Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Kıbrıs Türk Federe Devleti
Doç. Dr. HÜNER TUNCER
15 Temmuz 1974’te Rum Milli Muhafız Birliği ile “EOKA B”, Yunan subaylarının denetimi altında Kıbrıs Rum toplumu lideri Makarios’a karşı bir darbe girişiminde bulunmuş; EOKA’cı Nicos Sampson, “Kıbrıs Elen Cumhuriyeti”ni ilan etmiş ve kendisi de bu Cumhuriyetin başkanı olmuştu. Bu darbenin amacı, Kıbrıs’ın Yunanistan ile birleşmesini sağlamaktı. Makarios, Londra’ya kaçtı.
Bülent Ecevit’in başbakanlığı döneminde Türk Silahlı Kuvvetleri, 20 Temmuz 1974’te, Kıbrıslı Türklerin can güvenliklerini sağlayabilmek amacıyla Kıbrıs’a çıkartma yaptı. Türkiye, bu hakkını 1960 tarihli Garanti Antlaşması’nın 4. maddesinden almaktaydı. Kıbrıs’a çıkarmanın yapılmasından önce Türk Başbakanı, Londra’ya gitmiş ve birlikte müdahale için, İngiliz hükümetini ikna etmeye çalışmıştı. Ancak, Yunan halkının Osmanlı Devleti’ne karşı bağımsızlık savaşımını başlattığı 1821 tarihinden başlayarak İngiliz hükümetleri, daima Yunanistan’ın yanında yer almıştı. Bu kez de durum farklı değildi; İngiltere’nin, Türkiye’nin müdahale çağrısını dikkate almaması üzerine, Türk Silahlı Kuvvetleri “Kıbrıs Barış Harekâtı”nı başlattı. Bu harekâta Kıbrıs Türk Mücahitleri de katılmıştı.
1974: İlk özgün girişim
Kıbrıs’a ilk çıkacak birliğe “Çakmak Birliği” adı verilmişti. Birlik, Deniz Piyade Alayı ve 50. Alay ile bir topçu taburu (12 top), bir tank bölüğü (15 tank), bir kobra bölüğü (tanka karşı kullanılan bir silah), bir istihkâm bölüğü ve muhabere, ordonat ve sıhhiye müfrezelerinden oluşmaktaydı.
Kıbrıs Barış Harekâtı, Kıbrıs’ın Yunanistan’la birleşmesini ve Türk toplumunun bu birleşmeye karşı çıktığı için yok edilmesini önlemeyi ve Kıbrıs’ın bağımsızlığını koruyup, adada her iki halk için de geçerli olabilecek barışı gerçekleştirmeyi amaçlamaktaydı. 1974 yılına değin hep kendisine söyleneni yapan Türkiye, ilk kez 1974’te inisiyatifini kullanarak, ulusal çıkarlarını korumayı başarmış ve dış politikada bağımsız davranmıştı.
Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan sonra 23 Temmuz 1974’te, Nicos Sampson Cumhurbaşkanlığı’ndan uzaklaştırıldı ve Yunanistan’daki Cunta da yönetimi sivillere devretti.
1960 antlaşmalarının tek taraflı olarak Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından ihlal edilmesinden bu yana kendini siyasal boşlukta hisseden Kıbrıs Türk tarafı, 13 Şubat 1975’te kendi bölgesinde “Kıbrıs Türk Federe Devleti”ni (KTFD) kurmuştu. Denktaş, nihai amacın iki kesimli bir federasyon çerçevesinde, Kıbrıs Rum toplumuyla birleşmek olduğunu açıkladı.
KTFD’nin ilanından önce Türkiye, Kıbrıs’ın kuzeyinde askerî denetimini kurmuştu. 1974 Harekâtı öncesinde 234 bin kişinin yaşadığı Türk bölgesinde nüfus 70 bine inmişti ve bunun 20 bini de köylerinden ayrılmayan Rumlar oluşturmaktaydı. Harekât sırasında büyük bir yıkım yaşanmış, ekonomik yaşam neredeyse durmuştu. Tüm gereksinmeler Türkiye’den karşılanıyordu. 2 Mayıs 1975’te yayımlanan bir yönetmelik uyarınca, Kıbrıs’ın Türk bölgesindeki işgücü açığının Türkiye’den gönderilecek işgücüyle kapatılması yoluna gidilmiş ve bu çerçevede, 40 bin kişi Türkiye’den Kıbrıs’a getirtilmişti.
Önemli sonuç
Kıbrıs Barış Harekâtı’nın en önemli sonuçlarından biri de “Nüfus Mübadelesi Anlaşması”ydı. 31 Temmuz-2 Ağustos 1975 tarihlerinde imzalanan bu anlaşma uyarınca, Güney’de yaşayan Türklerin hepsinin Kuzey’e geçmelerine izin verilecek; bu işlem BM’nin yardımıyla yapılacak ve 1975 yılının Eylül ayı sonundan önce sonuçlandırılacaktı. Kuzey’de olup da Güney’e geçmek isteyen Rumlar da BM aracılığıyla Güney’e geçebileceklerdi. Güney’de bulunan 65 bin Türk 1975 eylülünde, BM Barış Gücü’nün gözetimi altında Kuzey’deki Türk bölgesine geçmişti. Böylece, her iki taraftan insanlar da evlerini ve mal varlıklarını terk etmek zorunda kalmıştı. Nüfus mübadelesiyle iki toplumlu, iki kesimli federal bir yapının oluşturulması mümkün olmuştu.
KKTC’den önceki adım
KTFD, kendi yasaları ve kurumları olan, özerkliğin ötesinde bağımsız çalışan bir örgütlenme oluşturmuştu. KTFD’nin; sınırları Türk Silahlı Kuvvetleri’nin güvencesi altına alınmış, Türkiye ile çok yakın işbirliği içinde bulunan, Türkiye’den mali destek alan ve dünya devletlerin tanımaması nedeniyle, Türkiye ile “özel bir ilişki düzeni” içine oturtulmuş bir yapılanması bulunmaktaydı.
1974’ten sonra Türkiye garantör devlet olarak, Kıbrıs Türklerinin iç yapılanmasında her türlü mali ve idari desteği sağlamıştı. 1975’te “Kıbrıs Türk Federe Devleti” kurulduktan sonra da Türkiye, uluslararası alanda KTFD ile tam bir işbirliği içinde kaldı.
15 Kasım 1983’te Kıbrıs Türk halkı, 1960 Anayasası’ndan doğmuş olan self-determinasyon hakkını kullanarak, Kıbrıs Türk Federe Devleti Meclisi’nin oybirliğiyle aldığı kararla “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti”ni (KKTC) ilan edecek ve Rauf Denktaş, yeni devletin Cumhurbaşkanı seçilecekti. KKTC’nin tezi, adadaki iki eşit toplumun ortaklığı üzerine kurulu bir federasyonun yeniden oluşturulmasıydı.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- Emekliye iyi haber yok!