Ataol Behramoğlu
Ataol Behramoğlu ataolbehramoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bir başka tür

15 Mayıs 2019 Çarşamba

Duygusal bir yanları olup olmadığı konusunda yeterince bilgi sahibi olmadığımızı düşündüğüm bitki ve böcek türlerini bir yana bırakırsak, duygu dünyası olan iki canlı türü tanıyoruz: İnsanlar ve hayvanlar.
Hayvan dünyasını da yeterince, hatta belki hiç tanımadığımızı, bu konuda yepyeni ve şaşırtıcı buluşlara ulaşılacağını düşünüyorum.
Fakat bu yazıda ben, insan türü içinde ortaya çıkan, adeta yeni bir türden, bir üçüncü türden söz etmek istiyorum…

***

İnsanı tarif et deseler, şöyle derdim:
Düşünen, araştıran, özeleştiri yapabilen bir canlı türüdür.
Kuşkusuz sayısız başka özelliklere de sahibiz.
Hissetmek, kaygı duymak, pişman olmak vb.
Fakat ben hepsinin en üstüne, özeleştiri yapabilme özelliğimizi koyuyorum.
Onun temellerini, içeriğini de düşünme ve araştırma yetilerimizin oluşturduğunu düşünüyorum.

*** 

Üçüncü tür diye adlandırdığım canlı türü, eninde sonunda bir insan türü kuşkusuz.
İnsan türünün bir parçası, bir bölümü.
Fakat sanki insanı insan yapan en temel özelliklerden; yukarıda sıraladığım düşünme, araştırma, özeleştiri yetilerinden bütünüyle yoksun bir tür bu.
Hatta belki bu yetilere hiç sahip olmamış.
Kilitlendiği bir amaç var.
Bu amaca ulaşma uğrunda yapamayacağı hiçbir kötülük, söylemeyeceği hiçbir yalan, çevirmeyeceği hiçbir dolap yok.
Özellikle yalan söyleme konusunda inanılmaz ölçüde pervasız.
Bugün söylediğinin yarın tam tersini rahatlıkla söyleyebiliyor.
Kavramları altüst etmede; suçluyu suçsuz, suçsuzu suçlu göstermede büyük beceri sahibi.
Yalan söylüyorsun dendiğinde ve kanıtları gösterildiğinde; mantıklı yanıtlar vermek, gerekiyorsa özeleştiri yapmak yerine, sizi kendisine hakaret etmekle suçlayabiliyor.
Gerçekten hakaret eden kişiyle bir çıkar bağıntısı söz konusu olduğundaysa, sanki böyle bir şey hiç yaşanmamışçasına işbirliği yapabiliyor.
Bunlar, sıradan, normal, bildiğimiz insan türünün anlaması hiç de kolay olmayan şeylerdir…

*** 

İnsanı insan yapan temel özellikler demiştim.
Utanma ve onur duyguları da bu özellikler arasındadır.
(Hayvanlarla az çok ilişkisi olanlar o canım yaratıkların da bu duygulardan yoksun olmadıklarını görmüşlerdir.)
Günlük yaşamlarımızda, sıradan ilişkilerde, yalan söyleyen birinin yalanını yüzüne vurup kanıtladığımızda, eğer az çok insan olma onuruna sahipse, en azından susacak, utanacaktır.
Bu temel insan özelliğinin eğitimle, öğretimle de ilgisi yoktur.
Hatta en eğitimsiz, toplumun en alt tabakalarından insanların onurlarına çok daha düşkün olduklarını biliriz.
Buna karşılık üçüncü tür diye adlandırdığım bu canlı türünde utanmanın zerresini göremezsiniz.
Yalanlarını, gerçeği tersyüz eden davranışlarını yüzlerine vurmanızın hiçbir yararı, hiçbir olumlu sonucu yoktur.
Bu türün mensuplarının kendileriyle baş başa kaldıklarında da bir “vicdan muhasebesi” yaptıklarını hiç ama hiç sanmıyorum.
Aralarından bu yönde eğilim gösteren birileri çıkacak olursa, onu hemen dışlar, sesini keser, yok ederler.

***

İnsan bir gelişim ürünüdür.
Düşünme, araştırma (irdeleme), özeleştiri, onun olmazsa olmazlarıdır.
Bu en temel insan özelliklerinden yoksun, bu üçüncü canlı türünün elinde iktidar erkinin bulunması ise insanlık için büyük bir tehlikedir.
Bu türle birebir diyalog arayarak sonuç alınacağını düşünmek büyük bir yanılgıdır.
Çünkü böyle bir diyaloga girmeye öncelikle yaradılışları engeldir.
Sözle, mantıkla onu etkileyemezsiniz.
Sözleriniz, mantıksal kanıtlarınız geçirimsiz bir engele çarparak kırılıp dökülecek, bozulacak, anlamlarını yitirecektir.
Bu yönde ısrar edecek olursanız, kendinize, kendi insan olma özelliklerinize saygınız da zedelenecektir.
Öyleyse ne yapılabilir?
Öncelikle en somut, en gerçek anlamıyla güçlü, donanımlı olmak ve bu gücün görülmesini sağlamak onu yenilgiye uğratmanın temel koşuludur.
Sözün ve mantığın etkili olacağı alanlar ise bu üçüncü türün akıldışı yalanlarına ve baskılarına karşın sağduyu ve mantık ölçülerini henüz büsbütün yitirmemiş kitlelerdir. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Türkiye kimin? 11 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları