Turgay Fişekçi
Turgay Fişekçi turgay@fisekci.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Sanatçının Dünü ve Bugünü

26 Eylül 2012 Çarşamba
\n

\n

1965 yazında Aziz Nesin, Yaşar Kemal ve Melih Cevdet Anday, Asya-Afrika yazarlar toplantısına katılmak üzere Sovyetler Birliğinin başkenti Moskovaya gelirler.

\n

Toplantı, sürmekte olan Vietnam Savaşının da etkisiyle siyasal bir atmosferde geçer. Aziz Nesinin bu toplantıda yaptığı Yazar, Halk, İktidar başlıklı konuşma, Sözcükler dergisinin eylül-ekim sayısında yayımlandı.

\n

Nesin konuşmasında farklı ulusların kültürel yapılarına ilişkin gülütler anlattıktan sonra, sözü ülkemizdeki yazarların durumuna getiriyor. Ona göre, Cumhuriyetin kuruluşundan Atatürkün ölümüne dek geçen sürede yazarlar iktidar tarafından el üstünde tutulmuş, elçilik, bakanlık, kamu kuruluşlarında yönetim kurulu üyelikleri gibi yüksek ücretli görevlerde bulunmuşlardı. Yahya Kemal, Memduh Şevket Esendal, Yakup Kadri büyükelçilik; Abdülhak Hamit, Reşat Nuri Güntekin, Falih Rıfkı Atay, Yusuf Ziya Ortaç milletvekilliği yapmışlardı.

\n

1938’den sonra ise bu durum keskin bir değişime uğradı. Ülkedeki bütün önemli yazarlar hapse atılmaya, sürgüne gönderilmeye, baskı altında tutulmaya başladılar. Nâzım Hikmet ve Kemal Tahir on üç yıl hapis yattılar, Sabahattin Ali çeşitli hapisliklerden sonra öldürüldü, Orhan Kemal, hapisliğin ardından çok yoksul bir hayat sürdü, Sait Faik ancak annesinin desteğiyle yaşayabildi, Rıfat Ilgaz, hapishane ile sanatoryum arasında geçirdi yıllarını.

\n

Bu liste uzar gider...

\n

Bu köklü değişimi Aziz Nesin, iktidarın halkçı özelliğini yitirmesine, halktan uzaklaştıkça da aydınlarla kavgaya girmesine bağlıyor.

\n

1960’lardan günümüze bu tablonun değiştiği söylenemez. Halktan yana aydınlar hep karşılarında iktidar baskısını buldular.

\n

***

\n

Edebiyat tarimizde dürüstlüğü ile anılan Memet Fuatın bu konuya farklı bir yaklaşım getiren, unutamadığım bir yazısı vardır: Aç Kalmalı Sanatçı Ölmeli.

\n

Bu yazının temel düşüncesi sanatçının kurulu düzenle uzlaşamayacağı, dolayısıyla aç kalmak ve ölmekten başka bir seçeneğinin bulunmadığıdır. Çünkü yazara göre, düzenle her uzlaşma girişimi (bir işe girmek, satışa yönelik ürün vermek, satılan yapıtlarının benzerlerini üretmek vb.) sanatının kişiliğinden ve yapıtlarından ödünler vermesiyle sonuçlanacaktır.

\n

Aç kalmıyorsa, ölmüyorsa, kendisini istemeyenlerin, kendisine yer göstermeyenlerin çevresinde dönenip sıkışacak bir yer arıyor demektir. Pazarlık ediyor, anlaşıyor demektir. Uşak isteyen politikaların, ölüm kalım savaşına girişmiş tepeden tırnağa yalana boğulmuş politikaların, erdemsizliği erdem diye öne süren, insanları insanlara, ulusları uluslara düşman eden politikaların arasında... En güzel, en yüce düşüncelerin, ülkülerin ticaretini yapan, kârını bölüşen insanların, insancıkların, insanımsıların arasında...

\n

Sanatçı aç kalmalı, ölmeli.

\n

Yalnızca çırpınışı, kaçışı, aşağılanışı, delirişi gerçek.

\n

Ondan ötesi anlaşmalar, kollamalar, kalleşlikler...

\n

Memet Fuat bu satırları yazdığında edebiyat henüz bir ticaret alanı değildi. Edebiyatın namusunu koruduğu yıllardı.

\n

Bugün edebiyatçıların reklam filmlerinde oynaması, insanların beyinlerini uyuşturacak dizilerin yazarı olması tartışılıyor.

\n

Tartışılacak bir şey yok aslında. Edebiyat, edebiyat değerlerini unutup kendini pazara çıkarabiliyorsa elbet alanı da olur, satanı da...

\n

Zor olan okurların durumu. Bunca reklam ve pazarlama bombardımanı altında gerçek edebiyata ulaşmayı başarabilmek.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yüz Yıl Önce Balkanlar 26 Aralık 2012

Günün Köşe Yazıları