ABD ve Trump’ın iç cephe stratejisi - NEJAT ESLEN
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

ABD ve Trump’ın iç cephe stratejisi - NEJAT ESLEN

19.11.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Yeni ABD Başkanı Donald Trump, Amerika’nın küreselci bir azınlık tarafından kontrol edildiğine inanan ve kendilerini Amerika’nın gerçek sahipleri olarak gören beyaz Anglosaksonların temsilcisidir. “Önce Amerika”, “Amerika’yı yeniden büyük yapacağım”, “Savaşlara son vereceğim” sloganları ile ünlü olan ve içe kapanma (izolasyon) yanlısı olarak bilinen Trump yönetiminin uygulayacağı küresel jeostrateji hakkında farklı yorumlar yapılmaktadır.

Trump yönetiminin uygulayacağı strateji hakkında güvenilir bilgiye sahip olmak için bu yönetimin açıklayacağı Trump dönemi ABD ulusal güvenlik stratejisini beklemek ve Amerikan istihbarat ağının, Pentagon’un ve diğer derin yapıların bu strateji belgesini nasıl etkileyeceğini görmek gerekir.

Trump’ın tercih ettiği içe kapanma (izolasyon) bir başka ifade ile iç cepheyi güçlendirme jeopolitik bir yöntemdir. İçe kapanma yöntemi ittifaklardan, taahhütlerden, masraflı savaşlardan uzak durmak, başka ülkelerin iç işlerine karışmamak, angajmanlardan kaçınmak, iç sorunlara yoğunlaşmak, mevcut kaynakları daha çok iç sorunları çözümlemek ve refahı geliştirmek amacı ile kullanmak anlamına gelmektedir. Küreselleşmiş dünyada mutlak içe kapanma mümkün değildir.

Trump, küresel güç mücadelesinin sürdüğü ve ABD’nin küresel liderliğinin tehlikeye girdiği süreçte yeniden başkan seçilmiştir. Küreselcilerin egemen olduğu süreçte, ABD’nin jeopolitik amacı, küresel liderliğini korumak ve kurallara dayalı düzenin kendi çıkarlarına uygun kurallarını kullanarak mevcut düzeni sürdürmekti. Bu mümkün olamaz ise ABD, küresel jeopolitikteki değişimi dikkate alarak bu düzeni kendi çıkarlarına uygun şekilde ve kendi liderliğinde yeniden düzenlemek isteyecekti.

Amerika’nın kurucu değerlerini, güvenliğini ve refahını önceleyen korumacı ekonomik sistemi ve zayıf ittifak ilişkilerini esas alan Trump’ın, Amerikan jeopolitiğinin bu amacını bütünü ile terk edemeyeceğini zaman gösterecektir. Trump yönetimi de küresel liderlik çabasından, açık denizlerin kontrolünden ve Çin’e karşı angajman ve çevreleme yöntemlerini uygulamaktan vazgeçmeyecektir.

ABD’NİN İÇ CEPHE SORUNLARI

Trump’ın arzu ettiği güçlü Amerika ancak istikrarlı iç cephe, güçlü ekonomi, üstün üretim kapasitesi ile mümkün olabilir. Oysa ABD, iç cephesi sorunlu bir ülkedir.

Zbigniew Brzezinski, 12 yıl önce yayımlanan “Stratejik Vizyon, Amerika ve Küresel Güç Buhranı” adlı kitabında; Amerika’nın biriken ve nihayetinde sürdürülemez hale gelen ulusal borçlarını, riskli finansal sistemini, giderek artan gelir eşitsizliği ile durgunlaşan sosyal hareketliliği, eskiyen ulusal altyapıyı, Amerika’nın dünya hakkında son derece cahil bir halka sahip olmasını, Amerika’nın tıkanmış ve son derece hizipçi siyasi sistemini ABD’nin iç cephe sorunları olarak yazmıştı.

Brzezinski’nin yazdıklarından sonra geçen 12 yıl içinde sorunlar büyümüş, yeni sorunlar ortaya çıkmıştır. Trump yeniden başkan seçildiğinde, ABD’nin borcu 1.326 trilyon, dış ticaret açığı 1.125 trilyon, Çin ile ticaret açığı ise 284 milyar dolardı. Aynı tarihte bu ülkede 44 milyon insan yoksulluk şartlarında, 27 milyon insan sağlık sigortası olmadan yaşarken evsizlerin sayısı ise 619 bin idi. Yine aynı tarihte Amerika’da yaşayan dolar milyoneri sayısı ise yaklaşık 24 milyon kişiydi.

Brzezinski’nin de 12 yıl önce ifade ettiği gibi ABD’de varlık ve gelir dağılımındaki adaletsizlik bu ülkenin en ciddi iç cephe sorunlarından birisini oluşturmaktadır. Statista’ya göre, 2024’ün ilk çeyreğinde, Amerikan halkının tepedeki yüzde 10’luk kesimi, toplam varlığının yaklaşık dörtte üçüne, alttaki yüzde 50’lik kesim ise toplam varlığın sadece yüzde 2 buçuğuna sahipti.

Ayrıca, Amerika’da sınır güvenliğinin yetersizliği nedeni ile artan göçler ciddi iç güvenlik sorunu oluşturmakta, ülke içinde sosyal kutuplaşma giderek artmakta, savunma harcamaları 1 trilyon dolara yaklaşmaktadır.

Yaklaşık 29 trilyon değerinde gayrisafi hasılası ile ABD hâlâ dünyanın en büyük ekonomisinin sahibidir. Ancak Statista’ya göre imalat sektörünün ABD üretimindeki payı sadece yaklaşık yüzde 10 iken dünyanın ikinci büyük ekonomisine sahip Çin’in üretiminde bu oran yüzde 30’un üstündedir. Ayrıca Amerikan sanayi üretiminin küresel üretime katkısı giderek azalmaktadır.

AVRUPA’DA TRUMP PANİĞİ

ABD’nin güçlü olması, Çin ile rekabette başarılı olmasına, Çin ile rekabette başarılı olması ise ABD’nin iç cephesinin güçlü olmasına bağlıdır. Bu gerçek, Trump’ın içe kapanma yöntemini uygulamasını zora sokabilecektir. Trump’ın işi zordur. Çünkü ABD’nin Çin ile rekabette başarılı olması için Çin’den daha fazla, daha kaliteli ve daha ucuza üretip daha geniş pazarlara ulaştırması gerekir ki bu artık hiç de kolay değildir.

Trump’ın yeniden seçilmesi ile birlikte Avrupa cephesinde panik başlamıştır. Çünkü Trump, müstakil jeopolitik kimliği ve vizyonu olmayan ve bu nedenle de jeopolitik aktör olmayı beceremeyen Avrupa’nın kendi güvenlik yapısını kurması gerektiğine inanmaktadır. Küreselci Biden yönetimi döneminde, ABD’nin dayatması ile Rusya’yı öncelikli tehdit olarak kabullenen ve bunun bedelini ödeyen Avrupalılar, Atlantik yapısının karşılıklı yeni bir sürece girmesi ile birlikte kendi güvenlik sistemini kurmak ve savunma harcamalarını artırmak zorunda kalacaktır. Trump döneminde Ukrayna savaşının ömrü kısalacaktır. NATO’nun önemi giderek azalırken AB Trump’ın ticaret savaşının hedefi olabilecektir. Kendi güvenlik yapısını kurma çabasındaki Avrupa için Türkiye’nin değeri ve önemi artacaktır.

Trump döneminde Ortadoğu’da kaos devam ederken ABD’nin destekleyeceği İsrail’in bölgesel çıkarları ile Türkiye’nin güvenlik çıkarları çatışacak; İran, İsrail’in öncelikli hedefini oluşturacaktır.

Trump’ın gayretleri ve uygulayacağı stratejik yöntem, Amerika’nın başarısının garantisi olamayacaktır. Dünyadaki ve Ortadoğu’daki kaos, yeni küresel jeopolitik dengeler kuruluncaya kadar devam edecektir.

NEJAT ESLEN

EMEKLİ TUĞGENERAL

Yazarın Son Yazıları

Devlet ve kalkınma Okan Toygar’ın - Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025