Bestecilik: Yaşam tenceresini kıvamında kotarmak

05 Mayıs 2021 Çarşamba

Yarın 6 Mayıs, Türk Beşleri’nin en genç ve en yenilikçi üyesi Necil Kazım Akses’in doğum günü. Yazdığım ilk biyografi kitaplarımdan birisi ona aittir. Ankara Bahçelievler’deki “Beşler Apartmanı’nda” buluştuğumuz andan itibaren son derece sıcak bir dostluk geliştirmiştik. İlk söylediği şey: “Şu Türk Beşleri yaftasından kurtulamıyorum, baksanıza oturduğum apartman bile Beşler Apartmanı!” Evet, Necil Bey, çağdaş Türk müziğini yaratan öncülerden biri ve Türk Beşleri’nin en genç üyesiydi. Sayısı altmışa yaklaşan yapıtı, yetiştirdiği beş kuşak öğrenci; kurduğu ve yönettiği nice sanat kurumuyla, Cumhuriyet kültürümüzün önemli bir mimarı. Bir yanda Cumhuriyetin tüm serüvenini yaşamış, temel taşlarını oluşturmuş sanatçılarından birisiydi. Öte yandan yirminci yüzyılı neredeyse başından sonuna dek solumuş ve daima yurtdışındaki çağdaşlarını izleyerek uluslararası kimliğe sahip olmuştu. 

6 Mayıs 1908’de İstanbul’da dünyaya gelmişti. İstanbul Erkek Lisesi’nde eğitim görmüş, Darülelhan’da Cemal Reşit Rey’in armoni derslerine katılmış ve Mesud Cemil ile viyolonsel çalışmış. 1926’da Viyana Devlet Müzik ve Temsil Akademisi’ne girerek Walther Kleinecke ve Joseph Marx; aynı zamanda Prag Devlet Konservatuvarı’nda Josef Suk ve Alois Hába gibi çağa yeni müzik dili sunan uzman eğitimcilerle çalışmış, her iki kurumun da ileri devre kompozisyon bölümlerini bitirmişti. 1934’te yurda dönmüş ve Musiki Muallim Mektebi’nde öğretmenliğe başlamıştı. Bu arada Türkiye’ye çağrılan Alman besteci Paul Hindemith ile Ankara Konservatuvarı’nın temellerini atıp bu okula kompozisyon öğretmeni olur. 1936’da Bartók ve Saygun ile Adana’nın Osmaniye ilçesindeki folklor araştırmalarına katılır. Ankara Devlet Konservatuvarı Müdürlüğü ve Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’nün ardından, Bern ve Bonn’da Kültür Ataşesi olur. Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü sırasında,1972’de kendi isteği ile emekliye ayrılır. Akses, uzun yıllar H.Ü. Ankara Devlet Konservatuvarı’nda yeni besteci kuşaklarını yetiştirmişti. En son, Bilkent Üniversitesi’nde kompozisyon hocasıydı. 

YENİLİĞE AÇILMIŞ BİR BESTECİ

16 Şubat 1999’da öldüğü zaman ardında 20. yüzyıl müziğini iyi tanıyan ve yeniliklere açılan birçok genç besteci yetişmişti: Bülent Arel, İlhan Usmanbaş, Nevit Kodallı, İlhan Baran ve Cengiz Tanç gibi. Necil Bey, Usmanbaş ve Arel’i radyoevine götürüp çağdaş müzik kayıtlarını dinletirmiş. Sophocles’in Kral Oedipus oyunu için bestelediği sahne müziğinde üfleme çalgılarla birlikte kadınlar korosu kullanmasını Usmanbaş şöyle anlatır: “Oedipus’taki yığma sesler’den oluşan kadınlar korosunu hâlâ unutamam. 1943’te bestelenen bu yapıt zamanın çok ilerisinde bir sese sahiptir.” Başka neler öğretmiş Necil Hoca öğrencilerine: “Avrupa’yı bilmek ama ona tapmamak; Osmanlı’yı bilmek ama ona geri dönmemek, derin tasarımlar içinde olmak ama sanki mutfak reçeteleriyle daha çok ilgileniyormuş gibi görünmek. Besteciliğin nota sayfaları dışında çok geniş bir yaşam biçimi olduğunu; müzikçileri, kurumları, ustaların fıkraları, konserleri, konser sonraları yazılarıyla, öğrencisi, öğretmeni, kitapları ve plaklarıyla bir alan yaratmak. Ve bunların hepsine bir tutam sevgi, bir tutam ciddiyet, bir tutam espri, bir tutam acı, bir tutam tatlı katarak yaşam tenceresini iyi ve kıvamında pişirip kotarmak!”

Akses’in yapıtlarından bazıları: Allegro Feroce, Poem, Minyatürler, Ankara Kalesi, Ballade, On Piyano Parçası, Keman Konçertosu, Viyola Konçertosu, Itri’nin Nevâ Kâr’ı Üzerine Scherzo, Bir Divandan Gazel, Beş Senfoni, Orkestra Konçertosu, Keman Konçertosu, Viyola Konçertosu, Viyolonsel ve Orkestra İçin İdil.

Besteciliği kadar, İtlayan besteci Rossini gibi “yaşama sanatı”ndan kam almanın gizlerini de çözmüştü. Kendine özgü yemek reçeteleri tıpkı müzik dünyasındaki gibi büyük doğaçlamalara dayanırdı. Bir kez daha sorsanız belki aynı ölçüleri veremez ama aynı lezzette size o yemeği yeniden pişirebilirdi.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Eski bayramlar 10 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları