Kasım Üzerine: Dökülmenin ve Hatırlamanın Zamanı
Sadık Çelik
Son Köşe Yazıları

Kasım Üzerine: Dökülmenin ve Hatırlamanın Zamanı

20.11.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Kasım, takvimin yalnız ayı. Rüzgâr, yaprağı dalından ayırırken aslında bize hatırlatır: Her kopuş, bir devam etme biçimidir.

Doğanın döngüsünde bir teslimiyet gibi görünen şey, aslında hazırlığın en dingin halidir. Çünkü yaprak düşerken ağaç ölmez; dinlenmeye ve yeniden doğmaya hazırlanır.

İnsanın sonbaharı da böyledir aslında. Dışarıdaki serinlik, içerideki kırılganlığı çağırır. Günler kısaldıkça, insan kendi içine doğru uzar; gürültüler azalır, gerçeklerle yüzleşmek kolaylaşır. Bazı düşüncelerin dökülmesi gerekir, bazı alışkanlıkların eskidiğini kabul etmek… Gençliğin aceleciliği hafifler, yüklerin anlamı değişir, zamanın azaldığını değil, değerinin arttığını fark eder insan. Kimi bağlar çözülür, kimi yüzler uzaklaşır, kimi sözler tamamlanır. Hayat, tıpkı mevsimler gibi, bir miktar eksilerek öğretir; insan kendi ömrünün döngüsünü de sessiz bir kabullenişle taşır artık. 

Bu yüzden her Kasım, hem bir eksilme hem de bir derinleşme mevsimidir.

Cumhuriyet’in ilk günlerinden bugüne, Kasım hep bir hatırlama ayı olmuştur. Zamanın ağacı her yıl Kasım’da bir yaprağını bırakır toprağa. O yaprakların en ağırıdır Mustafa Kemal’in düşüşü. 10 Kasım, sadece bir vedanın tarihi değildir; bir milletin belleğinde yankılanan sessiz bir duruştur. Her yıl aynı saatte duran o an, aslında hâlâ sürmekte olan bir muhasebenin, hiç bitmeyen bir sorunun sesidir: “O ideallerin neresindeyiz?”

Atatürk, bir devri başlatan adamdır. Ölümü ise bize hiç bitmeyen o varoluşu hatırlatır. Düşüncesinde, inadında, kurduğu cumhuriyetin damarlarında sürüp giden o varoluşu…

Kasım’da Atatürk’ün ardından, diğer gidişler gelir akla sessizce. Sessizlik yayılır, başka adların, başka hikayelerin, başka izlerin içine.

Orhan Veli’nin dizelerinde esen o hafif rüzgâr, İstanbul’un sesine karışan bir çıngırak gibi sustu ansızın bir Kasım günü, örneğin. Veya Yahya Kemal’in “sessiz gemi”ye bindiği o soğuk gün…

Melih Cevdet Anday’ın, Ümit Yaşar’ın sözcükleri de bir akşamüstü ışığında soldu ve hüzünle dolan sonbahar rüzgârına karıştı. Sevgi Soysal, bir toplumun kadınlarına umutla bakarken gözlerini yumdu başka bir Kasım günü.

Bülent Ecevit’in “Ne ezen ne ezilen…” diyerek kurmaya çalıştığı dünya da Kasım’da kapanan bir sayfa gibidir…

Ahmet Kaya’nın sesi ise hâlâ sürgün bir rüzgâr gibi, tarifsiz acılar gibi dolaşır sokaklarımızda. Onun gidişi de Kasım’ın karanlık günlerine denk düşer.

Her biri Kasım’da gitmiş, bir Kasım yaprağı gibi toprağa düşmüş ama anlamı toprağın altında kök salmış insanlar… Daha niceleri. Kasım, takvimin en ağır yükünü taşır. Belki de hüznü, biraz da bu kayıplardan gelir.

Kasım sabahlarının kararsız soğuğunda bu sessiz kayıplar insana hatırlatır: Bazı gidişler bitiş değil, zamanın içine kazınmış varoluşlardır. İnsanın bedeni toprağa karışsa da, düşüncenin mevsimi hiç bitmez.

Çünkü her Kasım açan kasımpatı çiçeği başka hiçbir çiçeğe benzemez. Soğuğa inat açar, yasın ortasında direnç taşır. Kayıpların sessizliğine bırakılan o beyaz, pembe, mor çiçekler, hem bir vedanın hem bir hatırlayışın sembolüdür. Toprağa düşenleri unutturmamak için açan…

***

Bugün ülkece ve dünyaca bir “Kasım”dayız belki de. Umutlarımız eksiliyor, güven azalıyor, dayanışma yerine yorgun bir kabulleniş yayılıyor. Sokakta, pazarda, iş yerinde insanlar artık yalnızca geçinmeye değil, hayatta kalmaya çalışıyor. Gençler, bir valiz ve bir biletle umutlarını başka topraklara taşıyor; bu ülkeye de, kendi kaderine de kırgın gidiyor. Halk, emeğinin karşılığını alamıyor; alın teriyle ısınması gereken evler, fatura endişesiyle soğuyor. Bir otel yangınında ihmal yüzünden yitip giden aileler, bir madende alınmayan önlemlerle göçen hayatlar, adaletin yerini, vicdanın bile sorguladığı bir sessizliğe bırakıyor. Birkaç lokmanın, birkaç ihmalkâr elin arasında kaybolan aileler, canlar… Yine denetlenmeyen, yine açıklanamayan, yine geçiştirilen acılar. 

Sistemin çarkı dönsün diye liyakat eziliyor, iş bilmeyenler yükseliyor, bileni ise susturuyorlar.

Dünyada ise zulüm, ekranlardan taşarak evlerimize girmeye devam ediyor son sürat. Açlık, vahşet, sürgün… 

Tüm bu gürültünün ortasında insan sessizce küçülüyor. Hayatın kendisi değil, ona katlanma biçimi normalleşiyor.

***

Yine de insanın en eski alışkanlığı hayattır.

Her düşen yaprak, insanın da zamanla bırakmayı öğrendiği bir ağırlığın sessizce salınışıdır aslında. Ağaç, kendi yükünü bırakarak güçlenir. İnsan da öyle. Bazen ilerlemek için değil, yeniden toparlanmak için durur. Rüzgârın uğultusu, bir şeylerin bittiğini değil, bir şeylerin biçim değiştirdiğini fısıldar. Kasım bize tam da bunu öğretir: Var olmanın yolu, kaybetmeyi göze almaktan geçer.

Albert Camus’nun dediği gibi, “Kışın ortasında, içimde yenilmez bir yaz buldum.”

Çünkü dünya her zamankinden daha karanlık görünse de, insanın yeniden başlama gücü hala taze, hala canlıdır. 

Bizi ayakta tutan şey, karanlığı değil, içimizde kalan o küçük ışığı sahiplenme cesaretimiz olacaktır. 

Yazarın Son Yazıları

Bu ülke gerçekten kimin?

Bu ülke, gerçekten hepimizin mi?

Devamını Oku
11.12.2025
Kötülüğün yeni yurdu

Psikoloji, hukuk, dinler ve gündelik ahlakın ortak ezberinde kötülük, bireyin içindeki karanlıkla açıklanır.

Devamını Oku
04.12.2025
Kasım Üzerine: Dökülmenin ve Hatırlamanın Zamanı

Kasım, takvimin yalnız ayı.

Devamını Oku
20.11.2025
Sadakat Çağında Muhalif Kalmak

Bir toplumun neye güven duyar? Akla mı, yoksa itaate mi?

Devamını Oku
13.11.2025
Bir Tapınağın Hikâyesi: Mekânlar Değişiyor, İnsan Hep Aynı Savaşın İçinde

Denizden 150 metre yukarıda, Akropolis’in kayalık tepesinde yükselen sütunlar…

Devamını Oku
06.11.2025
Cumhuriyetin aynasında bugün

Türkiye’de uzun zamandır yeni bir fikir doğmuyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Bir ahlak meselesi… Temiz eller, kirli zihinler

Ahlak; herkesin ağzında dolaşan fakat kimsenin pek de hayatına almadığı kelime.

Devamını Oku
24.10.2025
Bir Mahpusluk Halidir Bu Memleket

Bir ülkeyi anlamak için hapishanelerine, yani adaletin son durağına bakabilirsiniz.

Devamını Oku
16.10.2025
Öfkenin İkliminde Yaşamak: Adaletin Suskun, Zorbanın Gür Olduğu Bir Ülke

Toplum adeta bir gerilim teline dönmüş durumda; dokunan yanıyor, çekilen tınlıyor, kimse sesin kime ait olduğunu ayırt edemiyor.

Devamını Oku
10.10.2025
Gücün yakıcılığı, çekiciliği ve kontrol edilebilirliğinin önemi

Güç, insanlık tarihinin en eski büyüsüdür: Çekici olduğu kadar sınayıcıdır da insana kendini tanrı sanma yanılsaması verir...

Devamını Oku
02.10.2025
Kayıp Meslekler, Kırık Hayatlar

İnsan yalnızca yaşayan, tüketen bir beden değildir; aynı zamanda anlam üreten, topluma katkı sunan bir varlıktır.

Devamını Oku
25.09.2025
Manşetlerin Gölgesinde “Hayat”

Her gün televizyonda, gazetelerde, sosyal medyada büyük sözler, manşetler, olağanüstü gelişmeler, son dakika olaylar…

Devamını Oku
18.09.2025
Eylül Manzarası: Eşitsizlikten Umuda Eğitim

“Çok çalışırsan her şeyi başarırsın”.

Devamını Oku
04.09.2025
Tarım, Toplum ve Gelecek: Bir Yeniden Kuruluş Çağrısı

Tarım, Toplum ve Gelecek: Bir Yeniden Kuruluş Çağrısı

Devamını Oku
21.08.2025
Aşktan Öte Dertler…

İnsanoğlunun istila ettiği bu yeryüzü, artık sadece coğrafyaların değil, dertlerin de haritası.

Devamını Oku
14.08.2025
Kendine mahkum, aşka ve suça kör

Var olmak için nefes almak yetmez; insan bir yere ait hissetmek ister, bağ kurmak.

Devamını Oku
07.08.2025
Her yaz aynı alevlere uyanmak kader değil!

Dünyanın nefes almayı unuttuğu yıllar…

Devamını Oku
31.07.2025
LGS ve Eğitimin Hal-i Pürmelali, Siyasi Ahlakın Evrildiği Yer ve Bahçeli’nin Temsil Önerisinin Anlattıkları

Bu yıl LGS’de 500 tam puan alan 719 öğrenciyle rekor kırıldı. Geçtiğimiz yıl bu sayı 352’ydi. Sınav zor; ama başarı fazla…

Devamını Oku
24.07.2025
Speed ve Galata: Sistem Hatası Veriyor - Kulenin Tepesinden Bakınca Görünen; Liyakatsizlik

İstanbul’un siluetine yüzyıllardır tanıklık eden Galata Kulesi…

Devamını Oku
17.07.2025
Dev aynasındaki bireyler ve hakikatin yerine geçenler

Dev aynasındaki bireyler ve hakikatin yerine geçenler

Devamını Oku
10.07.2025
Ütopyanın Maskesi, Distopyanın Gölgesi

Bir hayal ve bir kâbus: Ütopya ve distopya. Genellikle “var olmayan dünyalar” diye tanımlanırlar.

Devamını Oku
03.07.2025
İsrail-İran Savaşı Ekseninde Çivisi Çıkan Dünya

İnsanlığın kolektif aklı çöküyor gibi uzunca bir zamandır...

Devamını Oku
19.06.2025
Görmenin ve anlamanın göreceli olduğu bir dünyada hakikati kim belirler?

Batı felsefesi binlerce yıldır görmeyi yüceltir. Duyular arasında en "akıllı", en "ruha yakın" olan hep görme sayılmıştır. Platon, Timaios’ta, “Görüşümüz gerçekten de bize en büyük yararı sağlamıştır,” der. Çünkü ona göre göz, zihnin kapısıdır; ruhun dışarıyı yokladığı bir uzantı.

Devamını Oku
12.06.2025
Kendi Celladına Aşık Olmak: Gücün Büyüsüne Kapılan Toplumlar

Toplumlar bazen göz göre göre karanlığa yürür. Hatta yürümekle kalmaz, o karanlığa âşık olurlar. Tıpkı bazı bireylerin kendine zarar veren ilişkilerde ısrarla kalması gibi.

Devamını Oku
29.05.2025
Dans Vebası: İnsanlığın Ayaklarıyla Çığlık Atışı

1518 yazı. Strasbourg’un taş sokaklarında bir kadın, Frau Troffea, kimseye aldırmadan dans etmeye başladı. Ne müzik vardı ne şenlik. Zaten yüzünde de neşeye dair tek bir iz yoktu.

Devamını Oku
22.05.2025
İstanbul’u imar adaleti kurtaracak (Değiştirilmesi Gereken Boğaziçi İmar Yasası ve Kentsel Dönüşüm)

İstanbul'u imar adaleti kurtacak (DEĞİŞTİRİLMESİ GEREKEN BOĞAZİÇİ İMAR YASASI VE KENTSEL DÖNÜŞÜM)

Devamını Oku
01.05.2025
Ülkenin Gerçek Beka Sorunu: Umudu Tükenen Toplumlarda Nüfus Kaçınılmaz Olarak Yaşlanır

Ülkenin Gerçek Beka Sorunu: Umudu Tükenen Toplumlarda Nüfus Kaçınılmaz Olarak Yaşlanır

Devamını Oku
24.04.2025
Sadece Ahmet Değil: Bu Ülkede İyilik Konu Edildi, Kötülük Sıradanlaştı

Sadece Ahmet Değil: Bu Ülkede İyilik Konu Edildi, Kötülük Sıradanlaştı

Devamını Oku
17.04.2025
Beyin Göçü Savaşları veya Zekânın Büyük Kaçışı: Türkiye Neden Tutamıyor?

Beyin Göçü Savaşları veya Zekânın Büyük Kaçışı: Türkiye Neden Tutamıyor?

Devamını Oku
20.03.2025
Suriye'de Alevi katliamı; göz ardı edilen kan ve gözyaşı ve diğer yaşananlar

Suriye'de Alevi katliamı; göz ardı edilen kan ve gözyaşı ve diğer yaşananlar

Devamını Oku
13.03.2025
Kritik Trump-Zelenski Zirvesinin Perde Arkası: Güç Oyunları, Bir Kez Daha Kürt Açılımı ve Edip Akbayram’ın Ardından…

Kritik Trump-Zelenski Zirvesinin Perde Arkası: Güç Oyunları, Bir Kez Daha Kürt Açılımı ve Edip Akbayram’ın Ardından…

Devamını Oku
06.03.2025
Boşvermişlik Yangınları: Teğmenlerin İhracından Otel Trajedisine Bir Toplumsal Duyarsızlığın Anatomisi

Boşvermişlik Yangınları: Teğmenlerin İhracından Otel Trajedisine Bir Toplumsal Duyarsızlığın Anatomisi

Devamını Oku
06.02.2025
Toplumun Karanlık Kavşakları: Bir mimarın son durak hikâyesi, trafik çilesi ve asfalt üzerinde insanlık cinneti

Toplumun Karanlık Kavşakları: Bir mimarın son durak hikâyesi, trafik çilesi ve asfalt üzerinde insanlık cinneti

Devamını Oku
26.12.2024
Hakikat yorgunu bir toplum: Beyin çürümesi, haksızlıklar, hukuksuzluklar, adaletsizlikler

Hakikat Yorgunu Bir Toplum: Beyin Çürümesi, Haksızlıklar, Hukuksuzluklar, Adaletsizlikler

Devamını Oku
18.12.2024
Suriye’nin Küllerinden Yükselen Kaos: İnsan Hakları Günü’nde Yeni Haritalar, Yeni Sınavlar

Suriye’nin Küllerinden Yükselen Kaos: İnsan Hakları Günü’nde Yeni Haritalar, Yeni Sınavlar

Devamını Oku
17.12.2024
Suriye’nin küllerinden yükselen kaos: İnsan Hakları Günü’nde yeni haritalar, yeni sınavlar

Suriye’nin küllerinden yükselen kaos: İnsan Hakları Günü’nde yeni haritalar, yeni sınavlar

Devamını Oku
10.12.2024
Machiavelli'nin Gölgesinde Modern Siyasetin Zalim Oyunları; Türkiye’den Suriye’ye

Machiavelli'nin Gölgesinde Modern Siyasetin Zalim Oyunları; Türkiye’den Suriye’ye

Devamını Oku
04.12.2024
Öncesi ve sonrasıyla Kılıçdaroğlu’nun tarihi savunması

Öncesi ve sonrasıyla Kılıçdaroğlu’nun tarihi savunması

Devamını Oku
26.11.2024
Yalnız değilsiniz: Dost uzanan eller uzak olmasın…

Yalnız değilsiniz: Dost uzanan eller uzak olmasın…

Devamını Oku
20.11.2024
Mülksüz yeni nesil ve İzmir, Selçuk’ta mülksüzlük içinde kaybolan 5 minik can

Mülksüz yeni nesil ve İzmir, Selçuk’ta mülksüzlük içinde kaybolan 5 minik can

Devamını Oku
14.11.2024