Ulus olarak, G.Saray’da bir araya gelen bir kuşağın yaşattıklarından sonra futbol izlerken eziyet çekiyoruz adeta. Her biri parlatılmış yıldız olarak topluma sunulan, hatta rol modeli şeklinde halkı etkileyici tüm unsurların önüne geçmiş futbolcularımıza baktığımızda içimiz kararıyor. Bir takım, al bayrağımızı göğsünde taşımanın sorumluluğu ile hareket etmesi gereken futbolcular, son derece zayıf bir ekip karşısında akla, bilişsel yeteneklere dayalı tek gol durumu üretemez mi?

Gazeteleri okudum, ‘zafer’ diyenler var. Gol durumu dahi söz konusu değilken iki kez rastlantı sonucu ağların havalandırılmasıyla kazanılan bir maç ve zafer!

Bir takım düşünün ki golcüsü top kontrol etme becerisinden yoksun. Duran topları kullanan Arda Turan, herkes tarafından kanıksanmış bir vuruş becerisine sahip değil. Son dakikada kullandığı duran top pozisyonuna iyi bakın. İspanya Ligi’ne transfer edilen bir futbolcu bu vuruşu nasıl yapar? Arda’nın sadece o vuruşunu gören biri futbolcu olduğuna zor inanır. Ama futbol böyle bir oyun. O vuruş gol oldu. Son dönemlerde futbolumuzda yaşananlar, sezona tam olarak hazırlanamama, kafaların karışık olması ve buna benzer birçok gerekçe sıralanmış medyamız tarafından. 321 milyon dolar değer biçilen bir futbol markasının her olaydan sonra tepetaklak olması, markanın garip şekilde abartıldığının göstergesi değil de nedir?

Futbol yapay olarak büyütüldükçe bu oyunu yöneten federasyonlar, yöneticiler, futbolcular, kendilerini kurtarmanın dışında fazla bir iş yapmayan, futbol eğitimi için kılını kıpırdatmayan birçok teknik direktör bu büyük yükün altında kalmıştır. Zamanında özerk futbolu büyük bir buluş olarak ortaya atanlara o günlerde “Bu kafa yapısıyla, bu yöneticilerle futbol özerk olmaz, olsa olsa özel federasyon olur” diye feryat ettiğimizde, bunu bizden başka kimse duymadı, duysalar bile işlerine gelmedi. Çünkü sloganın içeriğinde futbolu büyütmek vardı. Futbolu büyütmekteki amaç, futbolun oynanış biçimini, insani ve sportif değerlerini güzel oyunun merkezine koymak değildi. Peki ne konuldu merkeze, para. Parasal olarak büyüyen, ama kültürel ve felsefi olarak her gün biraz daha geriye giden futbolumuzun durumu ortadadır. Kazakistan karşısındaki performansımız ve 3 Temmuz’dan bu yana yaşananlar özerk futbolun değil, ‘özel’ futbolun bir sonucudur.