Karşıdevrimin kanlı dişi

27 Nisan 2019 Cumartesi

Karşıdevrim, Cumhuriyet devriminden yana olanların yaklaşık yüz yıldır canlarını yakıyor.
Uygarlık ve aydınlanma karşısına dikilen feodal ve gerici yapının iktidarı yitirme tehlikesi gördüğünde kullandığı tek silah ortada:
Şiddet!
Demokratik devleti kuran ve halk egemenliğine geçen parti CHP, tarihsel süreç içinde hep bu silahla karşı karşıya gelmiştir..
Demokrat Parti diktatoryasının sallandığı günlerde, Kurtuluş Savaşı kahramanı İsmet İnönü’nün Uşak’ta, Himmetdede’de, İstanbul Topkapı’da canına kastedilmiştir. Hatta DP, bu saldırılarda, devlet gücünü, polisi, askeri kullanmaktan çekinmemiştir.
Benzer olaylar, 1970’li yıllarda bugünkü “Cumhur İttifakı”na benzer “Milliyetçi Cephe” adı altında örgütlenen “AP-MHP-MSP” koalisyonu karşısında CHP önemli bir atağa geçince bu kez Bülent Ecevit’e yönelik, Gerede’de, Niksar’da saldırılar gerçekleşmiş, İzmir Çiğli’de suikast girişiminde bulunulmuştur.
Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelen kaba öfke ve şiddetin, 31 Mart seçimlerinde CHP’nin yükselişine denk gelmesi de bir rastlantı değildir.
Karşıdevrimin “kanlı dişi” bir kez daha gözükmüştür.
Türk aydınlanması, evrensel açıdan bakıldığında emekleme dönemindedir:
Batı’nın yüzyıllar süren acılı bir evrim süreciyle vardığı noktaya biz; Atatürk gibi parlayan bir güneşin yaktığı ve topu topu 15 yılda mayalanabilmiş Cumhuriyet devrimi sayesinde ulaşabilmişizdir.
Çıkarları için neredeyse yontulmamış taş devrinde kalmakta ısrarcı bir kadronun yönlendirdiği, ümmilikten ve ümmet olmaktan medet uman yıkıcı kuru kalabalıklardan sıyrılarak uygar topluma ulaşmak pek kolay olmuyor.
21. yüzyılda neanterdal adama rastlanır mı hiç?
Batı ülkelerinde ancak fosillerini bulursunuz. Bizde canlısı hayatta ve çağlara yumruk atıyor hâlâ.

Böyle devlet adamı olur mu?
Arkadaşlar” diyor, bakan yapılmış eski Genelkurmay Başkanı, “mesajı verdiniz.
Arkadaşlar” diye seslendiklerinin verdiği mesaj neymiş?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yumruklanmış, az kaldı linç ediliyormuş…
Mesaj deyince, aklımıza yakın geçmiş geldi:
Kılıçdaroğlu’na mesaj verildiğini söyleyen bakanın göğsüne, casusluk cemaatinin kurguları ile silah arkadaşlarının cezaevlerinde çürütüldüğü günlerde ABD’de “liyakat nişanı” takıldığı biliniyor. Casusluk cemaatinin adamlarınca kuşatılmış bir karargâhta Genelkurmay Başkanlığı yaptığı ve bir gece, onlar tarafından makam masasında esir alındığı da biliniyor.
Esir mi alındığı, kendi rızası ile teslim mi olduğu, yoksa onlarla pazarlık mı ettiği konusunda ciddi bir soruşturma geçirmediğinin medyada tartışıldığı da meydanda…
Diyelim ki teslim oldu ya da esir alındı. Kendi karargâhında teslim olan ya da esir alınan bir Genelkurmay Başkanı, bir demokratik ülkede Milli Savunma Bakanı yapılır mı? Ya da başka bir deyişle, yurdu saldırganlardan koruyacak ordunun başına atanır mı?
Başta CHP yetkilileri olmak üzere Çubuk’ta yaptığı konuşmadan dolayı eski Genelkurmay Başkanı “Böyle devlet adamı olur mu?” diye eleştiriliyor.
Soruyorum size arkadaşlar:
Olur mu?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aman, Beni Bırakma... 23 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları