Okuyan Yazandan Arif...

04 Şubat 2014 Salı

“Dinleyen söyleyenden arif gerek..” eskilerin sözü böyle!
Bunu “Okuyan yazandan arif..” diye de söyleyebiliriz.
Cuma yazısında, “Kâh çıkarım” diye başlayan Nesimi’nin ünlü beytini, “Gökyüzünden yeryüzüne” değil, yine “Gökyüzüne inerek” aktarmışız.
“Aslında o da olabilir... Gökyüzü kat kattır!” da denebilir.
Şimdi çok yaygın da olsa “zırva” ne yazık ki “tevil” götürmüyor!”

***

Bir başka eskiler sözü ile devam edelim: “İnsanı kâmil olmaya, lazım olan irfan imiş!” Cumhuriyet gazetesi de gücünü, 90 yıldır, hem arif, hem de yeterince olgun ve irfan sahibi olan okurundan alıyor.
O günkü yanlışı zarif yorum ve latifeleriyle düzelten değerli okurlar Yıldıray Erdener, Ersen Tanyar, Mahmut Sarı, Latif Özer, Yaşar Atilla, Altay Çokaktaş, Cevat Eran ve daha nicesine teşekkürler. Nesimi inancından dolayı 1401 yılında Şam’da derisi yüzülerek öldürülmüş halk ozanı.
Ünlü türküsü 6 asırdır, hâlâ dillerdedir:
“Men melanet hırkasını, kendim geydim eynime,
Ar ve namus şişesini, taşa çaldım kime ne.
Gâh çıkarım gökyüzüne, seyrederim âlemi,
Gâh inerim yeryüzüne, seyreder âlem meni.
Ey Nesimi, sorsalar ki, yarin ile hoş musan,
Hoş olayım olmayayım, o yar menim, kime ne.
Haydar Haydar, o yar menim, kime ne”...

***

Keşke, Sayın Başbakanımız, Recep ayı yerine Haydarpaşa garında falan doğsaydı ve adı Haydar olsaydı...
Ve ona sabah akşam bu türküyle seslenebilseydik:
“Haydar Haydar o yar menim kime ne
O can menim...
O şarap menim kime ne”!..

Umut Oran...
CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran’a çelme takılacağı belli idi
.
Siyaset, bu kadar etkin / etkili muhalefeti de milletvekilini de kaldırmıyor.
“- Başbakan’a böyle can sıkıcı soruları sormanın ve can yakıcı sorunların üstüne gitmenin bir bedeli var” dediler.
Belli ki onu ödetmeye yöneldiler.
Arabası yerine, Allah korusun, kendisi de darp edilebilirdi. Soru önergelerinin internet sitesinden silinmesi yerine, bir yerlere sahte CD’ler de yüklenebilirdi.
CHP’de başka “can sıkıcı milletvekilleri” de var.
Onlar da dikkatli olmalı.
Geçen seçimler öncesinde MHP’li milletvekillerine kurulan tuzak unutulmamalı!

Ak Yasa Kara Gün İçin
Tutukluluk süresinin 5 yıla indirilmesi bir tür örtülü af! Ve Başbakan’ın Gülen’e karşı, sempati ve destek kazanma taktiği.
Son gülen bakalım kim olacak.
Bunun için seçimleri, ülkeye demokrasi ve adalet gelmesini bekleyeceğiz.
Yıllarca birlikte çalıştığın ve atadığın Genelkurmay Başkanı’na “terör örgütü lideri” damgası vurulmasına seyirci kalmış olmanın bir açıklaması ve cezası olmalı.
Olacak da!
“En fazla 5 yıl sınırı” bir tür gelecek planlaması da olabilir.
Müebbetlik, ağır cezalık bir yığın suç işlendi.
Ülkenin askeri sırları, sayısız kamu işletmesi, hazinesi talan edildi, ettirildi...
5 yıl tutuklu kalıp çıkmak bir tür hayat garantisi!

İmanlı Mekânlar
Çamlıca’daki aile boyu villa grubu biliniyordu.
Urla’da da çifter olanları ortaya çıktı.
Şimdi de ON ADET VİLLA daha.
Bu kez Çatalca’da.
Ülkemiz deprem kuşağında; riski dağıtmak gerek!
Ne demişler?
“Dünyada mekân, ahirette iman!” İmam da o, hatip de...
Mekân bolluğu, imanın da garantisi!
Eskiden ölçü “Şişli’de bir apartıman - Yok ise halin duman!” idi.
Hazım Körmükçü “Lüküs Hayat”ta reçeteyi böyle vermişti.
Şimdilik “Haberleri” yazılıyor.
İleride bu dönemin trajedisi ve belki opereti de yazılır.
Ama kesin olan, “İddianamesi” ile “Kararı”nın da mutlaka yazılacağı.
Başroldeki de bunu biliyor.
Dönüp dolaşıp, yargıya ve yasalara, ayar üstüne ayar çekmeye çabalaması bu yüzden.

Adalet Verilmez Alınır
“Hepimiz Ali İsmail’iz” diyen yüzler, binler Kayseri’ye akın etti.
Ama daha da büyük bir kalabalık polis gücü “Hepimiz sanığız!” dercesine, daha önce davrandı...
TOMA’larıyla mahkeme çevresinde mevzilendi.
Çevik Kuvvet demeleri boşuna değil.
Ali İsmail’in anası - babası - kardeşleri ile avukatları bağırıyordu:
“Onu elimizden aldınız. Adaleti alamayacaksınız!”
Aslında, ülkemizdeki her yurttaşın amacı “Adaleti almak”.
Ama İktidarın vermeye niyeti yok!
Eğitimi, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan...
Ulaşımı, Ulaştırma Bakanlığı’ndan...
Adaleti de Adalet Bakanlığı’ndan almak mümkün görünmüyor.
Adaleti almak demek...
Bazı yüksek bürokratları, bakanları ve hatta Bilal’i bile vermek demek.
Baba yüreği. Mümkün mü bu?

Uz-görü...
Demek ki “Okyanus öteleri” Kandil’den daha net görünüyor.
Cemil Bayık, gazeteci Ruşen Çakır’a “Cemaatin arkasında Amerika var!” demiş ve eklemiş:
“- Hedef Erdoğan’dan kurtulmak!”
Kandil rakımı çok yüksek bir dağ.
Çok uzaklar, ön - arka - sağ - sol, her yer görülebiliyor.
PKK’li Bayık..
Bakmışken “PKK’nin arkasında kim olduğuna” da bir baksa!

Çiçekli Sitem
CHP’li Kamer Genç, bir kokteylde, Onursal Yargıtay C. Başsavcısı Vural Savaş ve eşiyle karşılaştı.
Bilinen teklifsiz haliyle Kamer Bey, ciddi ve mesafeli tavırlı Vural Savaş’ın ve eşinin yanına gitti.
Onu nasıl sevdiğini ve takdir ettiğini anlatmaya başladı. Vural Savaş, elini kaldırıp “Sus, inanmıyorum sana!” diye sözünü kesti:
Kamer Genç şaşırdı:
“Nasıl yani?” diyecek oldu. Vural devam etti “Sevseydin eğer, beni de bir kere olsun çiçek sulamaya götürürdün!”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hasetle hasretle Demirel 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları