Eğitimde dinselleştirme adımlarının ardı arkası kesilmiyor. Gün geçmiyor ki yurdun bir köşesinde bir okulun öğrencileri, camiye taşınıyor ya da imamlar, din görevlileri bir okula gidiyor. Okulla caminin işlevleri birbirine karıştırılıyor. 

Bu durum geçiştirilecek, siyasi bir malzeme yapılacak bir konu değildir. Ülkemizin aydınlık geleceğini bırakacağımız çocukların, gençlerin nasıl eğitileceğiyle ilgilidir. Yaşamsaldır.

Eğer eğitimdeki dinselleştirme durdurulmazsa 100 yıl önce Cumhuriyetle sonlandırılan Osmanlı’daki dinsel-bilimsel ikili eğitim anlayışına yeniden dönülür. 

CUMA NAMAZLARINI TOPLU OKULDA KILMAK 

Yasalara aykırı, hiçbir zaman olmaması gereken durumlar yaşıyoruz. İşte bunlardan bir iki örnek: Bursa Nilüfer’de Atatürk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi yöneticileri cuma namazlarının okullarında cemaatle kılınması için müftülükten izin alınmış. (Cum. 29.11.2023) 

Atatürk’ün adını taşıyan bir okulun yöneticisinin bu tutumunu anlamak olanaksızdır. Bu yönetici bir yandan yasaların emrettiği laik, bilimsel eğitimi çiğniyor, bir yandan da kendi bakanlığını bırakıp müftülükten onay alıyor. 

Zaten üniversiteden okul öncesine bütün okullarda mescit açılmışken bir de okulda toplu cuma namazı kılmak yasalara göre suç olmaktan öte 100 yıllık Cumhuriyetin eğitim anlayışına aykırı bir durumdur. Toplu namaz kılmanın yeri camidir. 

Laik, bilimsel eğitimi yaralayan uygulamalar sürerken artık bu kadarı da olmaz denilen yeni bir durum yaşanıyor. Bir okul, hem de güzel sanatlarla ilgili bir okul bütünüyle, camiye, külliyeye taşınmak isteniyor. Cumhuriyet’te Sena Tufan’ın “Okuluma Dokunmayın” başlıklı haberi şöyle: “İstanbul Küçükçekmece’de bulunan Alaeddin Yavaşca Güzel Sanatlar Lisesi öğrenci sayısının az olması gerekçe gösterilerek Küçükçekmece Külliyesi’ne taşınmak isteniyor.” 

Bünyesinde 30 derslik, yaklaşık 190 öğrenci bulunan okul, daha önceki yıllarda bina güçlendirilmesi gibi gerekçelerle altı yıl boyunca dört kez taşınmıştı. ...Okulun velileri duruma tepki gösterdi. Veliler ayrıca okulun taşınacağı yerin bir cami yerleşkesi olmasından dolayı eğitime uygun bir alan olmadığını belirtti. İmza toplayan veliler yaptıkları basın açıklamasında ezan sesi ile müzik etkinliklerinin birbirine karışacağını söyleyerek “öğrencilerimizin nitelikli, bilimsel sanatsal eğitim alabilmeleri için okulumuza dokunmayın” dedi. (Cum. 1 Aralık 2023)   

UYGUN İKLİM

Eğitim bir bilimdir. Okulda uygun ortamda uzman öğretmenler eliyle yapılır. Okul ile caminin işlevi ayrıdır. Bunlar birbirine karıştırılırsa, Osmanlı’daki gibi bilimsel-dinsel çatallığı içerisinde yapılırsa toplumsal barış yok olur. Eğitimde nitelik düşer, bilimsel, toplumsal gelişme durur. Onun için Cumhuriyetin başında Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları 3 Mart 1924’te Öğretim Birliği (Tevhidi Tedrisat) Yasası getirmişlerdir. Aslında çok önemli bu devrim yasası bugün de anayasanın temel maddesidir. (Mad: 174) Ayrıca Milli Eğitim Temel Yasası, yaptığımız uluslararası anlaşmalar çocuğun devlet tarafından pozitif, bilimsel eğitim görmesini öngörür. 

Laik, bilimsel eğitimi uygulamayan, din sömürüsü yapan yönetimlerin ülkelerinin durumu ortadadır. Buna örnek olarak Afganistan, kimi Arap ülkeleri verilebilir. Bu ülkelerde laik bilimsel eğitim yoktur. Kız çocuklarının okuması engellenir. 

ÇÖZÜM BİLİMDE

Ekonomik sıkıntılar, eğitime ayrılan payın düşüklüğü, velinin sırtındaki dayanılmaz eğitim harcamaları, öğretmenlerin yaşadıkları sıkıntılar eğitimin niteliğini düşürürken bir de okulların camiye çevrilmesi kabul edilemez.

İktidarı, milli eğitim bakanını, bir kez daha yasalara uyması, aklını başına toplaması için uyarıyoruz. Öğretim Birliği içerisinde verilmesi gereken laik ve bilimsel eğitime uyulmalıdır. Okulla cami birbirinden ayrılmalıdır. Okullarda imam görevlendirilmesini öngören ÇEDES projesi iptal edilmelidir. Tarikatlarla, Diyanet İşleri Başkanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı’nın yaptığı bütün sözleşmelere son verilmelidir.

MUSTAFA GAZALCI

16. VE 22. DÖNEM DENİZLİ MV., ÖĞRETMEN