Demokrasiyi tramvaya benzeten, ben istediğim yerde biner istediğim yerde inerim diyen, dindar ve kindar gençler yetiştirmek isteyen Başyüce konumunu seçen R. Tayyip Erdoğan, tek parti dönemini nazizme, faşizme özenen bir yönetim olarak tarif ediyor.
Konuşmasında 600 yıllık çınardan söz ediyor ama bu çınarın aramıza giren kanı bozuk insanlar tarafından yıkılıp onun yerine “küçük, itibarsız bir devlet kurulduğunu” ama Allah’ın izni ile er geç 3 kıtaya ve yedi iklime hükmedecek bir devlet kurma hedefini, fetih zamanı olduğunu bu bağlamda söylemiyor. Tek partinin çok partili düzene gecikerek ve mecbur kalarak geçtiğini anlatıyor Cumhurbaşkanı. Erdoğan çok çelişkili bir söylem geliştiriyor.

Sözde tarihçi
Anıtkabir’de Atatürk’ü Cumhuriyetin kurucusu olarak övüyor. Bir başka yerde bu cumhuriyetin küçük ve itibarsız bir devlet olduğunu belirtiyor. Sofrasına davet ettiği bir sözde tarihçinin Yunan kazansaydı daha iyi olacaktı, 10 Kasım’larda Anıtkabir’e gideceğinize kenefe gidin, zerre kadar Atatürk’e muhabbeti olan cenazeme gelmesin, yakın bir gelecekte heykelleri arkamızda köpek leşi gibi sürükleyeceğiz diyen bir meczuba bir itirazı olmuyor, “Sen bağımsızlık savaşımızı, kurtuluş mücadelemizi nasıl böyle anarsın” demiyor. 9 Kasım’da Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı Kadir Mısıroğlu’nu ziyaret eden Diyanet İşleri Başkanı için Cumhurbaşkanın ne diyeceğini beklerken sözcüsünün Cumhurbaşkanı adına yaptığı açıklama ile düşüncesini de öğrenmiş olduk.  

Prof. Dr. Coşkun Özdemir