Olaylar Ve Görüşler

Ankara’da yerel yönetim yenilikçilik ile kurtarılabilir

29 Kasım 2018 Perşembe

Ankara Belediyeciliğinin, yapı fetişizminden, asfalt ve donatı düşkünlüğünden kurtarılıp, insan etkinliklerinin, değer yaratma yollarının çeşitlendirilmesine, kentin her bölgesine yayılmasına ağırlık vermesi bekleniyor.

Ankara, Cumhuriyetimizin başkenti, çeyrek yüzyıllık sürede yerel yönetimlerin yaptıklarıyla elden gidiyor.
Bırakın bir başkenti, bir metropol olarak da ne yazık ki geriye düşüyor, üretimini, refahını yitiriyor. ABD doları (2009 bazlı) üzerinden 2004’ten 2014’e Kişi Başına Gayrisafi Yurtiçi Hasıla ölçüsü Türkiye genelinde yüzde 103 artmışken, Ankara ili özelindeki artış yüzde 80, İstanbul için yüzde 95’tir. Ankara ekonomide aldığı pay itibarıyla geriliyor.

Başkentin yerel yönetimi
Ankara’ya yakışan bu geriye gidişi durdurmaktır! Ankara’nın buna gücü yeter! Çünkü çağdaşlık yolunda gelişen, yaşamaktan huzur ve keyif alınan Ankara’ya yeniden kavuşmak isteyen milyonlarca insan var. Var olan milyonlara rağmen Ankara değerinden yitirmeye yine de devam ediyor. Çünkü başkentin yerel yönetimini belirlerken küçük farklılıklarla hep aynısı yapıldı.
Artık, Mart 2019’da, 1994’ten 2014’te beş kez üst üste yapılandan farklı bir yol izlenmesi gerekiyor.
Aşağı yukarı her seferinde tekrarlanan bu yol neydi? Ankara’da Cumhuriyet değerlerini ileri taşıyacak, kente daha gelişmiş bir yaşam vaat eden yerel yönetici adayları çıkar, Ankara için proje hazırlıkları yapılır, adayın destekçileri kampanya süresince yüz yüze temaslarla, yayınlarla Ankara’nın durumunu ve projelerini anlatarak seçmeni ikna etmeye çabalardı.
Ülkemizi de Ankaramızı da hızlanarak geriye götüren tehlikeli bir gidişle karşı karşıyayız. Yani, bu kez yerel yönetim seçimler öncekilerden çok daha önemli. Dolayısıyla yenilik adına yöntem değişikliği isteniyor.
Ankara, yıllardır gün be gün yokuşlarını, kaldırımlarını eskiten bizlerden, yaşanmış ve Ankaramızda da gerçekleşebilecek doğru örnekler ile zenginleştirilmiş düşünceleri, yönetime gidilen yolda da yenilikçi uygulamalarda rol alınmasını, “nitelikli aktif yurttaşlığı” bekliyor.
Bu kent, yaklaşık 100 yılda büyük emekle yaratılmış “yoktan var edilmiş ilk şehir” değerini geri kazanmak için, yerel yönetim seçiminin salt geniş bir çevreden oy desteği alacak başkan adayını bulma süreci olmaktan çıkarılmasını istiyor.
Yerel iktidarı ele geçirmek yerine, bir siyasi parti örgütünün dört duvarı arasından taşan yaygın bir Ankara seferberliği ile “yerel iktidarı inşa etmeyi düşünelim” diyor Ankara. Ulusal kurtuluşun çoban ateşleri gibi bir seferberlik yaşansın arzuluyor.

