Yayıncılık, Dün ve Bugün

31 Ekim 2012 Çarşamba

Edebiyat okuru olmaya başladığım yıllarda kitaplar kadar, onları basan yayıncılarla da ilgiliydim. Saygı duyulacak yayıncılık etkinliklerinin arkasında hep, edebiyatçı kimlikleriyle de tanınan tek kişiler görünürdü. Yaşar Nabinin Varlık, Vedat Günyolun Çan, Memet Fuatın De, Şükran Kurdakulun Ataç, Fethi Nacinin Gerçek, Ferit Edgünün Ada yayınları böyle nitelikli, arkalarındaki insana bakarak güven duyabileceğiniz yayınevleriydi.

\n

Ahmet Tevfik Küflünün Bilgisi, Oğuz Akkanın Cemi ve sonrasında da Erdal Özün Canı, tek kişilik yayınevlerinin yalnızca değerli edebiyat yayıncılığı yaparak da büyük yayıncı kuruluşlara dönüşebileceğinin parlak örnekleri oldu.

\n

80’lerde Adam Yayınevi, büyük sermaye ile kurulan ilk yayınevi oldu. 25 yıl boyunca başarılı bir yayıncılık serüveninden sonra daha da büyüklerin ortaya çıkmasıyla önemini yitirdi.

\n

***

\n

Günümüzde yayıncılığın çeşitlendiği, yayıncı sayısının çok arttığı bir gerçek. Bin dolayında kişi ya da kurumun etkin olarak yayıncılık uğraşı içinde olduğu görülüyor.

\n

Yayıncılık da bir hız çağına girdi. Basılan kitapların en kısa sürede, hızla satılması, sonrasında arkadan gelenlere yer açılması bekleniyor. İlk bir ayda satılmayan kitaplar, kitapçı raflarından indirilip uzun yıllar beklemek üzere depolara kaldırılıyor.

\n

Bu olgu kendi sistemini kurmuş durumda: Yayıncı, en çok satacak yazarlar bulma, bunların kitaplarını en yüksek sayılarda basıp, dağıtıp, en yaygın ilan ve tanıtım yollarıyla en kısa sürede en yüksek satışa ulaşmak istiyor. Ertesi ay, başka bir kitap için aynı süreç yineleniyor. Okurlar da kampanyalarla çok önemli bir şey kaçırıyormuş duygusu uyandırılarak indirim mağazalarına koşar gibi, satış için yazılmış ve basılmış kitapları almaya özendiriliyor.

\n

Bu hıza ayak uydurması olanaksız edebiyatımızın kimi büyük değerleri, ancak hatıriçin yayın programlarında yer bulabiliyor.

\n

***

\n

Son yılların bir başka olgusu da dışardan nasıl bir çekiciliği varsa bu uğraşın, başka alanlarda para kazanmış kimi insanların bir kısım servetlerini yayıncılık alanına aktararak yabancısı oldukları bu alana girmeleri. Bu tür iyi niyetli girişimler, ticaretin öteki alanlarında edinilmiş katı deneyimlerin yayıncılığa aktarılması gibi işin doğasına yabancı uygulamalara yol açıyor. Para sahiplerinin, geçmişte fabrikalarına işçi alır gibi yazar seçmeleri, çalışanlarına köleleriymiş gibi davranmaları, yanlarında bu işlerden hiç anlamayan yöneticiler çalıştırmaları, sıkça karşılaşılan trajikomik olgular.

\n

Öte yandan edebiyat değerlerine bağlı küçük yayınevleri, bu uğraşın ticaret dışı alanında uğraşlarını sürdürüyorlar. Görünür olma çabasına girmeden. İyi edebiyatın kendini gösterme ve var olma gücüne inanarak.

\n

\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yüz Yıl Önce Balkanlar 26 Aralık 2012

Günün Köşe Yazıları