Antep
Ülkü Tamer
Son Köşe Yazıları

Antep

25.08.2012 03:25
Güncellenme:
Takip Et:
\n

Gaziantep denilince akla en son gelecek şey terördü. Geçen hafta yazık ki onunla da tanıştı doğup büyüdüğüm kent. Gittikçe genişletilmeye çalışılan yapay bir haritanın sınırları içine çekilmesi için kim bilir nerelerden işaretler verildi.

\n

Gazetelerden, televizyonlardan izledim olayları. İster istemez çocukluğumun Antepine döndüm. Türkiyenin nerelerden nerelere geldiğini düşünerek

\n

***

\n

İlkokula başlamadan, günü yazıhanede geçirirdim çoğu kere. Babamla. Sabahları erkenden kalkardık. Bütün Antepliler gibi. Güneş doğduktan sonra uyunmazdı. Göbeğine gün değdi, uyanderlerdi adama. Kahvaltıdan sonra evden çıkar, Hale, alışverişe giderdik. Yolda kimlerle karşılaşmazdık: Camlı Kahvenin sahibi Mehmet Efendiyle, gazeteci Necip Bahri Günençle, Berber Nuriyle, Nakıp Aliyle, Şekerci Hamdiyle... Daha onlarcasıyla. Halde önce kasaba, sonra manava uğrardık. Alışverişi bitirdikten sonra yazıhanede sürdürürdük günü.

\n

Yazları avluda geçirirdim. Arkadaşlarımla oyunlar oynardık. Alaman-Rus oynardık, hırç oynardık, hakeke (seksek) oynardık, kendimiz oyunlar yaratırdık.

\n

Çıkşağı çevirirdik. Yoyo. Çıkşağı, çık yukarı, in aşağının ilk hecesiyle son iki hecesinden üretilmiş bir sözcükmüş meğer. Yıllar sonra öğrendim bunu.

\n

Topaç çevirirdik. Kırmacasına. Birinin attığı topaç yerde dönerken, öteki kendi topacını onun üstüne fırlatırdı. Benim topaçlar, mahallenin en sağlam topaçlarıydı. Hiç kırılmazdı. Babam özel olarak şimşirden yaptırırdı onları. Ben de renk renk boyardım.

\n

Havva Bacı. Evimizin bir parçası. Hizmetçi değil de ninemin bile anasıydı sanki. İncecik, uzun boylu, şakakları dövmeli, yüzü Dülük Dağı gibi kırışık, bizim gözümüzde iki bin yaşlarında bir anıt. Arada bir bize katıldığı bile olurdu. Ama ninemle avluda çamaşır yıkıyorlarsa ya da biber, patlıcan kurutuyor, bastık, sucuk yapıyorlarsa küplere biner, bizi kovalamaya başlardı.

\n

Sinemaya giderdik akşamları. Nakıp Aliye, Baydara, Yıldıza. Pazar günleri, birkaç ailenin birleşmesiyle Kavaklıkta, gürül gürül akan Allebenin kıyısında, sahrede (piknikte) geçirilirdi.

\n

***

\n

Suburcu, Karagöz, Şehreküstü, Gaziler Caddesi, Arasa, Kalealtı, Bakırcılar Çarşısı, Çukurbostan kentin atardamarlarıysa, Kavaklık da toplardamarıydı.

\n

Bir törendi Kavaklıka gitmek. Aileler kararlaştırır, kadınlar anlaşır, evlerde bir şeyler hazırlanırdı. Pazar günü erkenden mangallar, tencereler, kilimler yüklenir, Hüseyin Beylerle, Abdürrezzak Beylerle, Humanızlılarla birlikte Kavaklıkın yolu tutulurdu.

\n

Biz çocuklar Allebenin sularında çimerken ya da ağaçlara kurulmuş salıncaklarda sallangaç sallanırken erkekler mangal yakar, çiğköfte yoğurur, bol maydanozlu soğan piyazı hazırlar, kebap yapardı. Fıstıklı kebap, soğanlı kebap, sarmısak kebabı, patlıcan kebabı, keme kebabı, cartlak kebabı, ciğer kebabı, yenidünya kebabı, elma kebabı, ayva kebabı. Mevsimine göre.

\n

Pazar, erkekler için yemek yapma günüydü. Sadece Kavaklıka gidildiği zaman değil, evde kalındığı zaman da geçerliydi bu. Hangi gün olursa olsun, kebapları sadece erkekler yapardı. Künefeyi de. Lahmacun harcını yine onlar hazırlayıp fırına götürürdü.

\n

Bazen sahre (piknik) için daha uzak yerlere gidilirdi. Nurganaya, Oğuzeline, Dülük yakınlarındaki Karpuzatana. O zaman bir kamyon tutulur, arkası halılarla, koltuklarla, iskemlelerle sanki misafir odası gibi döşenirdi. Bir buzdolabımız eksik olurdu. Yaşlılar koltuklara kurulur, biz şoför mahallinde yer kapmaya çalışırdık. Şoförün yanında gitmek az onur değildi!

\n

1940’ların sonu, 50lerin başıydı.

\n

Otobüslerde bombalanmak mı? Düşlerimizde bile göreceğimiz şey değildi.

\n\n

Yazarın Son Yazıları

Notlar...

Devamını Oku
05.01.2013
Yoksul Köylü

Devamını Oku
29.12.2012
Hep Andığımız Memet Fuat

Devamını Oku
22.12.2012
Mücap-Adile- Selim

Devamını Oku
15.12.2012
Bir Tiyatro Anısı

Devamını Oku
08.12.2012
Doğru Bir Seçim

Devamını Oku
24.11.2012
Yeni Bir Kitaplık

Devamını Oku
17.11.2012
AST Yarım Yüzyılı Devirdi

Devamını Oku
10.11.2012
Sağım Solum Şair

Devamını Oku
03.11.2012
Bir Bayram Anısı

Devamını Oku
27.10.2012
Anılar: Adnan Özyalçıner

Devamını Oku
20.10.2012
Şen Olasın Halep Şehri

Devamını Oku
06.10.2012
Yaşasın Kurşunkalem!

Devamını Oku
29.09.2012
Sıfırcı Hoca'nın Sazenuşhan'ı

Devamını Oku
22.09.2012
Önce Dilinizi Öğrenin

Devamını Oku
15.09.2012
'Güneşin ve Ateşin Tadı'

Devamını Oku
08.09.2012
Genç Yazarlara

Devamını Oku
01.09.2012
Antep

Devamını Oku
25.08.2012
Tiyatronun Büyülü Işığıydı

Devamını Oku
18.08.2012
Kitabevi-Okur DeğilKitapçı-Okur İlişkisi

Devamını Oku
11.08.2012
Arif Güzel'leri Yaşatmalıyız

Devamını Oku
04.08.2012
Frankfurt Hazırlıkları Başladı

Devamını Oku
28.07.2012
Güle Güle Dodo

Devamını Oku
21.07.2012
Hiç Ödün Vermedi

Devamını Oku
14.07.2012
Vüs'at O. Bener...

Devamını Oku
07.07.2012
Peride Celâl (30.06.2012)

Devamını Oku
30.06.2012
Tiyatroculuğu Hemen Öğrenenler - 2

Devamını Oku
23.06.2012
Tiyatroculuğu Hemen Öğrenenler

Devamını Oku
16.06.2012
Tiyatroya Destek

Devamını Oku
09.06.2012
Üç Ölüm

Devamını Oku
02.06.2012
Gece Kimin Sahibi?

Devamını Oku
26.05.2012
Öğretmen (19.05.2012)

Devamını Oku
19.05.2012
Altunizade Maçları

Devamını Oku
12.05.2012
Sanat Yaşamın Bir Parçası Olmalı

Devamını Oku
05.05.2012
'Kolayca Yayımlatan' Yazarlar (21.04.2012)

Devamını Oku
21.04.2012
'Kolayca Yayımlatan' Yazarlar (21.04.2012)

Devamını Oku
21.04.2012
Hakkı Telif Beyefendi Nerede?

Devamını Oku
07.04.2012
Ortalık Barbara Cartland'lardan Geçilmiyor

Devamını Oku
31.03.2012
Baskının Yaratıcısı ve Uygulayıcısıydı

Devamını Oku
17.03.2012
Gazanfer Özcan'ı Gülümseyerek Anmak

Devamını Oku
18.02.2012