Cumhuriyet değerleri
İkincisi, projecilikle değil, bir program ortaya koymakla yerel yönetime hazırlanmayı benimsiyor. Biliyoruz ki, projelerde vurgu tekniğe, kaynağa, süreye, çıktıya, yani neyin nasıl ve kiminle yapılacağınadır. Programlarda ise vurgu, anlama, sonuçlara ve bağlantılaradır. Programlarda hedef yeni anlamlardır, arzulanan bir geleceğin yolunu açmaktır; projelerde ise, belirlenmiş çıktıları üretmektir.
Ankara’nın dillendirdiği diğer bir gözlem: çağdaşlaşma yolundaki tüm devrimci hamleler gibi, Cumhuriyetin en temel ürünü, Anadolu’nun kadim tarihini saygıyla sahiplenen Cumhuriyet değerlerinin hem yaratıcısı, hem taşıyıcısı bir kentte, günlük, öylesine sıradan yaşanamaz. Böyle yerlerde uzun erimli izler yaratılır. Son yıllarda bu izlerin çoğu tahrip oldu. Ulus’taki tarihi merkezden Atatürk Orman Çiftliği’ne, Saraçoğlu Mahallesinden Dışkapı Su Süzgecine kadar silinmek istenen bu izleri araştırmak üzere yeni kurumlar yaratan bir yerel yönetim anlayışını bekliyor Ankara.
Dünya, kent ekonomilerinin ve bölgesel kalkınmanın öne çıktığı bir döneme giriyor. Bunu, yalnızca sanayi ya da ticaret odası üyelerinin faaliyetlerini destekleyen politikalarla yakalayamayız. Ankara’da yeni kurulan şirketlerin sayısıyla tasfiye olan ya da kapanan şirket sayıları kıyaslandığında, kentin zayıflayan yüzü ortaya çıkıyor. Faaliyetini durduranların yeni açılan şirketlere oranı, Ankara için 2016’da yüzde 53 ile, Türkiye toplamından (yüzde 41) oldukça fazla görülüyor. Ankara, yerel yönetimi geniş bir vizyon, kadro ve uygun organizasyon adına, kenti yönetmeye hazırlananların ekibinde kimlerin olduğunu, ne kadar hazır olduklarını öğrenmek istiyor.
Diğer bir konu ise, Ankara’nın yerel seçiminde yenilikçi bir kampanya arzu ediliyor. Bu defa kentlilerin birer özne olarak duyarlılık, ses vermek ve pay almak konumuna davet edilmelerini istiyor. Ankara, bunun, 25 ilçe ve 1.317 muhtarlıkta yaşayanları kapsayan bir dizi Ankara Çalıştayı ile sağlanabileceğini umuyor.
Yenilik yanlısı Ankara, Belediye Meclisi ve Kent Konseylerinin sorumluluk alabileceği, sözlerinin fark yaratacağı yeni bir çalışma biçiminin benimsenmesini önemsiyor. Çünkü sayısı 25 olan ilçelerinde ve kent merkezinde, on yılı aşkın bir süredir kurulmuş ve faal olması gereken Kent Konseylerinin çok seyrek ses verebilen birkaçı dışında, etkili bir rolü olmadığından yakınıyor. Bunu, “Hemen bugünden, daha belediye meclisi adaylarının bireşim (kompozisyon) ve niteliklerine, çalışma biçimine ortak akılla karar verirken neden sağlamayalım?” diye soruyor Ankara.

Öğrenen kent yönetimi
Ankara Belediyeciliğinin, bir yapı fetişizminden, asfalt ve donatı düşkünlüğünden kurtarılıp, insan etkinliklerinin, değer yaratma yollarının çeşitlendirilmesine ve kentin her bölgesine yayılmasına ağırlık vermesi bekleniyor. Yerel yönetimin sitelerden, mahallelerden, sivil toplumun örgütlülüğünden süzülerek ilerleyen süreçlere dayandırılmasını öngörüyor.
Ankara’nın üzerinde durduğu diğer bir konu da yenilikçilik için öğrenen kent yönetimi. Bunun anlamı, yeni kurumsallaşma, bilgi tabanlı çalışma ve bu anlamda Ankara kentini tüm çevre ilçeleri ve iç-dış mahalleleriyle, çok katmanlı bir ağ yapılanmaya kavuşturmaktır. Kentimizdeki 21 yükseköğretim kurumunun, 19 bin öğretim elemanıyla, bilişim teknolojilerinin olanaklarını birleştirip, bir toplumsal gönüllülük kurumlaşması aracılığıyla sayısız yeniliğin olanağını vurguluyor. Çünkü çağdaş bir yerel yönetim için sürekli açık bilgilenme ve yerinden yapılacak kentli denetiminin önemi çok büyük. Planlamacılık, katılımlı bütçe ve bütçe hakkı bu bakımdan temel unsur olarak görülüyor.
Uygarlık demek olduğu kadar kalkınma, kalkınma demek olduğu kadar yönetim, yönetim demek olduğu kadar da özverinin simgesi olan Ankara’nın bu çağrısına komşularınız ile birlikte karşılık vermeye var mısınız?  

Sinan Kayalıgil
(Endüstri Mühendisi, Emekli
Öğretim Üyesi)
                                                

Mehmet C. Peker
(İnşaat Mühendisi, Yönetici)
                                                



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları