Saray’ın şahin takımından Mehmet Uçum, “Türkiye’nin bekası olan Cumhur İttifakı ile oynamayın, tutmaz” diyor. Cumhur İttifakı milliymiş, dahası kurucu ittifakmış.
Kurucu ittifak...
Çok iddialı bir laf: 1923 Devrimi yıkılmış, Saray ve saz arkadaşları yeniden cumhuriyet kuruyorlar! Ağızlarına pelesenk ettikleri “Yeni Türkiye yüzyılı” dediklerini oturtuyorlar yani.
Bu cumhuriyette yurttaşlık yok. Ümmet var. Daha geçenlerde PKK’nin dağdaki adamı Cemil Bayık da söyledi zaten:
“Ümmet anlayışı Kürtlerle Türklerin birliğini sağlamıştır.”
Tarikatlarla kol kola ortaçağa döneceğiz, birlik sağlayacağız, mutlu mesut yaşayacağız.
Kurulduğunu sandıkları cumhuriyette ulus da yok, etnik kimlikler var. Buna da İmralı’daki ortak “önder”leri bir tanım buldu:
“Demokratik entegrasyon.”
Neymiş bu? DEM Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan açıklık getirdi:
“Demokratik entegrasyon kavramı özce birbirine alışma, birbirine sahip çıkma, birbirine uyumdur. Sen Kürt olarak, o Türk olarak, diğeri Süryani olarak, Alevi olarak hep birlikte demokratik cumhuriyetin eşit yurttaşları olarak yaşayalım der.”
Sanki Anadolu’da yüzyıllardır birbirine alışma, birbirine sahip çıkma, birbirine uyum yokmuş gibi. “Demokratik” diye niteledikleri ayrıştırıcı, uyumsuzlaştırıcı entegrasyonun “kuruculuğu”nu kim yapacak?
Eşitliğin ta kendisi olan yurttaşlığın ana çatısı Cumhuriyete yıllarca Türkİslam sentezini dayatanlarla, ülkeyi kardeş kavgasına sürükleyip on binlerce yurttaşın ölümüne neden olanlar. Demokrasinin beşiği laik, demokratik Cumhuriyeti sultanlığa dönüştürmek isteyenlerle, demokratik savaşım verenleri içeriye atılsınlar diye Saray’a ihbar ve şikâyet edenler.
Saray şahini Mehmet Uçum’un bir iddiası daha var: Cumhur İttifakı’nın bağımsızlıkçı ve antiemperyalist olduğunu da ileri sürüyor.
PKK’sinden SDG’sine sömürgenlerin emri altına girmiş örgütlerle, ABD’den meşruiyet alanların “kurucu” kabul edildiği bir yapı kesinlikle bağımsız Cumhuriyet olamaz.
Olsa olsa manda olur.

ÇATLAK DERİNLEŞİYOR
MHP lideri Devlet Bahçeli’ye göre, ittifakta çatlak yok.
Meclis koridorlarını hiç gezmiyor, ittifakın iki yakasındaki milletvekillerinin söylediklerine kulak vermiyor olmalı.
Oysa çatlak derinleşiyor, uyuşmazlıklar pekişiyor, tepkiler çetinleşiyor.
Saray yandaşı Yeni Şafak gazetesi, bir ankete dayanarak ana başlığını “Komisyon İmralı’ya gitmesin” diye atıyor. Ardından MHP’nin yayın organı Türkgün’den “Derdiniz ne sizin?” karşılığı geliyor.
İttifak ortakları arasında bir gölge boksu sürüyor ancak çıkar ne olursa olsun onları birlikte tutuyor.
İktidarlarının ömrünü uzatmak için tek çareleri kaldı: CHP’ye vurmak, muhalifleri aileleriyle birlikte soruşturmak, gazetecileri baskı altında tutmak, Türkiye’yi toptan cezaevine çevirmek.
TREN İSTASYONDA DURDU
2007 Eylül ayında yayın yaşamına başlayan yazın dergisi “Sincan İstasyonu” ne yazık ki son sayısını yayımladı.
Derginin yayıncısı, emekçisi şair-yazar Abdülkadir Budak; geride yazınımız konusunda araştırma yapacaklar için 140 sayılık varsıl bir belgelik bıraktı.
Budak’ın ifadesiyle; yazan, üreten insanların fark edildiği, değerlendirildiği, yazın dünyasına eleştirel bakışlar yönelten, durgun suya taş atan bir dergi oldu Sincan İstasyonu.
“Yoruldum” dedi Abdülkadir Budak, kısaca. Tek başına sırtlanmıştı dergiyi. Yükü ağırdı ve çok saygıdeğer bir işlev üstlenmişti. Katarı aldı, sağ salim son istasyona getirdi.
Budak’a bu ülkenin şiiri ve yazınının içten bir teşekkür borcu var.
Ellerine, aklına sağlık.