Çok bilenler memleketi...

20 Ocak 2025 Pazartesi

783 bin 562 kilometrekare yüzölçümü, 85 milyonu aşkın nüfusuyla Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlayan jeopolitik önemiyle, zengin tarihi, kültürüyle tıpkı şarkıda da söylendiği gibi “Bir başkadır bizim memleketimiz”. Severiz birbirimizi ama acıtırız, hoyratlaşırız da. Bu zorlu coğrafyada bizi güçlendiren özelliklerimizin, sahip olduklarımızın ne kadar kıymetli olduğunu söyler dururuz ama bu kıymeti koruma konusunda sınıfta kalırız çoğu zaman.

Kimimiz “her şeyi bildiğini” söyleyen laf cambazlarını sever, cahil cesaretine prim verir, “Liyakat mi aman, eş dost tanıdık hallederiz”cileri şakşaklar, “iktidar yandaşlığına” bayılır. Kim bilir belki “Gün olur işim düşer” diye düşünür.

Aziz Nesinlik hikâyeler gibi “çok bilenler memleketiyizdir” biraz.

Bir anıyla özetlemek gerekirse: Bir Akdeniz kasabasında arkadaşın evindeydik. Perdeciye, tesisatçıya ihtiyaç vardı, esnafa soruldu, biri geldi. Her konuşmada yeni bir becerisi ortaya çıktı! Perdecilik yapıyor ama aynı zamanda tesisatçı, aynı zamanda çatı ustası, üstüne bir de elektrikçiyim demesin mi? Vakit dar, başkası da bulunamadı. Yapılan iş ne oldu derseniz, perde yamuk oldu, çamaşır makinesi bir hafta sonra patlak verdi. Her şeyden ortaya karışık. Bizim siyaset de pek farklı değil hani.

‘NORMALLEŞTİRİLECEK’ DURUM YOK

Ülkede toplumsal yaşamın her katmanında yozlaşma derinleşiyor. Sorunun arkasında; bizi bölgemizde güçlü kılan Atatürk liderliğindeki Cumhuriyet ilkelerini, demokratik, laik, hukuk devleti sistemini, bilimsel eğitimi aşındırmaya çalışanlar, dini siyasete alet edenler, rant hesabında olup mafya düzeninden yana olanlar yani bir dolu kesim var. Soruna çözüm üretmesi gereken siyaset arenasında durumlar acımtırak. Sonsuz iktidar hesaplarıyla top yuvarlama sezonu bitmiyor, itiş kakış devam ediyor.

Geçen hafta yine belediyeler üzerinden iktidar cephesinin muhalefete baskı adımlarını gördük. Kulislerde bir süredir tam adresi net olmasa da CHP’li belediyelere yeni operasyon fısıltıları dolaşıp duruyordu, Beşiktaş sıradaki çıktı. İktidarın psikolojik hesabı; kimsenin şaşırmaması, günlük yaşamın her şey yolundaymış gibi akması ve demokratik kitle örgütlerinin, muhalefet bileşenlerinin sindirilmesi.

Her şeyden önce demokrasiden yana, hukuk devleti ilkelerine güvenen sorumlu seçmen olarak bu yaşananları normalleştirmememiz gerek. Suç ve suçlu varsa elbette yargı önünde hesap vermeli ama o yargının da kuvvetler ayrılığı ilkelerine bağlılığından kimsenin kuşkusu olmamalı. Şeffaflık, hesap verebilirlik herkes için uygulanmalı. Muhalefet denince şafak baskınları, seçilmiş başkanlara cezaevi yolları, iktidar-yandaş olunca ise “ak-kara biz biliriz” yaklaşımı. Bu tür bir bakış, adalet terazisinde çarpıklık değil mi?

Yurttaşın derdi zaten büyük. “Tek adam” sisteminin demokratik ilkelere erozyonu sürerken halk ise ağır ekonomik sorunların, zam fırtınasının altında eziliyor. Üstüne üstelik bunca sorunun arasında kimilerinin memleket gündemi de mezuniyet töreni sonrası “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyen teğmenleri ihraç etme çabası oluyor!

AKILLI TAHTA!

Küresel çapta uluslararası sistem alarmda. Bir yanda Batı’nın vahşi kapitalist düzeninin yarattığı kaos ve adaletsizlik diğer yanda yeniden başlayacak Trump dönemiyle birlikte aşırı sağ akımların yükselişi. Tehlikeli bir dönemeçte Türkiye’nin gerçek, katılımcı demokrasiyle sınavı sürüyor. Otoriter yönetimlerin Trump gazıyla yelkenleri şişirmeye çalıştığı bir dönemde “Bir başkadır bizim memleketimiz” demek her zamankinden önem kazanıyor.

Tabii geçen haftadan yansıyan, içinde yaşamasak trajikomik haller dedirtecek haberlerimizden birini de es geçmeyelim. Taylan Gülkanat imzalı haberimizde, eğitimcilerin ve muhalefetin bol sıfırlı karnesini alan MEB Bakanı Yusuf Tekin’in “Her sınıfta akıllı tahta olan tek ülkeyiz” diyerek övündüğü aktarıldı. Eğitim şefimiz Figen Atalay imzalı haberimizde de 1.5 milyon çocuğun örgün eğitimin dışında olduğuna dikkat çekildi. Olsun varsın bilimsel, laik eğitim olmasın, öğrenciye bir öğün ücretsiz yemek verilmesin! Okul terki artışta, öğretmen kadrosuzlukla mücadelede. Neyse ki akıllı tahta var, sağolsun!

Bu akıl tutulması arasında CHP’nin tüm demokratik bileşenlerle birlikte erken seçim çağrısına yönelik eylem planı daha da önemli hale geliyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ders almıyoruz... 3 Şubat 2025
İyi falan değiliz... 27 Ocak 2025

Günün Köşe Yazıları