Altılı masanın altı

02 Ekim 2022 Pazar

Ser-ekonomistimiz aylardır, “Faiz sebep enflasyon netice!” diye yırtınıp duruyor.

Derdini anlatamıyor.

Bu işlerin resmi sorumlusu, Nebati bakan ise saygısızlık olmasın diye topa girmiyor.

Gözlerinin ışıltısıyla durumu idareye çalışıyor.

Sonunda baktı ki çarşı pazardaki yangın genişliyor.

Kendi şirketleri de batacak, yanacak; bu kez ışıltılı gözleriyle değil, parıltılı sözleriyle meseleye şahdamarından giriyor:

“Neoklasik epistemolojik kopuştaki heteredoks yaklaşım, nöroekonomiyle daha fazla önem kazanır” diye kestirip atıyor.

Bu lafların manasını ne yazık ki baş ekonomist cumhurbaşkanımızı geçtik, kendisi dahil AKP ileri gelenleri bile anlamıyor.

Ama hiç önemli değil.

Maksat dosta düşmana, “O kadar da Nebati değilmiş!” dedirtmek.

Ötesini bugün toplanacak altılı masa erbabı düşünsün!

*

Masa erbabına akıl vermek haddimiz değil.

Ama okura yakın geçmişi anımsatmak boynumuzun borcu.

Uğruna birleşilen, Reyiz günde beş vakit konuşuyor.

Her gün üç beş açılış yapıyor.

Kent kasaba demeden dolanıp duruyor.

Masa erbabı ise “altın günü” düzenleyen hanım vatandaşlar gibi ayda bir yemek yiyip yiyip dağılıyorlar.

Ardından da “Altılar yine yemek yediler” diye haberler.

Bu haberlerin sofrasına iki kap yemek koymakta zorlanan halkın artık sinirine dokunduğunu birilerinin anlatması gerekiyor.

Yoksa devletten çifte maaşlı belki de Fetö’cü danışmanlar çıkar, kafa bulmak için bir metin yazar, Nebati bakanın eline tutuşturur, açlığı, işsizliği, sefaleti “epistemolojik kopuştaki heteredoks yaklaşımı nöroekonomiye” bağlar.

*

Siyasette öteden beri kuraldır.

Ne zaman yakası açılmadık laflar piyasaya sürülmüşse bilin ki arkasından kazıklar saklı.

İktidar, 7 Haziran 2015 seçimlerinde duvara toslamıştı.

Oyu yüzde 40’a düşmüştü.

Piyasaya birden “istikşafı” lafı sürüldü.

Arapça bu özcüğün aslı bildiğimiz “keşif”.

Şafilikle, Şiilikle ilgisi yok yani.

Tam anlamı “keşfetmeye çalışmak”..

*

AKP çoğunluğu kaybetmiş, muhalefet oyları yüzde 60’a ulaşmıştı..

Seçim sonuçları koalisyon kurulmasını gerektiriyordu.

Ama bu olasılık “istikşafı” bir operasyonla yok edildi.

Operasyonun şefi, dönemin AKP Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu idi.

CHP’nin kimi önde gidenleri ise Davutoğlu’nu koalisyonda bakanlık hayali ile elde tuzluk bekleyip durdular.

Saatler süren istikşafı görüşmeler 32 gün boyunca devam etti.

Sonunda dağın fare bile doğuramayacağı anlaşıldı.

CHP lideri görüşmelerde koalisyon konusunun hiç gündeme gelmediğini itiraf etti..

AKP lideri Davutoğlu ise daha da açık konuştu:

“CHP’yle dış politika ve eğitim başta olmak üzere bazı temel konularda derin görüş ayrılıklarımız var. Türkiye’yi erken seçime götürme sorumluluğu üzerimizdedir... Bugün için CHP ile olan görüşmeler tükendi. Şimdi diğerlerine devam edeceğiz. Tükete tükete gideceğiz” dedi. (15.08.2015)

Dedikilerini yaptılar.

Anayasadaki süreyi doldurup seçime sürüklediler ülkeyi.

Baş gösteren terör, patlayan bombalar etkisini gösterdi. Giden oylar geri geldi.

*

Elbette bugünkü koşullar farklı.

Altılı masadakilerin hedefleri bir gibi görünse de niyetleri karışık..

2015’teki koalisyon görüşmelerinde AKP, CHP ile itirazsız masaya oturmuştu.

Ama, koalisyon için değil, oldu bittiye getirip erken seçime gitmek için.

Altılı masadakiler de aylardır, toplanıp toplanıyorlar, yemek yiyip dağılıyorlar..

Aday belirlemeyi konuşmak akıllarına gelmiyor.

Hiç değilse neden konuşmadıklarını açıklasalar. O da yok.

Kılıçdaroğlu’nun sabrı tükenmiş olmalı ki aday olmak istediğini ima yollu değil, açıkça ilan ediyor.

Masa erbabı ise çok mütevazı, “Ben de adayım!” diyen bir kişi çıkmıyor.

İYİ Parti lideri Akşener ise ta işin başında tevazudan tasarruf etmeye karar veriyor.

Başbakanlığa razı olduğunu açıklıyor.

*

Davutoğlu’nun “eski başbakan ve AKP genel başkanı” sıfatı ile hormonlanmış egosu ve stratejik derinlikli karakteri yakından tanıyanların malumu.

Ondan çıt çıkmıyor.

Oysa 2015’teki istikşafı görüşmelerde istediğini elde etmişti.

*

Altılı masanın encamı o görüşmelere benzemez inşallah.

Davutoğlu’nun Kılıçdaroğlu’na veya masadakilerden birinin adaylığına sıcak bakmadığı açık.

Sonunda “Cumhurbaşkanı adayını seçimden sonra belirleyelim” gibi stratejik derinlikli bir öneri gündeme getirmesine hazır olmalıyız.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hasetle hasretle Demirel 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları