şey, aslında kamusal düzenin en kırılgan aynasıdır. Devletin adalet terazisi bozulduğunda, evin dengesi de bozulur.

Toplumsal dengeler bozulduğunda, bireyler giderek kendi içine kapanır. İnsan, çevresindeki adaletsizliği değiştiremeyeceğine inandığında, sığınacağı en dar alanı seçer: Kendi bedeni, kendi arzuları, kendi benliği. Dijital dünya ve sosyal medya, bu içe kapanışı daha da besler; sürekli kendini merkeze koyan, beğeni ve onay arayışıyla yaşayan bir zihin inşa eder. Yaşamını yalnızca cinsellik, haz ve ego ekseninde kuran insan, kendi küçük evrenine hapsolur. 

O dar alanda, dünyada olup biten savaş, kriz, kıtlık ya da toplumsal adaletsizlik artık görünmez hale gelir. Kendi arzularının gürültüsü, başkalarının çığlığını bastırır; birey böylece hem toplumdan hem de gerçeğin sert yüzünden kopar.

Oysa unuttuğu şey şudur: Kendi kabuğunda kurduğu dünya, bir gün dışarıdaki dünyanın çöküşüyle birlikte yerle bir olacaktır. 

Yazarın Son Yazıları

Kötülüğün yeni yurdu

Psikoloji, hukuk, dinler ve gündelik ahlakın ortak ezberinde kötülük, bireyin içindeki karanlıkla açıklanır.

Devamını Oku
04.12.2025
Kasım Üzerine: Dökülmenin ve Hatırlamanın Zamanı

Kasım, takvimin yalnız ayı.

Devamını Oku
20.11.2025
Sadakat Çağında Muhalif Kalmak

Bir toplumun neye güven duyar? Akla mı, yoksa itaate mi?

Devamını Oku
13.11.2025
Bir Tapınağın Hikâyesi: Mekânlar Değişiyor, İnsan Hep Aynı Savaşın İçinde

Denizden 150 metre yukarıda, Akropolis’in kayalık tepesinde yükselen sütunlar…

Devamını Oku
06.11.2025
Cumhuriyetin aynasında bugün

Türkiye’de uzun zamandır yeni bir fikir doğmuyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Bir ahlak meselesi… Temiz eller, kirli zihinler

Ahlak; herkesin ağzında dolaşan fakat kimsenin pek de hayatına almadığı kelime.

Devamını Oku
24.10.2025
Bir Mahpusluk Halidir Bu Memleket

Bir ülkeyi anlamak için hapishanelerine, yani adaletin son durağına bakabilirsiniz.

Devamını Oku
16.10.2025
Öfkenin İkliminde Yaşamak: Adaletin Suskun, Zorbanın Gür Olduğu Bir Ülke

Toplum adeta bir gerilim teline dönmüş durumda; dokunan yanıyor, çekilen tınlıyor, kimse sesin kime ait olduğunu ayırt edemiyor.

Devamını Oku
10.10.2025
Gücün yakıcılığı, çekiciliği ve kontrol edilebilirliğinin önemi

Güç, insanlık tarihinin en eski büyüsüdür: Çekici olduğu kadar sınayıcıdır da insana kendini tanrı sanma yanılsaması verir...

Devamını Oku
02.10.2025
Kayıp Meslekler, Kırık Hayatlar

İnsan yalnızca yaşayan, tüketen bir beden değildir; aynı zamanda anlam üreten, topluma katkı sunan bir varlıktır.

Devamını Oku
25.09.2025
Manşetlerin Gölgesinde “Hayat”

Her gün televizyonda, gazetelerde, sosyal medyada büyük sözler, manşetler, olağanüstü gelişmeler, son dakika olaylar…

Devamını Oku
18.09.2025
Eylül Manzarası: Eşitsizlikten Umuda Eğitim

“Çok çalışırsan her şeyi başarırsın”.

Devamını Oku
04.09.2025
Tarım, Toplum ve Gelecek: Bir Yeniden Kuruluş Çağrısı

Tarım, Toplum ve Gelecek: Bir Yeniden Kuruluş Çağrısı

Devamını Oku
21.08.2025
Aşktan Öte Dertler…

İnsanoğlunun istila ettiği bu yeryüzü, artık sadece coğrafyaların değil, dertlerin de haritası.

Devamını Oku
14.08.2025
Kendine mahkum, aşka ve suça kör

Var olmak için nefes almak yetmez; insan bir yere ait hissetmek ister, bağ kurmak.

Devamını Oku
07.08.2025
Her yaz aynı alevlere uyanmak kader değil!

Dünyanın nefes almayı unuttuğu yıllar…

Devamını Oku
31.07.2025
LGS ve Eğitimin Hal-i Pürmelali, Siyasi Ahlakın Evrildiği Yer ve Bahçeli’nin Temsil Önerisinin Anlattıkları

Bu yıl LGS’de 500 tam puan alan 719 öğrenciyle rekor kırıldı. Geçtiğimiz yıl bu sayı 352’ydi. Sınav zor; ama başarı fazla…

Devamını Oku
24.07.2025
Speed ve Galata: Sistem Hatası Veriyor - Kulenin Tepesinden Bakınca Görünen; Liyakatsizlik

İstanbul’un siluetine yüzyıllardır tanıklık eden Galata Kulesi…

Devamını Oku
17.07.2025
Dev aynasındaki bireyler ve hakikatin yerine geçenler

Dev aynasındaki bireyler ve hakikatin yerine geçenler

Devamını Oku
10.07.2025
Ütopyanın Maskesi, Distopyanın Gölgesi

Bir hayal ve bir kâbus: Ütopya ve distopya. Genellikle “var olmayan dünyalar” diye tanımlanırlar.

Devamını Oku
03.07.2025
İsrail-İran Savaşı Ekseninde Çivisi Çıkan Dünya

İnsanlığın kolektif aklı çöküyor gibi uzunca bir zamandır...

Devamını Oku
19.06.2025
Görmenin ve anlamanın göreceli olduğu bir dünyada hakikati kim belirler?

Batı felsefesi binlerce yıldır görmeyi yüceltir. Duyular arasında en "akıllı", en "ruha yakın" olan hep görme sayılmıştır. Platon, Timaios’ta, “Görüşümüz gerçekten de bize en büyük yararı sağlamıştır,” der. Çünkü ona göre göz, zihnin kapısıdır; ruhun dışarıyı yokladığı bir uzantı.

Devamını Oku
12.06.2025
Kendi Celladına Aşık Olmak: Gücün Büyüsüne Kapılan Toplumlar

Toplumlar bazen göz göre göre karanlığa yürür. Hatta yürümekle kalmaz, o karanlığa âşık olurlar. Tıpkı bazı bireylerin kendine zarar veren ilişkilerde ısrarla kalması gibi.

Devamını Oku
29.05.2025
Dans Vebası: İnsanlığın Ayaklarıyla Çığlık Atışı

1518 yazı. Strasbourg’un taş sokaklarında bir kadın, Frau Troffea, kimseye aldırmadan dans etmeye başladı. Ne müzik vardı ne şenlik. Zaten yüzünde de neşeye dair tek bir iz yoktu.

Devamını Oku
22.05.2025
İstanbul’u imar adaleti kurtaracak (Değiştirilmesi Gereken Boğaziçi İmar Yasası ve Kentsel Dönüşüm)

İstanbul'u imar adaleti kurtacak (DEĞİŞTİRİLMESİ GEREKEN BOĞAZİÇİ İMAR YASASI VE KENTSEL DÖNÜŞÜM)

Devamını Oku
01.05.2025
Ülkenin Gerçek Beka Sorunu: Umudu Tükenen Toplumlarda Nüfus Kaçınılmaz Olarak Yaşlanır

Ülkenin Gerçek Beka Sorunu: Umudu Tükenen Toplumlarda Nüfus Kaçınılmaz Olarak Yaşlanır

Devamını Oku
24.04.2025
Sadece Ahmet Değil: Bu Ülkede İyilik Konu Edildi, Kötülük Sıradanlaştı

Sadece Ahmet Değil: Bu Ülkede İyilik Konu Edildi, Kötülük Sıradanlaştı

Devamını Oku
17.04.2025
Beyin Göçü Savaşları veya Zekânın Büyük Kaçışı: Türkiye Neden Tutamıyor?

Beyin Göçü Savaşları veya Zekânın Büyük Kaçışı: Türkiye Neden Tutamıyor?

Devamını Oku
20.03.2025
Suriye'de Alevi katliamı; göz ardı edilen kan ve gözyaşı ve diğer yaşananlar

Suriye'de Alevi katliamı; göz ardı edilen kan ve gözyaşı ve diğer yaşananlar

Devamını Oku
13.03.2025
Kritik Trump-Zelenski Zirvesinin Perde Arkası: Güç Oyunları, Bir Kez Daha Kürt Açılımı ve Edip Akbayram’ın Ardından…

Kritik Trump-Zelenski Zirvesinin Perde Arkası: Güç Oyunları, Bir Kez Daha Kürt Açılımı ve Edip Akbayram’ın Ardından…

Devamını Oku
06.03.2025
Boşvermişlik Yangınları: Teğmenlerin İhracından Otel Trajedisine Bir Toplumsal Duyarsızlığın Anatomisi

Boşvermişlik Yangınları: Teğmenlerin İhracından Otel Trajedisine Bir Toplumsal Duyarsızlığın Anatomisi

Devamını Oku
06.02.2025
Toplumun Karanlık Kavşakları: Bir mimarın son durak hikâyesi, trafik çilesi ve asfalt üzerinde insanlık cinneti

Toplumun Karanlık Kavşakları: Bir mimarın son durak hikâyesi, trafik çilesi ve asfalt üzerinde insanlık cinneti

Devamını Oku
26.12.2024
Hakikat yorgunu bir toplum: Beyin çürümesi, haksızlıklar, hukuksuzluklar, adaletsizlikler

Hakikat Yorgunu Bir Toplum: Beyin Çürümesi, Haksızlıklar, Hukuksuzluklar, Adaletsizlikler

Devamını Oku
18.12.2024
Suriye’nin Küllerinden Yükselen Kaos: İnsan Hakları Günü’nde Yeni Haritalar, Yeni Sınavlar

Suriye’nin Küllerinden Yükselen Kaos: İnsan Hakları Günü’nde Yeni Haritalar, Yeni Sınavlar

Devamını Oku
17.12.2024
Suriye’nin küllerinden yükselen kaos: İnsan Hakları Günü’nde yeni haritalar, yeni sınavlar

Suriye’nin küllerinden yükselen kaos: İnsan Hakları Günü’nde yeni haritalar, yeni sınavlar

Devamını Oku
10.12.2024
Machiavelli'nin Gölgesinde Modern Siyasetin Zalim Oyunları; Türkiye’den Suriye’ye

Machiavelli'nin Gölgesinde Modern Siyasetin Zalim Oyunları; Türkiye’den Suriye’ye

Devamını Oku
04.12.2024
Öncesi ve sonrasıyla Kılıçdaroğlu’nun tarihi savunması

Öncesi ve sonrasıyla Kılıçdaroğlu’nun tarihi savunması

Devamını Oku
26.11.2024
Yalnız değilsiniz: Dost uzanan eller uzak olmasın…

Yalnız değilsiniz: Dost uzanan eller uzak olmasın…

Devamını Oku
20.11.2024
Mülksüz yeni nesil ve İzmir, Selçuk’ta mülksüzlük içinde kaybolan 5 minik can

Mülksüz yeni nesil ve İzmir, Selçuk’ta mülksüzlük içinde kaybolan 5 minik can

Devamını Oku
14.11.2024
Yenidoğan Çetesi ve MHP Genel Başkanı Bahçeli Öcalan'a umut hakkı istedi

Yenidoğan Çetesi ve MHP Genel Başkanı Bahçeli Öcalan'a umut hakkı istedi

Devamını Oku
23.10.2024