Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Muhalefet sorunsalı mı? - Bülent KUŞOĞLU
Şehir efsanesi gibi bir siyaset efsanesi kamuoyunda dolanıyor: “Türkiye’de muhalefet sorunu var.” Hatta efsaneyi daha ileri götürenler var: “Türkiye’de muhalefet yok!”
Öncelikle ifade edeyim, bu yazımızda bu algı cümlelerini yalanlamayı hedeflemiyoruz. Ancak konunun farklı boyutlarını göstermek özellikle de bahane üretmeden gerçekçi bir durum tespiti yapmayı amaçlıyoruz.
MUHALEFET KİMLERDEN OLUŞUYOR?
Muhalefet eleştirisi yapanlar çok farklı amaçlarla eleştiriler yapıyorlar. İktidara karşı olanlar, muhalefet partilerinin çok yumuşak bir tavrı olduğu, yaratıcı ve etkili olmadığı eleştirisini ön plana çıkarırken iktidardan veya iktidara yakın çevrelerden gelen eleştiriler ise muhalefet partilerinin çok sert olduğu, devlet ve toplum gerçekleri ile güvenlik konusunu dikkate almadığı şeklinde oluyor.
Muhalefet partilerini eleştirenlerin ihmal ettikleri çok konu var. Öncelikle, muhalefetin ne olduğunu ve kimlerden oluştuğunu hiç dikkate almıyorlar. Muhalefet, sadece ana muhalefet partisi ve diğer muhalefet partilerinden oluşmaz. Sivil toplum kuruluşları, sendikalar gibi meslek kuruluşları medya, akademik dünya, kanaat önderleri de muhalefetin unsurlarıdır. Hatta sistemin kamusal mekanizmaları da bir anlamda yoldan çıkma görüntüsü veren iktidara muhalif olabilirler. Mesela daha geçtiğimiz eylül ayında ABD Genel Kurmay Başkanı Mark A. Milley emekliye ayrılma töreninde, “Biz diktatör özentisine değil, anayasaya bağlılık yemini ederiz” derken sisteme karşı çıkanlara sistem kurumlarının muhalefet edebileceği örneğini de vermiş oldu. Aslında bu örnek bir demokratik muhalefet örneğinden çok sistem bekçiliği veya kuruluş ilkelerine sahip çıkış örneğidir diyebiliriz. Bizde muhalefet partilerine yönelik genel demokrasi ve muhalefet koşulları çok değiştiği ve eleştiriler daha çok sistemle ilgili olduğu için bu örneği verdik.
Muhalefet eleştirilerinin eksik ve yanlışlığına ilişkin söylemek istediğimiz sadece muhalefetin kimlerden oluştuğunun ihmal edilmesi değil. Asıl önemli olan ve dikkate alınması gereken konulardan biri Türkiye’de yönetim sisteminin değiştiği gerçeği ve diğeri de konjoktürel zorluklarıdır.
KOŞULLAR ÇOK DEĞİŞTİ
Muhalefete eleştiride bulunanlar sistemin değiştirildiğini, parlamenter sistemin kaldırıldığını, demokrasiden sapıldığını dikkate almak istemiyorlar. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi denen ucube sistemde TBMM’nin neredeyse hiçbir önemi yok. Yürütme erkinin tek temsilcisi cumhurbaşkanı yargıyı da yasamayı da kontrol ediyor, istediği sonuçları alabiliyor. Hiç unutulmaması gereken konu siyasi partilerin iktidar olamadıkları gerçeğidir.
Meclis’te iktidarla karşılaşmak artık mümkün değil! Seçilmiş yürütme erkinin tek temsilcisi olan cumhurbaşkanı, Meclis’e açılış konuşması yapmak dışında gelmiyor. Atanmış bakanları da bütçe dışında kanun görüşmelerine bile katılmıyorlar. Yani iktidar, Meclis’le muhatap değil. Aslında başkanlık sistemlerinde muhalefetin en önemli kurumu parlamentolardır. Parti ayrımı yapılmaksızın tüm parlamentodur ve tüm parlamenterler de güçler ayrılığı gereği muhalif konumdadırlar. Asgariden başkanın yardımcısı/işbirlikçisi değillerdir. Denetim görevi esastır. Ancak, Türkiye’de 1’nci partinin başkanlık sistemi olmasına rağmen şimdiye kadar cumhurbaşkanlığından gelen hiçbir kanun teklifine muhalefeti, itirazı görülmemiştir. Aynı zamanda parti başkanı olan cumhurbaşkanına asla muhalefet edilmemektedir. Denetim görevi kesinlikle yapılamamaktadır. Kısaca siyasetin kutsal ve en önemli mekânı yetkisiz ve güçsüz olduğunuzdan Meclis siyaset üretememekte dolayısıyla da muhalefet yapamamaktadır. Milletvekilleri Meclis’te siyaset üretemedikleri gibi halkın önünde veya medyada da siyaset üretememektedirler. Siyaset üretememekle kastımız Meclis üyelerinin ne iktidar ne de muhalefet görevini yapamamalarıdır. Meclis’te iktidar, yani yürütme erki tarafından birçok konuda bilgi dahi verilmemektedir. Dolayısıyla başta Meclis olmak üzere genel anlamda muhalefet yapılamamaktadır. Tek cümleyle Meclis’te muhatap olunacak bir iktidar yoktur, siyaset üretilememektedir, dolayısıyla muhalefet de yapılamamaktadır.
TÜRKİYE’DE ‘SULTANİZM’ DÜNYADA TOTALİTARİZM
Yürütme, yasama, yargı erklerini elinde bulunduran ve kontrol eden bir tek kişi, seçilmiş tek yürütme erki temsilcisi olarak anormal yetkilere ve güçlere sahiptir. Diğer bir anlatımla muhalefet etmek için ulaşılmazdır. Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu’nun deyimiyle “sultanizm” sistemi geçerlidir. “Sultanizm” olan yerde demokratik bir muhalefetin olması hele de etkili olması asla mümkün değildir. Çünkü iktidarla hesap sorma amaçlı muhatap olma durumu yoktur. Bu parlamento için geçerli olduğu kadar kontrol altında tutulan medya ve sivil toplum kuruluşları için de geçerlidir.
Muhalefetin etkili olmamasının bir diğer sebebi ise konjoktüreldir.
Bu dönemde birçok ülkede totaliter rejimler ön plana geçmiş vaziyettedir. Demokrasiden uzaklaşılıyor ve güvenlik politikaları hızla önem kazanıyor. Hindistan’dan Macaristan’a birçok ülke bu durumda. Dolayısıyla da muhalefet çok kolay bastırılabiliyor. Gerek medyada gerekse parlamentolarda muhalif hareketlerin seslerinin kesilmesi tüm demokrasi yolunda olan dünyanın sorunu olmuş gibi görünüyor. Türkiye’de muhalefetin uluslararası arenada sesinin duyulmamasının bir sebebi de bu durumdur.
Konjoktürel bir diğer neden ise entelektüel desteğin yeterince olmamasıdır. Bu durum Türkiye için çok önemli bir neden oluşturuyor. Muhalefet entelektüel düşüncelerle desteklenmiyor. 2. Dünya Savaşı sonrası demokrasilerinin, özgürlük, insan hakları gibi konularda entelektüel camiada özellikle de sol görüşlü düşünce adamlarından aldığı gibi bir destek artık söz konusu değil. Düşünce dünyası günümüzde kullanılan teknolojiyi ve yakın geleceği henüz hazmedememiş, anlayıp-anlatamamışken siyaset adamlarına malzeme vermek de mümkün olamıyor. Kısaca anlaşılamamış ve anlatılamamış bir dünyada toplum adına muhalefet yapmak ve siyaset üretmek de zorlaşıyor. Yani iktidar ne kadar yetersiz kalıyorsa, muhalefet de o kadar yetersiz kalmış oluyor.
HER ŞEYE RAĞMEN GÜÇLÜDÜR
Tüm bunlara sivil toplum, medya ve entelektüel destekten yoksun olmasına karşın muhalefet partileri taşeron, emekli ikramiyesi, EYT, KYK kredileri gibi onlarca konuyu halkın yararına iktidara kabul ettirmeyi başardılar. Kıdem tazminatının kaldırılması, kadın hakları, Cumhuriyetin temel nitelikleri gibi yine onlarca konuda da iktidarın yanlış bir adım atmasını önlemek için savaş verdiler.
Türkiye’de her şeye rağmen diğer dünya demokrasilerine göre göreceli olarak muhalefet güçlüdür. En azından Cumhuriyet ilan edildiğinde 100 yıl önce Mustafa Kemal Atatürk’ün ilan ettiği Cumhuriyet düşüncesi bugün Türkiye’nin yüzde 50’sinden fazlasının desteğini alabilmekte ve sürekli Cumhuriyete muhalefet etmiş iktidar zihniyetini Cumhuriyet ilkeleriyle oluşmuş çağdaş yolda yürütebilmektedir. Ayrıca, Türkiye’nin entelektüel potansiyelinin ağırlıklı olarak muhalefet saflarında olduğunun da unutulmaması gerekir.
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Türkiye’de muhalefet sorunsalından değil, siyaset sorunsalından söz etmek, sistemin anormalliğini dile getirmek daha mantıklıdır.
BÜLENT KUŞOĞLU
CHP GENEL BAŞKAN YRD.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama