Trump’ın göreve geldiği Ocak 2025’ten bu yana dünyada olanlar bu başlığı hak ediyor.
TUTARSIZ YÖNETİCİLER
Tutarsızlığı ABD’de bile tartışılan Trump, içeride sıkıştıkça, “dostu” Erdoğan gibi, basının, Demokrat Parti’ye oy veren eyaletlerin belediyelerinin üzerine gidiyor. Dışarıda ise kör topal da olsa yürüyen dünya siyasi, ekonomik ve güvenlik düzenini sarsıyor. ABD’nin güç yitirmesinin mi bilemem ama galiba kendisinin iktidarı kaybetme korkusu onu bir dünya savaşını bile göze alacak hale getirmiş görünüyor. İran’dan, Venezüella’ya; AB’den Çin’e kadar herkese gözdağı vermeye çalışıyor. Savunma Bakanlığı’nı, Savaş Bakanlığı’na çeviriyor.
Fransa’da Macron, İtalya’da Meloni, Macaristan’da Orban, tabii Zelenski, İsrail’de, sırtını Trump’a dayamış Netanyahu ve Türkiye’de Erdoğan, adeta Trump’la yarış halinde. Onları gören “dövüşçü” ve “kadın istismarcısı” McGregor’un, İrlanda Cumhurbaşkanlığı’na adaylığı düşünmesi normal!
ATEŞLE OYNUYORLAR
Ukrayna savaşını bitirmeye (!) gelen Trump, Ukrayna’nın değerli madenlerine el koydu. Zelenski’ye, ülkesinin bazı topraklarını Rusya’ya bırakmasını salık vererek Putin ile kucaklaştı! Ukrayna savaşını ABD’nin kışkırttığını unutup, yalnız bıraktığı AB’ye bir de ticaret savaşı açtı. NATO’yu, müttefikler nezdinde bile sorgulanır hale getirdi. ABD’nin güvenilmez bir müttefik olduğunu kanıtladı. Ortadoğu’yu kaosun içine attı. Suriye’yi Lüblanlaştırıp İran’ı Şanghay İşbirliği Örgütü’ne (ŞİÖ), BRICS’e, Rusya ile Çin’e itti.
“Büyük Kürdistan”, SDG’yi uzlaşmazlığa teşvik ederek Suriye’de istikrarlı bir devlet kurulmasını engelleyen, önünde sonunda Türkiye ile İsrail’i hatta ABD’yi karşı karşıya getirerek bölge barışını tehdit edecek bir proje.
Avrupa’da Ukrayna savaşının yarattığı kaos, Bosna Hersek ve Kosova’da, Batı Balkanlar’ın kırılgan istikrarını bozabilecek kıpırdanmalara yol açarken; ABD’nin Zengezur Koridoru’na “el koyması”, Kafkaslar’da Rusya-ABD ve ABD-Çin arasında, İran ve Türkiye’yi de etkileyebilecek bir rekabeti tetiklemeye aday görünüyor.
DÜŞMANLARINI BİRLEŞTİRMEK
ABD’nin, Çin’i “hasım” gördüğü, sağır sultanın bile malumu. Önce Rusya’yı halledip sonra Çin ile kozlarını paylaşmayı planladığı da. Ancak Trump’ın bugüne kadar attığı her adım, Rusya ile Çin’i giderek birbirine yaklaştırdı.
Bu koşullarda, Çin’in Tianjin kentinde yapılan ŞİÖ Zirve’si, Tianenmen Meydanı’ndaki gövde gösterisi, Çin’in ABD’nin karşısına çıkmaya hazırlandığını gösteriyor. Tarife uygulamalarıyla Hindistan’ı Çin’e yaklaştıran; Cinping ile Putin ve Modi yakınlığını teşvik eden ABD politikaları ile “Hindistan ve Rusya”nın Çin’e kaptırıldığını Trump da itiraf ediyor. ŞİÖ üyelerinin bazılarının, doların dünya hâkimiyetini tehdit eden BRICS üyesi olması da ABD için ayrı bir sorun.
ÇİN SESSİZ VE DERİNDEN GİDİYOR
Zücaciye dükkânındaki fil gibi kırıp dökerek ilerleyen Trump’ın aksine Çin, devlet denetiminde ve yönlendirmesindeki kapitalizmini sürdürüyor. Sistemin aksayan yönlerini düzeltecek adımlar atıyor. Taklamakan Çölü Çevreleme Projesi (Yeşil Çin Seddi) gibi, tarım topraklarını artırma girişimlerini yaygınlaştırıyor. Kuşak ve Yol Projesi’ni, Kuzey Afrika’ya genişletiyor. Askeri gücünü de hızla artırıyor.
ŞİÖ Zirvesi gösteriyor ki Çin şimdi Rusya ile hiç olmadığı kadar geniş bir işbirliği içinde. Onlara Kuzey Kore de katılmış görünüyor. Üç liderin, ŞİÖ Zirvesi marjındaki “ölümsüzlük” tartışmasını, dünya siyasetinde ve ekonomisinde kalıcı olmak olarak okumak gerek.
TÜRKİYE VE ÇİN
ŞİÖ’ye tam üyelik beklentisi henüz olumlu karşılık bulmayan, “Diyalog Ortağı” Türkiye’nin, zirvede görünür bir rol oynamadığı anlaşılıyor.
2000’li yıllarda Dışişleri Bakanlığı’nda, Çin’den sorumlu genel müdür görevim sırasında, öncelikle büyük ticaret açığımızı dikkate alarak, Çin ile ekonomik ve siyasi ilişkilerimizi geliştirmeye çalışırken, ABD’nin Çin’i istikrarsızlaştırmak amacıyla izlediği Uygur Türkleri politikasına alet olmamayı başarabilmiştik. Bugün Türkiye-Çin ilişkileri sadece ŞİÖ ve BRICS olası üyeliğimiz değil değişen koşullarda, dünyadaki yerimiz açısından da önem taşıyor.
Biliyorum, “Bizim muhalefeti susturma hatta Suriye’de SDG nedeniyle savaş hali içinde olduğumuz gerekçesiyle seçimlerden bile vazgeçerek Erdoğan-AKP iktidarını sürdürme önceliğimiz var” diyorsunuz. Trump’ın peşine takılıp ateşle oynamayalım!